Yerel seçimlere iki aylık kısa bir süre kaldı.

Siyasi partiler, adaylar, mevcut başkanlar yaptıklarını, yapacaklarını seçmenlere anlatıyor.

Seçimlere 30’dan fazla siyasi partinin katılacağı açıklanıyor.

Bu ne demektir? Diyelim ki, on parti oturduğu tabanı temsil ediyor. Geriye kalanlar neyin nesidir? Adı bile duyulmamış olanlar var. Bunlar da demokrasinin nimetlerinden yararlanan birilerine kurdurulmuş çakma, besleme siyasi partilerdir.

Dünyaya hükmeden, ABD’de parti sayısı on var mıdır? Yoktur. Demokrasi amaçsa yoktur. Araç ise vardır. Siyaset birilerine de geçim kaynağı, ekmek kapısıdır.

Anayasa Mahkemesi kararlarının, hukukun da askıya çıkarıldığı ülkemizde mevcut sistem içerisinde daha birçok sıkıntının yaşanacağı aşikâr. Hukuk ayaklar altındadır.

Yasaya aykırı mühürsüz zarfları geçerli sayan İstanbul Belediye Başkanlığı seçimlerini haksız, gerekçesiz kararla iptal eden, her seçim öncesi oy pusulasında partilerin yerlerini belirmeyen kurada, iktidar partisi, onlarca seçimde otuzdan fazla parti içinden 1. Sıraya koyan, dahası da var da neyse (YSK) ne amaçlıdır.

Ülkemizi 22 senedir tek başına yönetip bugün seçim önü, kentsel dönüşüm dahil birçok konuda hiçbir başarı göstermeyenlerin hiç sorumlulukları yokmuş gibi davranmaları da ayrı bir konu. Hani açıklamıştık. “İSTANBUL’A BİZ DE İHANET ETTİK.” diyenlerin, İstanbul sevdası seçime kadardır.

Devletin bütün imkanlarının kullanıldığı, TV kanallarının % 98’inin iktidar borazanı haline getirildiği gerçeği de asla unutulmayacaktır.

Hele hele Kanal İstanbul için kendini fedaya çalışanların, bugün seçim önü Kanal İstanbul’u programlarına almayışları, samimiyetsizliğin beyanadır.

Hayatının 40 yılını Belediyecilikle geçirmiş biri olarak, millete yaşatılanları üzüntüyle takip ediyorum. Aldatılmak en kötü bir durumdur.

Cenab-ı Allah milletimize yardımcı olsun. Dileğimiz budur.

Sevgi ve saygılarımla…