Geçtiğimiz günlerde Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi’nde “Cumhuriyet'in İlk Yüzyılında Tokat” konulu bir konferans gerçekleştirildi. Konferansı TOGÜ’nün internet sitesinden öğrendik. Yine orada yazılanlara göre, “Tokat il yıllığı” hazırlanıyormuş. “Tokat’ın yüz yıllık süreç içerisinde nereden nereye geldiğinin ortaya konulacağı” il yıllığı çalışmasında “basın” bölümünün de olacağı edinilen bilgiler arasında.

Öyle ki biz bu bilgiyi TOGÜ dışında kim varsa ondan aldık. Mesela beni 3 kişi aradı. “Elinde Tokat basın tarihi ile ilgili bilgiler varsa bunu verir misin” diye. TOGÜ, çok seçkin, elitist ve üst perdeden bize baktığı için muhatap alıp da aramadı. Oysa bu şehrin bir marka değeri olduğunu bildiğimiz üniversitemizi gözbebeğimiz olarak gördüğümüz için daha 2 hafta önce Tokatlı Rektörümüzü savunan ve yazdığımız her kelimeyi inanarak yazmış olduğumuz bir köşe yazısını kaleme almıştık.

On binlerce kişi o köşe yazısını okudu. PR çalışması ise buyurun size PR çalışması. Gönüllü yaptığımız ve yapmış olmaktan da keyif duyduğumuz bir işti o köşe yazısını kaleme almak. O zaman TOGÜ neden Tokat medyasına gereken ilgiyi göstermiyor? Madem “Tokat İl Yıllığı” diye bir çalışmanız var, neden bizzat TOGÜ bizleri aramıyor da başkaları aracılığıyla bizden bilgi ya da belge istiyor. Akredite ise bu yöntem yanlış. Değilse, baştan aşağı “kibir” var bu işin içerisinde.

Sonra “Cumhuriyet'in İlk Yüzyılında Tokat” panelini gerçekleştirenler Tokat basınından bir kişiyi oraya çağırmayı neden akıl edemedi? Orada şehrin basını ile ilgili konuşmalar yapılıyor ama basın mensubu kimse yok davetli olarak. İlginç buluyorum ben bu işleri. Kasıt var bu işerde. Ama bu organizasyonları kim ya da kimler yapıyorsa bakın şu cümlelerimi lütfen iyi okuyun:

Bu şehirde 20 yıldır gazetecilik yapıyorum. Siyasi kimliğimi bir tarafa bırakarak yaptığım mesleğimi sadece siyasi kimliğim üzerinden değerlendirerek bizi yok sayanlara 20 yılın birikimlerine iyi bakmalarını öneriyorum hep. Belediye’nin 6 yıl önce yayımladığı “Milli Mücadelede Tokat” kitabının editörlüğünü yapan bir gazeteci olarak yazıyorum bunları. “100 yılın Tokat’ı” adını taşıyacak 500 sayfalık bir kitabın da son hazırlıkları içerisindeyiz bu arada. 20 binin üzerindeki köşe yazısı, inceleme ve röportaj yazılarım ile bu şehrin birliğine ve bütünlüğüne tuğla koymuş bir gazeteciyim. Bizi siyasi saiklerle öteleyenler kendi siyasi kimlikleri üzerinden yaptıkları bu ayrımcılığa son vermezlerse şehre yazık ederler.

Biz her şeyden önce Tokatlıyız. Hadi bizi siyasi kimliğimiz var diye gazeteci saymadınız, ama bu şehirde sizin o panelinize gelip Tokat basını ile ilgili konuşabilecek en az 5 isim var bu mesleği yapan, hiç olmazsa onlardan birini davet etseydiniz olmuyor muydu? Tokat’ta bir günlük gazetenin varlığı olabilir, ama bu şehirde gazeteciler var sevgili TOGÜ… Emek var, bilgi var, birikim var, var da var. Bu konularda hiç de mütevazı olmayacağım, çünkü gösterdiğimiz her incelikte orta yerimizden kırılıyoruz. Tokat ile ilgili herhangi bir mevzuda siyasi tarafımı öne çıkarmadığımızı bu şehirde en iyi Tokat Milletvekilleri ve Belediye Başkanı bilir. Kaldı ki siyaset ve siyasetçi dediğimiz şey birileri için mübah birileri için de haram sayılacak kavramlar değil. Hem siyasetçi hem de gazeteci olan binlerce isim varken bu ülkede, kim neyin ayrımını yapar, aklımız gerçekten almıyor.

Bu ülke ve bu şehir akademisyen, doktor, avukat gibi mesleklerin kibrini değil, mütevazılığını, hoşgörüsünü, inceliğini ve kadirşinaslığını hak ediyor.