Salih Ertaçoğlu yazdı
Milletin gözü önünde kabullenilmeyecek olaylar yaşanıyor.
TV’lerin ana haberlerinde, önceki gün yer alıyordu.
Deprem felaketinde yaptığı binaların tamamı yıkılan bir müteahhit müsveddesini, Ankara’da AVM içerisinde iki kadın yakalıyor. Zanlıyı tanımışlar. Yakınlarını o depremde kaybetmiş kadınlar bırakmıyorlar. Polisi arayıp yardım istiyorlar. Adam çok pişkin, bir yerlere güveniyor olmalı. “Ben aranmıyorum, bırakın beni” diyor. Polisler gelip yakalıyor. Sonuçta cezaevini boyluyor. Orada medya olmasa, kadınlar tanımasa, yıllarca arayıp soranı olmayacak.
Helal olsun o kadınlara, birilerinin yapamadıklarını yaptılar.
Yine deprem bölgesine ait bir haber. Depremde yıkılan postanenin de olduğu binada kolonları, kirişleri kesen yandaşlar serbest kalıyor. K.T.Ü. yetkililerinin aylar sonra verdiği bilirkişi raporuna göre, kolanlar kesilmiş, ayrıca bina teknik usullere göre yapılmamış. Yakalama kararı çıkarılıyor. Fakat suçlular firarda belki de yurt dışına kaçmışlar göz göre göre. Elli bini geçkin insanımız canından oldu. Sorumlularından hesap sorulmuyor. Beş kat imarlı yere 12 kata izin veren Belediye Başkanları, kararı imzalayan Belediye Meclis Üyeleri ile projesine uymamış ilaveler yapılmış binalara projesine ruhsatına uygun yapılmıştır diye bina kullanma izni veren Belediyelerin teknik sorumlularından kaç kişi yargı önüne çıkarılmıştır? Hiçbiri. Çünkü çirkin siyaset canların kaybolmasından zerrecik sorumluluk duymuyor. Yapanın yanına, yandaşa kâr kalıyor.
İnsanı yaşatmak, korumak devletin görevidir.
Sorumluları, yaptıklarının hesabını vermelidir.
Elli bini geçkin insanımız canından olmuş. Devlet yüz milyarlarca dolar kayba uğramışsa, sorumlulara ne yaptınız size sorulur.
Sevgi ve saygılarımla.