Kadim Şehrimizin Kadim İnsanları yazı dizisinde bu hafta Tokat Böbrek ve Diyaliz Hastaları Yardımlaşma Derneği Başkanlığı yapan ve 23 yıldır diyaliz hastası olan kıymetli Turan Melek beyefendi ile hayata dair yaptığımız söyleşiyi sizlerle paylaşmak istiyorum.

Turan Melek beyefendi ile ilk tanışmam sosyal medya üzerinden oldu. İlerleyen zamanlarda düzenlediği etkinliklerle dikkatimi çekti. Yüz yüze tanışmamız Tokat Devlet Hastanesinin Hemodiyaliz bölümünde karşılaşmamız ile oldu. Orhan Veli şiirinde şöyle der; 

Ağlasam sesimi duyar mısınız,

Hastane köşelerinde

Dokunabilir misiniz,

Gözyaşlarıma, ellerinizle?

 

Bilmezdim Hemodiyalizin bu kadar gerekli,

Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu

Bu derde düşmeden önce.

 

İşte bu şiirin  “bu derde düşmeden önce” satırı benim bihaber olduğum bu dertle dertlenmemi sağladı. 72 yaşında ki annemin üç ay önce doktorların aldığı kurul kararıyla kalıcı diyaliz hastası olduğunu öğrendiğimiz gün bu düzenin içinde bulduk kendimizi. İçimizdeki var olan ümit inşallah bir gün makineye bağlanmadan yaşamına devam eder düşüncesi hep tazeliğini koruyadursun, işin ciddiyetini 23 yıllık kronik diyaliz hastası olan Turan Melek beyefendi ile derinlemesine yaptığım sohbette kavradım. O gün anladım diyalizin annemin bundan sonraki hayatının vazgeçilmez bir parçası olacağını. Bu röportajı şimdi sizlerin dikkatini çekmek, farkındalık oluşturmak ve bu konuyla ilgili bilgileri aktarmak amacıyla yapıyorum. Hemodiyaliz en yaygın uygulanan böbrek yerine koyma tedavi yöntemidir. Dünya genelinde diyaliz hastalarının % 90’ı Türkiye de ise % 95’i HEMODİYALİZ tedavisi altındadır.

HEMODİYALİZ vücut dışına alınan kanın makine aracılığı ile yapay bir filtreden geçirilerek birikime uğrayan zararlı maddelerden ve fazla sıvıdan arındırılması ve sonra vücuda geri verilmesi işlemidir.

Turan Melek haftada 4 gün, bir seansta 4 saat diyalize giriyor ve enerjisi ile oradaki hastalara ve hasta yakınlarına destek veriyor. İstedim ki bu güzel yürekli adamı daha yakından tanıyalım ve yaptığı çalışmalar hakkında bilgi alalım. Sohbetimize hoşgeldiniz diyerek başlıyorum ve ilk sorumu yöneltiyorum.

 

1- Kendinizi kısaca tanıtır mısınız? Turan Melek Kimdir?

Kısaca kendimden bahsedecek olursam, 1977’de Tokat merkeze bağlı Madas Köyünde dünyaya geldim. İlköğretimi köyümde bitirdim. Evliyim. İki dünyalar tatlısı kızım, bir tanede oğlum var. Kronik böbrek yetmezliği dolayısıyla malulen emekli oldum. İkametgah ettiğim sitede yöneticiyim.                        

 

 2-Çocukluğunuza dair unutamadığınız bir anınızı bizimle paylaşır mısınız? Anne baba deyince aklınıza ne geliyor?

Anne baba deyince aklıma koruyucu, şefkatli, ilgili ve sevecen olmaları ve her şeyde kendilerinden fedakarlık edip çocuklarının geleceği için ellerinden gelen gayret ve çabayı göstermeleri.

İlkokuldan çıktıktan sonra Hüseyin Akbaş spor salonuna güreşe başlamıştım. Annem her sabah kalktığımda sabah aç karnına bir bardak süt ile çiğ yumurta içirmeden beni antrenmana göndermezdi. Babam ise köyden Tokat’a spor salonuna her sabah beni getirir, ben çıkana kadar bekler, kendi işlerini halleder benle birlikte köye tekrar dönerdi. Bunu unutamıyorum.

 

3-Kaç yıldır dernek başkanlığı yapıyorsunuz?

Tokat Böbrek ve Diyaliz Hastaları Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği 2009 yılında Tokat Devlet Hastanesi’nde  çalışan Multebet Bedrettin Narlıçay Bey, Dahiliye Uzmanı Duran Kaya,  İl Sağlık Müdür Yardımcısı Nail Umay, Eczacılar Oda Başkanı Muhammet Ali Durmaz Bey ve Turan Melek kurucu üye olarak derneği kurup faaliyetlerine başlamıştır. 6 ay sonra genel kurulda tek liste olarak aday gösterilip başkan seçildim. 2009-2013 yılları arasında 4 yıl dernek başkanlığı yaptım. 2009-2023 yılları arası her yıl Dünya Böbrek Günü Organ Bağışı haftasında kıymetli profesör hocalarımızı ilimize davet edip organ bağışının önemini yerel basın, ulusal basın aracılığı ile herkese duyurmaya çalışıyoruz.

 

4-Gençlerimize ve bu röportajı okuyan okuyucularımıza böbrek yetmezliği konusunda neler söylemek istersiniz?

Böbrek yetmezliği ile ilgili bahsedecek olursak gençlerimize, orta yaş ve yaşlılarımıza şunları ifade etmek isterim: Böbrek yetmezliği çok sinsi ilerlemektedir. Birle beşinci evre dediğimiz evreler arasında bazı hastalarımızda 3. hatta 4. Evreye kadar böbrek yetmezliğini hissedememe anlaşılamama olabiliyor. O yönden sosyal medyadan aralıklı yaptığım paylaşımlarda belirttiğim gibi tansiyonumuzu, şekerimizi kontrol altında tutup, doktor tavsiyesi dışında hiçbir ilacın kullanılmamasını, günde en az 2-2.5 lt su içilmesi, ve yılda en az 1 kez Nefroloji polikliniğine gidip kan tahlili, idrar tahlili ve ultrasonla muhakkak böbrek değerlerine baktırmalarını tavsiye ediyorum.

 

5-Hayata dair bakış açınız çok olumlu ve yapıcı bu gücü nerden alıyorsunuz?

Böbrek yetmezliğimin kışın askerde akşam 5 sabah 5 arası 12 saat sabit nöbet tutarak üşütmem ve idrar yolları iltihabı ile başlayan zamanla kronik böbrek yetmezliğine çevrilmesi ve askerden geldikten yaklaşık 1,5 yıl sonra diyalize başlamış olmam, haftada 4 seans 4 saat hala askerde nöbet tutuyormuş gibi beni motive ediyor. Ve böbrek yetmezliğine bağlı diyalize girmenin hasta diyetisyenlerimizin, diyaliz hekimlerimizin tavsiyelerine uyduklarında seans arası herhangi bir sorun yaşamayacaklarını, normal sağlıklı kişilere yakın yaşam sürdüreceklerini bildirmek isterim.

 

6-Hayatta pişmanlık duyduğunuz ve keşke dediğiniz bir olay var mı?

22.05.2010 tarihinde eşimin böbreğini vermesi ile nakil olup diyalize ara vermiştim. Köyden Tokat merkeze göç ederken göç taşıma esnasında arkadaşlara yardım etmemle nakil olduğum böbreğimin değerlerinde yükselmeye başladığını hissettim. Kontrol olduğum Ankara Yüksek İhtisas Hastanesi’ne gittiğimde değerlerin yüksek olduğunu, kontrol altına alınması için gerekli çalışmaların yapılmasına rağmen sonuç alınamaması, nakil olduğum böbreğimi koruyamamam en büyük pişmanlığım. Keşke olmasaydı diyebileceğim bir olay. Bu yolculukta en çok eşimin verdiği destek beni ayakta tuttu. Ona minnettarım.

 

7- 45 yıldır Tokat’ta yaşıyorsunuz. Tokat diyince aklınıza ilk ne geliyor?

Selçuklu, Osmanlı İmparatorluğundan günümüze kadar gelen 900 adımda 900 yıllık tarihi, otantik yerlerinin olması ve Gazi Osman Paşa gibi onlarca kahramanlarımızın olduğu, insanlarının merhametli, şefkatli, koruyucu, sevincinle mutlu olmaları, üzüntünü paylaşmaları bu yöre insanını ayrıcalıklı kılıyor.

 

8-Türkiye genelinde böbrek hastası kaç kişi var? Tedavileri yeterli mi? Ne gibi önlemler almalıyız?

Türkiye genelinde poliklinik hizmeti alan, Hemodiyalize ve Perotin diyaliz yapan yaklaşık 100 bin hastamız var. Türkiye genelinde özel diyaliz merkezleri, Üniversite hastanesi ve Devlet hastanelerinde ünitelerde olan hizmetlerin yeterli olduğuna inanıyorum. Hastalanmamak için günde en az 2-2.5 lt su içilmesi diyabet ve hipertansiyonu olan hastalarımızın kontrol altında olmaları genetik rahatsızlıkları varsa muhakkak kontrol süresini sıklaştırmaları tavsiyemdir.

 

9-Derneğinizin faaliyetlerinden kısaca bahseder misiniz?

Yaklaşık 23 yıldır diyalize giriyorum. Daha önce bahsettiğim gibi 2009-2023 yılı arası her yıl Dünya Böbrek Günü ve Organ Bağışı haftasında seminerler düzenleyip, hasta, hasta yakını yerel ve ulusal basın aracılığı ile böbrek yetmezliğinin ve organ bağışının önemini anlatmaya çalışıyoruz. Yaptığımız seminerler sonucu canlı vericiden ve kadavradan onlarca arkadaşımızın nakil olmasına vesile olup geri kalan ömürlerini sağlıklı bir şekilde geçirmelerinin mutluluğunu yaşıyoruz. Bilgilendirici faaliyetlerimize devam ediyoruz.

 

10-Hayat size ne öğretti. Bir cümle ile özetlersiniz ne söylemek istersiniz?

Sevgi, saygı, hoşgörü, sabır.

 

11-Son olarak neler söylemek istersiniz? Kıymetli zamanınızı bizimle paylaştığınız için çok teşekkür ederim.

 

Organ bağışı için kişi sağlık müdürlüklerine yetkilendirilmiş özel ve devlet hastanelerine ya da sağlık ocaklarına başvurabilir, organ bağışı formunun doldurulmasının ardından kişiye organ bağışçısı olduğuna dair kart verilir ve bu bilgi Sağlık Bakanlığına ait Organ ve Doku Bağış Bilgi Sistemine girilir. Bizler bunun yeterli olmadığını düşünüyoruz. Bağışçının yakınlarına vasiyet etmelerini de tavsiye ediyoruz ve bağışlanan her organ filizlenen bir candır diyoruz, herkesi organ bağışına davet ediyoruz.

Kadim şehrimizin kadim insanları yazı dizisinde bu hafta yaşadığı hayatın ve bulunduğu konumun sorumluluklarının bilinciyle gönül hanesini bize samimiyetle açan 23 yıllık diyaliz hastalığı süresi içinde bir askerin nöbet tuttuğu ciddiyetiyle hayata sarılan ve başkaları bu derde düşmesin diye etrafını aydınlatan, bilgilendiren, yeri geldiğinde yardıma koşan bir nefer Turan Melek. Bizimle hayat hikayenizi paylaştığınız için çok teşekkür ederiz. Çalışmalarınızda kolaylıklar diliyorum.

Buradan Turan Meleğin kaleme alacağı 23 yıllık bir diyaliz hastasının yaşadığı zorlukları, anıları ve hayata tutunmasını konu alan bir kitap çalışmasının ayak seslerini duyurmak isterim.

Haftada üç gün Tokat Devlet Hastanesi Hemodiyaliz merkezinde diyalize giren canım annem değerli hemşirelere “ Tokatlı mısınız? diye soruyor ve arkasından “Tokatlıysanız çok tatlısınız çok farklısınız, sizi çok seviyorum diyor” kıymetli HEMODİYALİZ bölümü doktorlarına, sağlık personeli ve çalışanlarına göstermiş oldukları güler yüzleri ve itinalı çalışmalarından dolayı çok çok teşekkür ederim. İyiki varsınız…

 

Dünya Köylüsü

Ayla Bağ