Salih Ertaçoğlu yazdı: "Amaç üzüm yemek değil bağcıyı dövmektir. Koltuk için demokrasiyi katletmek ve milletin yaptığı seçimi kabullenmemektir."

Son günlerde ülkemizde her gün yeni senaryolar sahneleniyor.

Özellikle temel amacı yeniden tekrar seçilmek hevesine düşenlerin çaresizce ellerindeki devlet gücünü de acımasızca, demokrasiyi, milletin 7 ay önce seçtiği Belediye Başkanlarına yönelik uygulamalar, gerçekle, hukukla asla bağdaşmıyor. Aziz milletimiz üzüntüyle izliyor yapılanları. Söylenenlerin hangi amaca yönelik olduğunu bildiği için zerrecik kaale bile almıyor. Çünkü gerçek gündemde ekonomik sıkıntılar, hayat pahalılığı var.

Ankara ve İstanbul Belediyeleri milli günlerimizde etkinlikler düzenler, hemşehrilerine sevdikleri sanatçıları davet ederek konserler de verdirirler.

Belediyeler CHP’ye geçmeden önce de AKP’li Belediyeler de kamuoyuna açıklandığı gibi, şimdiki başkanların harcamalarının çok üzerinde masraflarla konserler, etkinlikler düzenlemişlerdir. İl il bu harcamalar açıklanıyor. İktidar partisinin Belediye Başkanları bu konserleri düzenlemişken o dönemlerde Ankara’da, İstanbul’da demek ki Cumhuriyet Savcılarımız görev yapamamışlar.

Hayatının kırk yılını belediyecilikle geçirmiş olarak gerek iktidar gerek muhalefet belediyesinde de görevler yaptık. Hiçbir dönemde Belediyenin iş ve işlemleri, harcamaları için savcılıklarca bir konu yapılmamıştır. Soruşturma olmamıştır.

Belediyeleri, İç İşleri Bakanlığı Başmüfettişleri dönem dönem teftiş eder, eksiklik ve yanlışları tespit eder, düzeltilmesini, yanlış ödeme tespitlerinde de ilgili görevliden tahsili sağlanırdı.

Bir de Sayıştay denetçileri belli dönemlerde incelemeler yapar, yanlış harcama varsa ilgilisinden tahsilini sağlardılar.

Yerel yönetimlerin daha güçlendirilmesi, demokrasi gereği olduğu halde, iktidarın sadece muhalefet belediyelerine, özellikle Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde isimleri geçenleri kamuoyunda yıpratmaya yönelik taraflı, partizanca gayretlerin hiçbir karşılığı olmayacaktır.

Ankara’da önceki belediyenin Atatürk Orman Çiftliğini işgal ederek ANKA PARKI MİLYARLARCA LİRA MASRAFLA yaptırıp Belediyeyi zarara uğratanlara o dönemin savcıları soruşturma açabilmiş midir?

Bir dönem önce Ankara – İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanları dahil 9 Büyükşehir Belediye Başkanı zorla istifaya zorlanıp görevlerinden niçin alındıklarını soruşturacak bir hukuk makamı o dönemde demek ki yokmuş.

Şehirlerdeki yandaşları imar rantlarıyla talan ettiren zihniyete açılmış kamu zararı davası var mıdır?

Son yaşanan deprem felaketi sonrası 50 bin kişinin canından olduğu deprem felaketinde, yıkılmış, ruhsatsız, ruhsata aykırı yapılar… İmarında düşük kata ayrılmışken Belediye Meclislerinde kat sayılarını 2 veya 3 katına çıkarılmasını temin eden Belediye Başkanları, Meclis Üyeleri ve görevli teknik personele gereken soruşturmalar yapılmamış, hiçbir başkan ve meclis üyesi hakim karşısına çıkarılmamıştır.

Felaketten etkilenen bu 11 ilimizde acaba Cumhuriyet Savcılarımız yok muydu? Bu konular niçin soruşturmaya tabi olmamıştır? Hayatını kaybedenlerin vebali, yıkıma neden olanlar kadar yapılan kanunsuzlukları araştırmayan, görevlerini kötüye kullananlar varsa yasal takipleri yapmayanlar da aynı derecede mesuldürler.

Ayrıca Kültür Bakanlığı 12 ilimizde kültür festivalleri düzenliyor. Harcanan parayı, bütçesini millete bir anlatın bakalım.

Amaç üzüm yemek değil bağcıyı dövmektir. Koltuk için demokrasiyi katletmek ve milletin yaptığı seçimi kabullenmemektir.

Sayın İmamoğlu da olsa sayın Yavaş da olsa karşılarına kim aday olursa olsun 31 Mart seçimlerinden daha kötü sonuçla karşılaşacağını göremez duruma gelinmişse yapacak, söylenecek söz kalmamıştır.

Adalet ve hukuk tek taraflı asla uygulanamaz.

Cenab-ı Allah’ın emrinde ilk şart adaletli olunuzdur.

Adalet, hukuk herkese günü gelir lazım olur.

Sevgi ve saygılarımla.