Sayın ve sevgili öğretmenlerim, öğretmenler gününde sizlere örnek bir öğretmenimi anlatacağım. Kendisi örnek alınacak müstesna bir insandır.

1957 yılında Tokat Öğretmen Okulu’na başladığımda beden eğitimi öğretmenimiz Osman Aybastı idi. Değerliydi. Kızdığı zaman “öğretmen olursunuz da öööğretmen olamazsınız” derdi. Bir yıl sonra beden eğitimi derslerine Faruk Sükan girmeye başladı. Alnındaki saçlar dökülmüştü ve bu yüzden ona “Kel Faruk” deniyordu. Sükan soyadını kimse kullanmazdı.

Çoğu zamanlarda boş geçen beden eğitimi dersleri onun gelişiyle en dolu derslerden biri oldu. Kendisi olmasa da sınıf kaptanları tarafından dersler yapılırdı. Yine kaptanların idaresinde sabah saat altıda jimnastik için kalkardık. Kalkmayanlar eksi puan alırdı. Mazeretsiz eksi puanları çok olan bir öğrenci isterse ağzıyla kuş tutsun en azından Eylüle kalırdı. Notu bu özveriyi gösterenlere veriyordu. Çalışan emeğinin karşılığını alıyordu hasılı. Beden eğitimi önemli dersler arasına girdi.

Faruk Sükan sporun sağlık için yapılmasını isterdi. Amatör sporun yanındaydı. Profesyonel sporu çıkar amaçlı düşünürdü. Futbolun düşmanıydı. Yirmi iki kişi hareket ediyor ama binlerce kişi pasif halde bekliyor derdi. Bütün hayatı doluydu ve neredeyse boş dakikası yoktu. Seksen üç yaşıma rağmen sabah sporunu bırakmamış olmamda onun etkisi olduğunu düşünüyorum.

Çağdaş, yurtsever, Atatürk yolunda çalışkan bir öğretmendi. Onun için millet çıkarı öndeydi. Öğrenciyi araştırmaya yönlendirirdi. Sigaranın düşmanı olduğundan öğrenciyi uzak tutmak için elinden geleni ardıma koymazdı. Sigara içen arkadaşlar tatil günlerinde bile sigara içtikleri zaman arada bir ağızlarını çalkalayıp temizlerlerdi çünkü ezkaza yolda karşılaşırlarsa Faruk Sükan kontrol ederdi. Koklayıp sigara içtiğine kanaat getirirse öğrencinin vay haline. Haydi bir hafta okuldan uzaklaştırma. Burası böyle ama aslında öğrencilere karşı çok sevecendi. Her türlü dertleriyle ilgilenirdi. Otoritesi sevgi ve saygıya dayandığından kimse ona kızamazdı. Ev sahipliğinde ise toleranslıydı kurallarını esnetiyordu. Bir gün bizleri bağ evine çökelikli yemeye götürdü. Burada öğrencilerin hiçbir yaramazlığına ses çıkarmamıştı.

Faruk Sükan ününü aslında üç özelliği ile kanıtlıyordu. Doğa aşıklığı, bisiklet sevdası ve kayakçılığı. Bütün yaşamını üç sevdası ile paylaştı. Çam içi yaylasındaki evinde ziyaret ettim. Elli kişilik kayak takımı ile gençlere fahri kayak sporu yaptırdığını söyledi. Kayak için yurtdışına gittiği de olurdu. Bisikletiyle Tokat’ın bütün yerleşim yerlerini dolaştı. Köyümüz Darıderesi’ne geldiğinde bizim mahalleye çıkamayınca teyzemin mahallesinde buluştuk. Köyü gezdikten sonra akşam teyzeme misafir olduk. Kendiniz için akşam yemeğiniz ne ise biz de ondan yeriz başka yemek istemem, dedi. Ayranlı mısır çorbasıyla uyuduk. Sabah çorbasından sonra Çakmak köyüne gittik. Öğleyin de misafir olduğumuz evin ekin ırgatının yemeğine ortak olduk. Oradakilere öğretmenimi Faruk Sükan diye tanıtınca evin astsubay oğlu 1960’ların aynı isimdeki içişleri bakanını söyledi. Bunun üzerine gülümseyerek: “Bakanla taban tabana zıt, öğretmen Faruk Sükan”, dedi. Oradan ayrıldıktan sonra evin reisinin eski çetelerden olduğunu söyledim. “yemeklerini yemeden önce söylesen o yemeği yemez yazacağım kitaba alırdım, şimdi yazamam” dedi. Ö günkü gezimizi Yemişen köyünde noktaladık. O Soğukpınar’a doğru devam etti ben de köyüme döndüm.

Bisikletiyle Türkiye’nin neredeyse tamamını dolaştı. Avrupa’ya da gitti ve çok yeri gezdi. Tek taşıtı bisikletti. Bu gezilerinde doğayı koruma misyonunu hiç bırakmadı. Üzerinde daima şu cümleleri yazan bir yelek giyerdi:

“Doğa ve çevre ölürse sen de ölürsün

Suları kirletenler suda boğulsun

Hayvanları yok edenler kudursun

Ormanları yok edenler orman ateşinde yansın

Dağları kirletenler dağdan düşsün

Ovaları betonlaştıranlar taş kesilsin

Bunlara göz yumanların gözü kör olsun.”

Sayın Milletvekilimiz Kadim Durmaz’ın Tokat Öğretmen Okulu mezunları etkinliğine bu yelek ile katıldı. Görenlere sürekli doğa sevgisini aşılamaya çalışırdı.

Faruk Sükan onu son aradığımda Bursa’da huzurevindeydi. Sohbetimiz oldu. Ondan sonraki aramamda ulaşamadım. Araştırdığımda ise öldüğünü öğrendim. Görevini layıkıyla yaptığını düşünüyorum. Güller içinde uyu öğretmenim. Rahmetin eksik olmasın.

24.11.2022

Saygılarımla.