Gazeteci Fatih Kılıç yazdı: “Bakın bunları niye yazıyorum? Çünkü görüyorum. Mehmet Kemal Yazıcıoğlu, Tokat'ta işini dürüstçe yapmak isteyen bir OLUR makamı.”
* Günler, haftalar, aylar, yıllar geçiyor. Şehir idaresindeki bürokrat ve siyasi isimlerin tavırları, söylem ve eylemleri onları tanımada daha bir sarih bilgiler aktarıyor.
* Bugün, Tokat’ta göreve başlayan ve söylemlerini, eylemlerini icraata döken isimlerden biri Tokat Belediye Başkanı Mehmet Kemal Yazıcıoğlu’dur. Adı, adaylığıyla birlikte Tokat’ın gündemine düştüğünde rahmetli Babası Vali Recep Yazıcıoğlu’nun oğlu olmasıyla bilindi, tanınmaya başladı. Babasını elbet çokça insan tanıyor, yaşı kemale ermişler kadar gençler de bir vesile adını, namını duydukları Vali’nin oğlu olduğunu biliyor.
* Ve zaman geçtikçe “bizatihi kendisi, Mehmet Kemal Yazıcıoğlu nasıl biri?” sorusunun yanıtları çıkıyor.
* Bunu yazmasam olmaz demem şundan, birebirde yaşananlar, özelde bilinsin istenen gelişmeleri aleni kamuoyuna aktarmak yakışık almaz. O bilgiyi verenin özelde kalsın, adımız bilinmesin beyanına sadakatin gereği olduğu için özen, ihtimam ister. Kim, ne, nerede, nasıl, ne zaman, neden sorularına net cevaplar verilememesinin nedeni de budur. Çünkü cidden cari yaşamdaki gelişmeler kimi zaman siyasi, kimi zaman bürokratik, yasal süreçlerden, süzgeçten geçmesi gereken talepler.
* “Her şey dört dörtlük mü gidiyor? Herkesin ruhsatı, kağıt üzerinde evrakları dört dörtlük mü?” sorularına yanıt verilecek olsa, kim çıkar da “Türkiye’de her şey dört dörtlük” der, vicdanen rahat şekilde buna yanıt verir? Kaçak yapılaşmalar, ruhsatsız işletmeler, iltimas bekleyen ticari faaliyetler… İdare edilsin denilen klasik siyasi yaklaşımlara öyle ya da böyle gerek duyurulur. Bir işin hallolması için siyasi nüfuz kullanılması Türkiye siyasetinin kaçınılmaz gerçeğidir. Bu gerçeği kimi acı gerçek sayar kimi işin doğası sayar.
* Mehmet Kemal Yazıcıoğlu, görüldüğü kadarıyla, işini dürüstçe yapmak isteyen bir OLUR makamı. Bir imza atacaksa, OLUR verecekse, oluru olmalı yani. Siyasi nüfuzla, kağıt üstünde tutmayan bir işi yürütmeye izin vermeyen yapısıyla görevinin başında.
* Bizim vatandaşın işine gelir mi dört dörtlük işini yapan bürokrat? Olur veren makamın dürüstlüğü, siyaseten işini döndürmek isteyenin işine gelir mi? Zorlar… İltimasla, görmezlikle, duymazlıkla yatırım ortaya çıkar, iş istihdam alanı oluşur amma velakin temelde yerin, zeminin sakat oluşuna göz yummak nerede patlak verir? Tüm bunları hesap kitap edince, işini dürüstlükle, dört dörtlük yapmak isteyen birinin sevip sayanı kadar sövüp kızanı da olur! İşi tıkanan, başkası yapıyorken biz niye yapamıyoruz diye yakınan, canı yanan çıkar! Canı yanan siyasiye koşar; siyasi idare etse bir türlü idare etmese bir türlü. İşte tam da burada, işini dört dörtlük, kitabi ve nizami yapmak isteyene siyasetçi net şekilde desteği vermeli! Her şey kitabına uygun yürüsün, demeli.
* Bakın bunları niye yazıyorum? Çünkü görüyorum, duyuyorum… Geçmişten yanlış iliklenmiş düğmelerin artık pot verdiğini anlıyorum. Ve artık, işi bir yerde düzgün tutmaya kalkınca, bundan sonrası da düzgün gidebilmesi için topyekun dirayet gerektiğini vurguluyorum. Herkes işini düzgün ve dürüst yapmanın gayretinde, hevesinde olsun istiyorum. Bürokrasi ve siyasi erkleri, halis niyetiyle, tez canlılığı ile eksik, hatalı yapanı görünce, yol yordam göstermesini bilsin diyorum. Ve lütfen aklı selim okunsun, düşünülsün!
* Dahasını da vakti gelince yazarım, yazmazsam olmaz çünkü!