14-28 Mayıs seçimlerinden sonra bir süre politika yazmama kararı aldım. Daha çok toplumsal meselelerdeki eksik kaldığımız noktaları kalemimiz elverdiğince yazmak istedim. Unuttuğumuz değerleri arada sırada hatırlattığımız yazılar politika yazıları kadar çok okunmasa da yazmak zorundayız.
Bu da ilginç değil mi…
Politik yazılar ve polemik içeren makaleler okunma rekorları kırarken, yaşadığımız yüzyılın kötülüklerini anlatan, özümüzü hatırlatan ve mazide kalan birçok özlemimizi dile getirdiğimiz yazıların daha az okunması içimi sızlatmıştır hep.
Yazılarda daha çok tartışma, daha fazla eleştiri istiyor insanlarımız. Memnuniyetsizliğin tavan yaptığı durumlarda ortalığı daha çok kim karıştırırsa o yazılar okunma rekorları kırıyor. Haksızlık karşısında susmadan, ama kırıp dökmeden yaşamak ve yazmak imkânsız artık.
Ya kıyasıya kavga edeceksiniz, ya da okunmamayı göze alarak geçmişin naftalin kokan anılarında kaybolmayı göze alacaksınız.
Üçüncü yolu tercih ettim ben.
Gördüğüm eksiklikleri konunun muhataplarına bire bir anlatıyorum, meseleleri anlatıyor ve çözüm arandığını söylüyorum. Çoğunlukla vatandaştan gelen her makul talep idareciler tarafından çözüme kavuşturuluyor. Böylelikle kimse kırılıp dökülmeden sorunlar halloluyor.
Ama bu üçüncü yolu beğenmeyenler de var…
Onlara göre her şey yazılmalı, ifşa edilmeli, gerekirse belden aşağı vurulmalı. Bu yoldan gidenlerin toplumdaki karşılıkları ortada. Dolayısıyla bunu bizden kimse beklemesin. Çünkü bu ülke ve bu şehir kavgayla değil; birli ve beraberlikle, dayanışmayla daha çok büyüyecek.
Geçtiğimiz gün bir dostumuzla bu mevzuyu konuştuk ve onun bazı “telkinlerine” karşı, kendisine unutulmaz İslam Devrimcisi Ebu Zer ile Aziz Peygamberin arasında geçen bir diyaloğu anlattım.
Sizinle de paylaşayım:
Ebu Zer anlatıyor: “Resulü Ekrem bana, ‘Sana vücut için hafif, fakat terazide ağır gelen bir amel öğreteyim mi?’ buyurdu. Ben de ‘Evet ya ResulAllah’ deyince o, ‘Susmak, güzel ahlaka sahip olmak ve gereksiz şeyleri terk etmek.’ dedi.”
Bugün de bize düşen görev budur.
Elbette haksızlıklar ve adaletsizler karşısında susmayacağız; lakin yapıcı olacağız. Güzel ahlakla bezenerek, dedikodu ve fitneden uzak duracak ve mücadelemizi sürdüreceğiz.
Baktık ki karşı taraf kim olursa olsun bu duruşumuzdan bir şey anlamıyor…