Uzaktan gelmişlerdi, ana, baba oğul. Damat adayı idi oğul, hoş beş hal hatırdan sonra söze girdi konuk:

-Ahmet Bey, güncel konuları güzel güzel konuşuyoruz ama biz, Allah’ın emri, peygamberin kavliyle kızınız Selin’i oğlumuz Ayhan’a istemeye geldik.

- İyi diyorsunuz ama Zeynel Bey, önümüzde büyüğümüz, babamız varken bize söz düşmez ki. İzninizle ben aradan çekileyim, babamla konuşun lütfen.

Konuk, Ahmet’e söylediği sözleri kızın dedesine de aktarır, tekrar. Dede:

“Yavrum Allah’ın emrini andınız sağ olun. Ancak böyle durumlarda çocuğun emmisine dayısına sorup onların da fikrini almak adettendir. Uzaktan geldiğiniz, haber de duyulduğu için fikrine başvurulacaklar, zahmet edip gelmişler. Salonda hazır bulunuyorlar. Babaanne, anneanne, amca, teyze, enişte, yakın akrabalar ve kuzenlerin tamamı burada. Onlara soralım bakalım:

-Bayanlar ve baylar, konuğumuz Ahmet Bey, kızımız Selin’imizi oğlu Ayhan’a istiyor. Gençler birbirini beğenmişler hepinizin emeği geçti Selin’e az çok… Selin’in üstünde hakkınız vardır. Bu evlenme işine itirazı olan var mı? Kimseden ses çıkmadığına göre sükût ikrardan sayılır derler. Ben de Allah’ın emri, Peygamber’in kavli ile söz konusu evliliğe razı oluyorum. Dilerim yüce Allah ta razı olur. Şimdi dua zamanı:

Dua; yakarmak, Yüce Allah’tan bir şeyler istemektir. Arapça dua okusam duanın, anlamını yalnız Araplar ve Allah bilir. İçimizde Arap ya da sığınmacılar olmadığına göre En iyisi duayı kendi dilimizle, Türkçe okuyayım da Hem Allah anlasın, hem de biz anlayalım.

“Esirgeyen bağışlayan Allah’ın adıyla: Yarabbi, senin iznin, peygamberimizin kavli ile kızımız Selinin oğlumuz Ahmet ile evlenmelerine karar verdik. Onlara sağlık mutluluk ver, onları kötülüklerden esirge ve iyiliklere yönelt. Birbirlerine karşı sevgi ve saygı duymalarını sağla. Vatanımızı kurtaran, cumhuriyetimizi kuran yüce Atatürk’ün izinden ayırma onları… Hem onların hem de onlardan doğacak çocukların gönüllerini ana, baba, vatan ve millet sevgisiyle doldur.

Dil bizden takdir, yerin göğün sahibi yüce Allah’tandır. Amin!”

-Kalkın bakalım taze dünürler, görüşün de hazırda ne varsa canlara ikram edile…”