Türkiye, Valilerin “başarı hikâyeleri” ile büyük bir toplumsal sıçrayışa tanık oluyor. Tanık olunan başarı hikâyelerinin kahramanı Valiler, eskisinden farklı bir şekilde halkla daha iç içe ve çokça dayanışma halindeler. Bu ülkede üstü-başı yırtık diye Ankara’nın girişinde Vali emriyle şehre girmesine izin verilmeyen Aşık Veysel’in başına gelenler hâlâ unutulmadı. O günlerden bu zamanlara köprülerin altından çok sular aktı, devir değişti ve şükür ki bugünlere gelindi. Dolayısıyla bugün yaşanan tabloda Valilerin ortaya koyduğu olağanüstü çaba ve konumlandıkları toplumsal realite gurur verici.

Şehirlerin yalnız seçilmiş Belediye Başkanları ile değil Valiler eliyle de hizmet gördüğü bir süreçten bahsediyorum. Yazıya konu olan “başarı hikâyeleri”nin kahramanı olan Valiler, görev yaptıkları illerde seçilmişlerle birlikte uyum içerisinde çalışıyor, yurttaşların beklentilerine cevap veriyorlar. Köy, mahalle, belde ve ilçelerde halkla iç içe ve sürekli bir devinim halinde istek ve talepleri dinliyor, çözümler üretiyorlar.

Tokat’ta da bu gurur verici işlere imza atan bir Valimiz var haliyle…

Numan Hatipoğlu’nun mütevazı hayat biçimi görevine de ışık tutarken, yurttaşların kendisine olan bakışları da gün geçtikçe “bizden biri” tanımlamalarıyla taçlanıyor. “Halk gibi yaşayan, halktan yana olan Valilik anlayışı” olarak isimlendirebileceğimiz bu tavırlar bütünü, günümüz devlet perspektifinin de yansıması aynı zamanda. Türk Devletinin binlerce yıllık geleneğinde yer alan “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın” ana fikrini bugün tüm hücreleriyle uygulayan devletimiz, Numan Hatipoğlu gibi isimlerle aynı zamanda, dünyadaki yerini de sağlamlaştırıyor.

Halka her koşulda hizmet etmeyi vazgeçilmez bir görev addeden Hatipoğlu, geçtiğimiz günlerde “birlik ve beraberlik duvarımıza” önemli ve kuvvetli bir harç koyarak gönülleri fethetti. Zile'nin Güzelbeyli Köyü'nde düzenlenen Cem törenine katılan Numan Hatipoğlu’nun köylülerle olan muhabbeti kulağımıza kadar geldi. Hatipoğlu’nun vücut dilindeki samimiyetin yankı bulduğu Güzelbeyli Köyü’nün sakinleri, böyle bir Vali’ye sahip olmaktan gurur duyduklarını ifade ettiler. Katıldığı Cem’de önemli vurgular yapan Hatipoğlu’nun şu ifadeleri, hepimizin altına imza atacağı sözler olarak kayıtlara geçti:

“Anadolu’yu Anadolu yapan sizlersiniz. Hacı Bektaşi Veli’nin ifade ettiği gibi 'Bir olalım, iri olalım, diri olalım.' Bizler de sadece Türkiye Cumhuriyeti devletinin sınırları altında değil, tüm dünyada milletimizi var etmek, payidar etmek için sizlerin dualarına, gayretine ve gücüne ihtiyaç hissediyoruz. Bu anlamda bizler, sizler için gayret içinde çalışmaya devam edeceğiz inşallah. Allah birliğimizi bozmasın diye dua ediyoruz. Çünkü zaafa düştüğümüz anda bizi bu coğrafyalardan sürmeye çalışan düşmanlar hala beklemekteler.  Bunlar bazen İsveç’te Kur’an yakmaya çalışırken ortaya çıkıyor. Bazen başka yerlerde başka şekillerde ortaya çıkıyor. En büyük sebep Türkiye Cumhuriyeti devletinin mazlumların yanında yer alma gücüne sahip olmasını istemeyişlerinden kaynaklanıyor. Burada ortaya çıkan güç birliği, kardeşlik, dostluk hepimizin gayretleriyle ülkemizin her tarafında daim olsun inşallah. Sizlerle bir arada olmaktan dolayı büyük bir mutluluk duyduğumu ifade etmek istiyorum. Her şeyin başı birlik ve beraberlik…”

Ve dün bu yazıyı kaleme alırken ekranımıza düşen bir haberle Hatipoğlu’nun kurda-kuşa, börtü-böceğe yem dağıtmak için dağ bayır gezdiğini öğrendik. Devletin adaletini ve merhametini yalnız insanlarına değil, yaratılmış bütün canlılara gösterdiği bir anlayışın tezahürüdür bu. Bize yaraşandır, Türk Devleti’ne yakışandır; haliyle sevinçtir, gururdur, heyecandır. Bu sevinci, gururu ve heyecanı yaşatanlara çok şey borçluyuz.

Numan Hatipoğlu ile ilgili önceki yazımda, “Hatipoğlu’nun attığı her adımın gerisinde ‘devlet aklının’ olduğunu görebilirsiniz. Zaten bu, günümüz Türkiye’sinde olmazsa olmaz bir kural; devlet aklının ete kemiğe bürünmediği hiçbir iş halkta karşılık bulmadı bugüne kadar. Dolayısıyla Hatipoğlu gibi vicdanlı, merhametli ve devlet aklının vücut bulmuş Valilik örneği, 21. yüzyıl Türkiye’sinin de bir etiketi aynı zamanda.” demiştim.

Hasılı, beni her gün haklı çıkaran gelişmelere şahit olmaktan öyle gururluyum ki…