Ülkelerin tarihlerinde, yakın dönemlerimde hiç unutulmayacak, acı, tatlı günleri olayları yaşanmıştır.
Gölcük – İstanbul depreminin üzerinden 24 yıl geçti.
Hayatlarını kaybedenler anıldılar. Yaşanan sıkıntılar, alınmayan, göz ardı edilen önlemler sıkça hatırlatılıyor.
Şubat’ın 6’sında 11 ilimizi vuran depremi de tekrar hatırlar olduk. Depremzedelere bugün çorbayı Nato çadırı veriyor.
Son depremde iki apartmanda 87 vatandaşımız canını kaybetmiş. Bilirkişi rapor veriyor. Binalar kaçak, ruhsatsız. Ey yüce mahkeme. Bu kaçak binaları yaptırmamak, insanların can ve mal güvenliğini, tekniğine, sağlığa uygun yapıları yaptırmak, Belediyelere görev olarak 3194 ile verildiğine göre kaçak yapılara göz yuman, yıktırmayan Belediye Başkanları, Meclis Üyeleri, encümen üyeleri ile imardan sorumlu teknik personellerden hesabını niçin sormazlar? Başka bir yıkılmış binanın da sorumlusu, mahkemece tahliye edilmiş. Yazıklar olsun.
Gölcük – İstanbul depremi sonrasında, çıkmalı binaların tehlike arz ettiği yetkililerce açıklanmıştı.
Günümüzde 4 cephesi de tam çıkmalı, kuş kafesi benzeri yapılar maalesef yapılabiliyor.
Deprem riskli binaların dönüşümü gerekirken, ruhsatlı yapı kullanma izin belgeli yapılar kat adetleri ikiye katlanarak sözüm ona kentsel dönüşüm sıfatı takılıyor. Bu uygulama rantsal dönüşümdür.
Tehlikeler şehrimizde de orta yerde duruyor.
3194 sayılı imar yasasının gereğini yapamayan yerel yönetimlerden kayıpların, zararların hesabı sorulmadıkça daha nice canları kaybedecek, zararlar yaşanacaktır.
Sevgi ve saygılarımla…