Şair, yazar ve siyasetçi Bülent Ecevit'in, Türk siyasetinde açtığı nezaket ve saygı öncelikli bakış açısı, politik yaşantımız için çok önemli bir kazanım olarak bilinir. Ecevit'in siyasete kazandırdığı "Sayın" sözcüğünün bile, toplumsal barış için ne kadar önemli olduğunu birçok kez gördük.

 

Gergin, kutuplaşan ve sürekli krizlerle beslenen politik süreç, adeta yıllardır Türkiye'nin değişmeyen kaderi. Oysa lider eksenli Türk siyasetinde siyasi partilerin genel başkanları ortamı yumuşatacak, barışçıl mesajlar verecek ve çokça sevgi sözcükleri kullanacak bir şekilde üsluplarını değiştirselerdi, ne gerginlik ne de kutuplaşma olurdu bu ülkede.

 

İşte bu bağlamda, Bülent Ecevit'in  "Birbirimizi beğensek de, beğenmesek de, hepimiz bir yurdun, bir ulusun insanlarıyız. Ne iktidarda daha üstün ne muhalefette daha aşağıyız. Partilerimiz ayrı olsa da devletimiz bir, kaderimiz birdir. Ayrı partilerden de olsak, birbirimizi sevmeye, ayrı düşünsek de yine birbirimizi düşünmeye alışmalıyız." sözünde hayat bulan bir realite var.

 

Bugünümüze ve yarınımıza da ışık tutacak olan bu gerçeklik, başta siyasetçiler olmak üzere tüm yurttaşlarımızın kendilerine rehber edinmeleri gereken bir olgudur.

 

Ayrı partilerin mensuplarının, "aynı kaderi" yaşadıklarının idrakini mutlaka anlamaları gerekiyor. Bu ülkede yaşayan her bireyin, birbirini sevmeye, anlamaya ve tahammül etmeye mecbur olduğunu anladığında, ülkemizin daha yaşanır olacağını göreceğiz mutlaka. İşte bu yüzden, aynı gemide yolculuk eden bizlerin, kaderimize sahip çıkma noktasında el ve gönül birliği ile davranmamız gerektiğini çokça hatırlamamız gerekiyor.

 

Elbette her bireyin farklı görüşleri mutlaka olacaktır. Farklı düşünüyoruz diye birbirimizden ayrı düşecek değiliz. Bu vatan toprağında "ayrı düşmeden ayrı düşünebilecek" demokratik olgunluğa bütünüyle ulaştığımızda, ülkemizin önünün aydınlık olacağını hepimizin bilmesi gerekiyor.

 

Çok partili siyasi hayata geçtiğimiz 1946 yılından bu yana ülkemizin karşı karşıya kaldığı toplumsal sıkıntılar, demokratik olgunluğa tam anlamıyla ulaşamadığımız nedenlerden orta çıkmıştır. Batılı emperyalistlerin de desteğiyle çeşitli oyunlar ortaya konulmuş, toplum birbirine düşürülmek istenmiş, ama yine de her şeye rağmen başarılı olamamışlardır.

 

 

Kutuplaştırıcı söylemlere, provakatif eylemlere ve ayrıştırıcı hedeflere rağmen toplumsal genleri sağlam olan milletimizin bugüne kadar ortaya koyduğu birlikteliğin, belki de dünyada emsali yoktur. Biraz da liderlerimiz, nezaket ve sevgi diliyle konuşmaya dikkat ederlerse, bizi hiçbir güç yenemeyecektir.

 

Bu noktada, "Birbirinden ayrı düşünmek, birbirinden ayrı düşmek değildir. Bir tek insanın bile kafasında ayrı düşünceler çarpışabilir. Gerçek birliğe, düşüncelerin çarpışması ile ulaşılabilir. Demokrasinin, 'ayrı düşmeden ayrı düşünebilmek' olduğunu artık öğrenmeliyiz." diyen Bülent Ecevit'in ifade ettiği "gerçek birlik" vurgusu oldukça önemlidir. Düşüncelere saygı duyarak, herkesin fikrinin demokratik olgunluk gereğince kutsal olduğuna inanarak birbirimize öyle davranmalıyız. Ancak o zaman işte, "gerçek birliği" sağlayabiliriz.

 

Silaha ve şiddete bulaşmayan her düşünce, önemli ve değerlidir. Önemli ve değerli olan her düşüncenin sahibinin de, partisi, siyasi duruşu ve kimliği ne olursa olsun, başımızın üzerinde yeri vardır.

 

Çünkü biliyoruz ki ayrı partilere mensup olsak da aynı kaderin ortağıyız…