Yerel seçimler ve Ramazan ayı dolayısıyla memlekette uzunca bir zaman geçirdik. Ankara-Tokat arasında mekik dokurken atladığımız konuları yazma fırsatımız da bu vesileyle yerine gelmiş oldu ve olacak. Memleketim Tokat ile ilgili köşe yazılarımıza devam etmemiz gerekiyor anladığım kadarıyla...

          Tokat'taki kamu hastanelerinin durumuna dair en son 23 Temmuz 2023’te yazmıştık.

          Hastaneleri ve “Acil”den muayene olmak isteyenlerin karşılaştıkları sıkıntıları kaleme alarak, “Biraz da Tokat’taki hastaneleri konuşalım mı?” başlığıyla TOGÜ Ağız ve Diş Sağlığı Hastanesi ile Tokat Devlet Hastanesi Acil Servis’ine dikkatleri çekmiş ve şöyle demiştik:

          “İl Sağlık Müdürümüzün bir gün ‘tedbil-i kıyafet’ ile hastanelerimizi gezmesini bekleriz. Yakından görsün her şeyi. Mesela bir gece vakti Tokat Devlet Hastanesi Acil Servis’ini ziyaret etsin. Acildeki pratisyen hekimlerden bazılarının hastalar geldiğinde yerlerinden kıpırdamak istememelerini, başlarını telefonlarından ya da bilgisayar ekranından kaldıramadıklarını bir görüversin. Acilde hastalar varken ayaklarını uzatmış sırt üstü yatarak telefonlarına bakan pratisyen hekimleri görsün de ne demek istediğimizi anlasın. Elbette yorulmalarını ve yıpranmalarını anlarız ve saygı duyarız. Gece saat daha 12 olmadan gösterilen lakayt tavırları görünce, işte bu anlama algımız da değişiyor. İğne vuracak hemşire bulunamıyor bazen. Hasta ya da hasta yakını olarak sesinizi makul seviyede ve gayet medenice ayarlayıp ‘Nerede bu sağlık görevlileri’ demeniz bile ‘Beyaz Kod’ yemenize yeterli bu şehirde. Kimsenin ilah olmadığını ve ilahlaştırılamayacağını bildiğimiz bir kültürden geliyoruz. Aynı kültür bize medeniyeti, edebi, adabı ve saygıyı da öğretti. Ama bütün bu kavramlar İl Sağlık Müdürlüğü’ne bağlı kurumlarda son yıllarda unutuldu neredeyse…”

          23 Temmuz 2023’te yayımladığımız köşe yazısından sonra durumlarda bir değişiklik olup olmadığını yine gelen şikâyetlerden anlayabiliyoruz. Çok fazla olumlu bir değişimden söz etmek zor.

          Ramazan ayı dolayısıyla iftar saatine denk gelen zamanlarda acilde hastalara bakacak kimselerin olmaması, “İftar saati kardeşim!” diye hasta ve hasta yakınlarına çıkışılması, elinden telefonu düşürmeyen, gece sahurda, akşam iftarda hangi yemeği yapacağını ya da yiyeceğini, almayı düşündüğü araba modelini, değiştirmeyi düşündüğü telefonu ve gitmeyi planladığı tatili yüksek sesle anlatan sağlıkçıların varlığından sıkça söz ediliyor.

          Hastalığın iftar-sahur dinlemediğini, canı yananın beklemeye tahammülü olmadığını anlamak lazım. Elbette burada bazı hasta ve hasta yakınlarının da yanlış davranışları söz konusu olabilir. Ama uygarlığın egemen olduğu Batı Dünyasında işler nasıl ilerliyorsa burada da böyle olmalı her şey. Belki de Sağlık Bakanlığı eliyle “acil hasta” tanımı kademeli olarak yeniden yapılmalı, hastanelerin işleyişleri insan odaklı bir şekilde yeniden ele alınmalıdır.

          Öte yandan İl Sağlık Müdürlüğü’nün basınla olan iletişiminde bu konulara yönelik bilgilendirmelerde bulunmaları da gerekiyor. Yapılan güzel işlerin paylaşımı kadar kendilerine gelen istek ve şikâyetlerin istatistiki bilgileriyle, içerikleri hakkında bilgi vermeleri güzel olur. Hem bu vesile ile o şikâyetlerin çözümü için neler yaptıklarını da öğrenebiliriz.

          Kimseye haksızlık etmek istemeyiz. Sağlık personelinin doktorundan hasta bakıcısına kadar hepsinin özverilerine şahidiz de. Lakin bu mevzularda çok şikâyet var dostlar. İşini layıkıyla yapan, hasta ve hasta yakınını kendi ailesinden biri gibi görerek davranan, empati duygusu gelişmiş bütün sağlık emekçilerinin başımızın üstünde yeri olduğunu bilmenizi isteriz. Sıkıntıları, şikâyetleri ve istekleri yazmak da biz gazetecilerin görevi.

Üniversite Hastanesi’ndeki yoğunluk ve birçok aksayan önemli sorunlar ile TOGÜ Ağız ve Diş Sağlığı Hastanesi ve Tokat Ağız-Diş Sağlığı Merkezi [Diş Hastanesi] hakkındaki “bitmeyen” şikâyetleri de başka bir yazıya bırakıyoruz.