Geçtiğimiz Cuma günü Belediye Başkanı Mehmet Kemal Yazıcıoğlu’nun bir otelde yaptığı basın toplantısını izledik. Yine “her zamanki gibi” kendinden emin ve çok iyi hazırlanmış şekilde kürsüye çıkarak etkileyici bir sunum yaptı. Muhtarların da katıldığı toplantıda Yazıcıoğlu, bir ara mikrofonunun sesi gidince “Bu heyecana mikrofon bile dayanamadı!” dedi. Gerçekten Tokat’ın neredeyse son 50 yıllık bir hayalinin gerçekleşeceği müjdesinin açıklandığı basın toplantısı, başta Yazıcıoğlu olmak üzere herkeste ayrı bir heyecan yarattı.

Zaten belediyecilik anlamında son dönemde yapılan işlere bakıldığında, “net” olmayı, “objektif” davranmayı ve “realist” düşünmeyi görüyoruz. “Adamı olanların” değil, “insan olanların” sözünün dinlediği bir dönem bu. Sokaktaki simitçinin, kenar mahalledeki esnafın, kıyıda köşede unutulmuş Ayşe Teyze’nin, Halis Amca’nın derdinin dinlediği, dinlemekle kalınmayıp o dertlerin bir bir çözüme kavuşturulduğu süreçten bahsediyorum. Paranın ve saltanatın iktidar gücüyle kontrol edilemeyen dürtülerle hüküm sürdüğü bir zaman diliminin değil, yoksul halkın zamana egemen olduğunu “hissettiği” günleri kastediyorum. Devran halkın devranı Tokat’ta, demek istediğimiz tam da bu.

Nitekim bu izlemde son adım, eski ve dayanıksız evlerde oturan garibanların çoğunlukta yaşadığı mahallelerin kentsel dönüşüme kavuşması oldu. Tarihi dokuyu koruyarak kente modern bir kimlik kazandırmayı amaçlayan kentsel dönüşümle Tokat bambaşka bir şehir olma yolunda hızla ilerleyecek. Öncelikli olarak Tokat Kalesi eteklerinde yer alan dört mahallenin tamamen taşınacağını ve dönüştürüleceğini söyleyen Başkan Yazıcıoğlu, bu kapsamlı dönüşüm projeleri için belediye bütçesinden 450 milyon TL kaynak ayırdıklarını açıkladı.

“Paramız hazır. Biz kervanın yolda düzüleceğine değil, kervanın bütün ihtiyaçlarını karşılayıp yola çıkması gerektiğine inanıyoruz” diyen Başkan, yeni bir perspektifin de altını çizdi: “Para olmadan hiçbir işe girişmem, parayı hazırlar projelerimi başlatır ve bitiririm!” Projeleri başlatıp, “Nasılsa para bir yerden bulunur, biz başlayalım.” denilerek yılları bulan nice işi hatırladığımızda, bu perspektifin ne kadar da anlamlı olduğunu görebiliriz.

Velhasıl, kentsel dönüşüm 2 aya kadar başlıyor ve 8 ayda da bitirileceğinin sözü veriliyor. Bu anlamlı bir adım. İş başlıyor, işin biteceği tarih veriliyor. Net, açık, şeffaf, sarih bir anlatım bu. Yalnız kentsel dönüşüm müjdesi değil, Kız Meslek Lisesi’nin altında otoparkıyla birlikte inşaatına başlanacak yeni Belediye binası “Yüksek Kahve” projesiyle bütünleşiyor. Ali Paşa Camii çevresinde yıkım ve düzenleme çalışmalarının başlatılarak tarihi dokuyu öne çıkaran projeye de start veriliyor.

Bunlarla da yetinilmiyor: Akıllı trafik lambaları ve kameralı izleme sistemlerinin entegre edildiği yeni bir proje kapsamında, trafik yönetimi için özel bir birim oluşturulacağının müjdesini de verdi Kemal Bey... Kameralı sistemler ile trafik ihlallerinin yanı sıra acil durumlar anında tespit edilecek, özellikle ambulans, itfaiye ve polis araçları için öncelikli geçiş imkanı sağlanacak. Ötesinde, yeni sanayi sitesinin gerçekleştirilerek eski alana güvenli, modern ve sosyal bir yaşam merkezi oluşturma hedefi de önemli bir çalışma olarak kayıtlara geçti.

Sözün özü şu aslında: Kemal Bey sahada, kürsüde ve makamda hep aynı. Birkaç yüzü değil, tek bir yüzü var ve o yüzüyle dürüst, ilkeli ve karakterli bir yönetim anlayışını bu şehrin hafızasına kazımaya devam ediyor…