E. Vergi Dairesi Müdürü Ömer Yılmaz yazdı: “Ne yazık ki karşı mahallede birileri de çıkıp bu rezalete laf söyleyerek yürekleri soğutmadı.”

Dünyada ve özellikle bazı Batı Avrupa ülkelerinde İslamofobi hortlayarak zaman zaman kutsal kitabımız başta olmak üzere dinî değerlerimize karşı hunharca yapılan saldırılara tanık oluyoruz. Bunlara "kâfir illerde oluyor, kâfirler, düşmanlar, düşmanlıklarını elbette yapacaklar" diye yaklaşarak bir nebze de olsa teselli bulmaya çalışıyoruz.

Lâkin bir de var ki kendi ülkemizde bu tür olaylara yeltenen, hatta bırakın yeltenmeyi aklından bile geçirenlere ne demeli? İşte buna son örnek olarak bir dergideki karikatür toplumu yerinden oynatmaya yetti. (Bu derginin bu ilk kabahati değil, sicili bozuk; daha önce de buna benzer saçma sapan çizimleri oldu.)

Şimdi bu çizim ile toplumu germenin ve tahrik etmenin amacı ne olabilir? Bu millet test mi ediliyor yoksa? Eğer teste tabi tutuluyorsa birileri bilsinler ki milleti sokağa dökmenin kimseye faydası yoktur. Kamu düzeninin bozulmasından kimlerin zararlı çıkacağı kestirilemez.

Neden yüzde doksanı ve belki de daha fazlası kayıtsız şartsız inanan ve peygamber aşığı olan bu milletin fabrika ayarlarıyla oynuyorsunuz? Amacınız ne? Bu milleti sokağa çekip sonra olacaklar için mağdur edebiyatı yapmak mı?

Bu malum tayfa, ifade özgürlüğü kisvesi altında zehirlerini kusuyorlar. Sahi kim bunlar? Nereden geldiler, kim getirdi bunları? Ülkemizin kaymağını yerken şaraplarını yudumlayıp bizim başımıza çorap örmelerine kimler zemin hazırladı? Artık çıksın ortaya, şapka düşsün kel görünsün. Görünsün ki bu millet neyin ne olduğunu anlasın ve ülkesine, toprağına, dinine ve imanına sahip çıksın.

Malum dergi toplumda tepkiyi görünce bu defa U dönüşü yaparak temize çıkmaya çalışmasına şark kurnazlığı denir. Bir de bir TV'de yayınlanan programdaki bir zata göre burası Müslüman ülke değilmiş. Kafayı yememek işten bile değil! Bunlar sadece Türkiye'yi meyhaneler ile sınırlı sanıyorlar. Ey ifade özgürlüğü savsatasını savunanlar, "Burası Müslüman ülkesi değil" diyen zavallılar, bir bakın sağınıza solunuza; camiler dolup taşıyor. Ezan-ı Muhammediye yurdumuzun her köşesinde gök kubbede yankılanıyor. Milyonlara varan Müslümanlar hacca gitmek için kurada adları çıksın diye dua ediyor. Burası, asker ocağına peygamber ocağı diyenlerin yurdu.

Tabii bunlardan bu zatların haberi olmaz, olamaz. Çünkü gündemleri başka. Rakının ucuzlamasını bekliyorlar. Delege pazarlığını pavyonlarda yapıyor, oy satın alıp genel başkanlarını deviriyorlar. Sonra da bunlara vefa borcu için hakkında onlarca iddia bulunan, "asıl yandaş nasıl olurmuş" dedirtenler için mitingler tertip ediyorlar.

Ne yazık ki karşı mahallede birileri de çıkıp bu rezalete laf söyleyerek yürekleri soğutmadı. Oysa çok basitti diyecekleri: "İslam bizim ortak paydamızdır, kimse bu konuda halkın ve bizim hassasiyetimizle oynayamaz, kınıyoruz." Bu iki satır lafı diyemediler, lafı evirip çevirip dergiyi aklamayı seçtiler. İster istemez bu durumda şu soru aklımızı delirtircesine kurcalıyor: Yoksa bunlarla İslam ortak paydamız değil mi? Eğer değilse biz de bilelim o zaman, iki çift lafımız elbette olur. Hiç kusura bakmayın, kimse size haklı olarak Müslüman mahallesinde salyangoz sattırmaz.

Bunlar istedikleri kadar bu çıkmaz yolu seçsinler, istedikleri kadar caddelerde milletin önünü keserek imza toplayıp mitingler tertip edip dursunlar. Şunu da bilsinler ki bu aziz millet her şeyi görüyor, takip edip hesaba yazıyor. Günü geldi mi hesabını kesecek, hiç kimse merak etmesin.

Bizden söylemesi.