Serbest Muhasebeci Mali Müşavir Serdar Çalışkan yazdı: “Yeni bir dünya kuruluyor, biz bu hikâyenin neresindeyiz?”
Dünya yeniden kuruluyor. Teknolojinin hızına yetişmekte zorlandığımız, dijital çağın tüm kodlarının yeniden yazıldığı bu dönemde, sadece makineler değil insanlık anlayışı, coğrafi dengeler ve toplumsal ilişkiler de baştan sona değişiyor. Bu yeni hikâyede, biz neredeyiz? Türkiye bu büyük dönüşümün neresinde duruyor? Ve daha da önemlisi, Türk Milleti bu geleceğin neresinde yer almak istiyor? Artık güçlü olan, sadece toprağı çok olan değil; veriyi üreten, bilgiyi işleyen ve teknolojiyi yöneten ülkeler. Dünya haritası artık yalnızca coğrafyayla değil, bilişimle, yapay zekâyla ve dijital ağlarla çiziliyor. Peki ya biz? Gençlerimiz, yaşlılarımız, köyde yaşayan da şehirde yaşayan da, Türk’ü, Kürt’ü, Alevîsi, Sünnîsi, Laz’ı, Çerkez’i, hep birlikte, bu geleceğin inşasında yer almak istiyor muyuz?
Birliğimiz, en büyük gücümüzdür. Bu topraklarda yaşayan her bireyin, her kimliğin, her yaşın ve her geçmişin kıymeti vardır. Teknoloji çağında geri kalmamak için sadece teknik donanıma değil, toplumsal dayanışmaya ve ortak akla da ihtiyacımız var. Çünkü tek bir Türkiye var. Başka bir vatan, başka bir tarih, başka bir halk yok.
Eğer bir kısmımız geleceğe hazırlanırken bir kısmımız unutulursa; eğer gençlerimiz yeni dünyanın dilini öğrenirken yaşlılarımız dijital uçurumda yalnız bırakılırsa; eğer kentlerde teknoloji konuşulurken köylerde hâlâ temel ihtiyaçlar konuşuluyorsa, biz bu dönüşümün gerçek bir parçası olamayız. Geleceği yakalamak, birlikte yürümekle mümkündür.
Her gün yapay zekâdan kripto paralara, uzay teknolojilerinden biyoteknolojiye kadar sayısız gelişme yaşanıyor. Soru şu: Bu değişimi izleyen mi olacağız, yoksa yön veren mi? Teknolojik altyapılar kadar, toplumsal altyapılara da yatırım yapmalıyız. Dijital okuryazarlık sadece ekran kullanmayı değil, dijital çağda birlikte yaşama kültürünü de kapsamalı.
Bu milletin genlerinde, tarihi ve coğrafyayı şekillendirme iradesi var. Ama bu potansiyeli hayata geçirmek için öncelikle birbirimize tutunmalıyız. Farklılıklarımızı zenginlik, ortaklığımızı güç olarak görmeliyiz. Her birey beni ilgilendirmezlilikten sıyrılıp tarihine yakışır bir şekilde kıyamate kadar bu ülkenin ülkülerine bağlı kalarak muassır medeniyeti kendi temsil ettiği bir hale bürünmesi için elinden geleni yapması elzemdir.
Yeni dünya düzeninde sadece birey değil, toplum olarak bir yön duygusu kazanmalıyız. Gençlerimize umut, yaşlılarımıza saygı, geleceğimize ise güven inşa etmeliyiz. Teknoloji, bilgi, strateji önemli tabiiki ama ama asıl güç, tek yürek olmuş bir milletin kararlılığıdır. Yeni bir dünya kuruluyor. Ve biz, Türkiye olarak bu dünyada söz sahibi olabiliriz. Yeter ki, tek Türkiye olduğumuzu unutmayalım.