T.C devletimizi içten ve dıştan yok etmeye çalışanlar, Cumhuriyetimizi egemenliğin kayıtsız şartsız millete ait olduğu gerçeğini yok saymaya başlayan hainler; ilk önce kahraman T.S.K'ni hedef aldılar.

TSK'nın itibarını düşürücü sonra da tamamen pasifize etmek amaçlı vatanına, milletine, cumhuriyetine bağlı komutanlarımıza kumpaslar, kasetler, iftiralar, yalanlarla komplolar kurdurlar.

Ülkenin vatansever Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'u terör örgütü lideri olarak da suçladılar. Ergenekon dediler, Balyoz dediler.

Komutanlara suikast dediler, değerli komutanlarımızı, rektörlerimizi, gazetecilerimizi hapse koydular.

Dalkavuk, hain medya, attığı başlıklarla "Fatih Camiini bombalayacaklardı" iftirası ile haberin yanına komutanın şapkasını koyma gafletinde de bulunmuştu. Mezardaki ölülerin oylarını kimler kimin için istemişti ?

Ergenekonun para kasası diye suçladıkları Kuddusi Okur; ceza evinde vefat ettiğinde parası olmadığı için cenazesini belediyenin kaldırdığıtaya çıktı. Bunların yüzleri zerrecik kızarmadı. Onlarca değerli vatansever cezaevlerinde hayatlarını kaybetti.

Kumpasların savcısı Zekeriya Öz'e Başbakanlığın zırhlı makam otosu tahsis edildi. "Sonuna kadar git" dendi.

Suçlananlar; ağır hapis cezalarına, müebbetlere mahkum oldular.

Bir de değerli hemşehrimiz Dursun ÇİÇEK'e ıslak imza iftirası ısrarla atılmak istendi. Yüzleri yine kızarmadı.

Gizli tanıklar, sahte belgeler, satılmış hain PKK'lılardan şahitlikler bile muteber sayıldı. Şimdi de siyasi rakiplere benzer kumpaslar kurulabilmektedir.

Beraberce yürünen, aynı amaca yönelik hedef;tağın diğertağını dışlamaya başlama projesiyle ipler kendi aralarında kopmuş oldu.

Bu geçen uzun süre içerisinde, birlikte, el ele, kol kola TSK'yı pasifize ettiler, yargıya, emniyete,dunun bir bölümüne, ekonomiye, devletin bütün kurumlarına yerleştirildiler, terfi ettirildiler, makamlar mevkiler verildi.

Dinimizin değerleri kötü, çirkin emellere alet de edildi. Hayasızca, edepsizce.

Bu ihanetler yaşanırken en yetkililerden birisi "Bağırsaklar temizleniyor" açıklamasını da yapabilmişti. Şimdi o kişi Yüksek İstişare Kurulu Üyesi oldu. 18 bin TL aylıkla.

Geriye ne kaldı yıpratılmış devlet kurumları, Cumhuriyetimizin kurucu değerleri, batmış bir ekonomik yapı, hala siyasi gelişmelere göre soruşturmalar açan hükümler ihdas eden, güven kaybına uğramış bir yargı sistemi, bay pas edilmiş bir T.B.M.M, ayrıştırılmış bir toplum haline getirilişimiz. Tabii bunların bir hesabı olacak. Yapanların yanına kar kalmayacak. Aziz milletimiz de düşürüldüğü tuzağa bir daha düşmeyecek. Ergenekon, balyoz davalarında bütün sanıklar beraat etti. Ölenlerin, işini, gücünü, makamını kaybedenlerin, sağlığını kaybedenlerin hesabını, vebalini birileri mutlaka verecek.

Hürsöz Gazetemiz sahiplerini bu konuda da tavizsiz tutumları nedeniyle kutluyorum. 2008'den itibaren gerçekler yazılmıştır.

Sevgi ve saygılarımla