Salih Ertaçoğlu yazdı...

Ülkemizde çeşitli olaylar, gelişmeler yaşandıkça yeni yeni kabul edilemez hataların, bilinerek, istenerek yapıldığı çeşitli açıklamalarla ortaya çıkıyor.

En son, Erzincan İLİÇ’te altın madeni sahasında felaket yaşandı. İLİÇ’in fay hattı üzerinde olduğu, haritasında özellikle gösterilmiyor. Çevre ve Şehircilik Bakanlığının görev ve yetki alında bir konudur. Demek ki ruhsatı verebilmek için öyle emir buyrulmuş. Yeni Çevre ve Şehircilik Bakanı “fay hattını ilk defa duydum” diyebiliyor. Önceki Çevre ve Şehircilik Bakanı, İstanbul Belediye Başkanı Adayı ise “çevre bakanlığının yetkisi yok” açıklamasını yapıyor. Felaket bölgesinde bulunan sayın İçişleri Bakanı ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı “iznin Çevre ve Şehircilik Bakanlığının sorumluluğunda” açıklamasını yaparken altın arayan şirketin ruhsatı (arama izninin Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca) iptal edildiği açıklanıyor. İşinin mahiyetini anlamayan, bilmeyen Bakanlara şahit oluyoruz. Ayıp olmuyor mu?

Gelelim DSİ Genel Müdürlüğünün raporuna; maden aramaya izin verilecek ya, ülkenin en uzun en geniş kapasiteli Fırat nehri, madene 150 – 200 mt. Mesafede iken, Fırat nehrini de yok sayacak utanmazlık raporunu veriyor.

Bunlar yaşanan günümüz gerçekleri, ölenlerin yaşam hakkı nerede?

Bir haberde DDY Genel Müdürlüğüne ait, Çorlu tren kazasını hatırlayın, faaliyeti durdurulmuş hattı bozuk tren hattına biri seçim öncesi seferler koyabilen, menfezi, köprüsü teknik vasıflardan yoksun, hatta çalışır emri veren kişi geçen hafta “DDY Genel Müdürü” yapılmış. Yakışır! 25 can gitmiş, kimin umurunda? Sorumluluk alan, sorgulanan kim var ki bu ülkede emir ve talimatlara uyacaksın? Yasaymış, mevzuatmış, vicdanmış hepsi torbaya sokulmuş.

Devletin kurumları görevlerinin gereğini yapmak mecburiyetindedir. Gerçi Anayasanın göz göre göre açık amir hükmünü tanımayan zihniyeti gördüğünüzde tuzun da koktuğunu anlarsınız. Keser döner sap döner gün gelir hesap döner, yanlışa imza koyanlara hesabı mutlaka sorulur.

Selam ve saygılarımla.