Kapılardaki tabelalardan sökülen Türkiye Cumhuriyeti “TC” ibaresini belediyenin kapısına taktı. Cumhuriyete vefasını bir Cumhuriyet Valisi olan babası gibi gösterdi, Cumhuriyetin Banisi Mustafa Kemal Paşa’ya konuşmalarında özel yer verdi.

Bu şehrin de bir Cumhuriyet şehri olduğunu herkese gösterdi. Birileri tarafından oluşturulan “kurtarılmış kent” görüntüsünü yırtıp attı. Kurtuluş Savaşı’nı kadın-erkek omuz omuza vererek, yoksulluklarına ve yokluklara rağmen canlarını ortaya koyup kazananların evlatlarına Tokat’ta hak ettikleri değeri gösterdi.

Bugüne kadar “adamı olanların” işe girebildikleri belediyeye yoksul çocukları aldı, onlara iş ve ekmek verdi. Yetmedi, yok sayılan kadınların elinden tuttu, onları da işe aldı. Bugün bu şehrin sokaklarının temizliği kadınlara emanet. Anlayacağınız, Tokat bir “Cumhuriyet şehri” olarak küllerinden yeniden doğdu, ayağa kalktı.

Yeşilırmak kenarına kazandırdığı Türk Devletleri ve Türk Büyükleri Anıtı ise son ve vurucu en büyük damgaydı. “Türk'ün otağı, yüzyıllardır devletimizin temeli Türk devletleri, ebedi kardeşliğimizin nişanı, Türk başbuğları ise bu kutlu yürüyüşün rehberidir.” diyerek vurduğu damgayı anlamlandırdı.

Son bağımsız Müslüman Türk Devleti’nin kurucusu, büyük devlet adamı, Türkiye Cumhuriyeti’nin Başkomutanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ümüzün etrafında tarihte kurulan Türk Devletlerinin kurucularının büstlerinin yer aldığı anıt, bu şehrin kimliğidir aslında. Bu kimlik kaybolmuştu, hükümsüzdü, lakin bulundu ve sahibine, Tokat’a, Tokatlılara teslim edildi.

Alt yapı, üst yapı, köprü, yol, bunların hepsini birileri yapar, trafiğe çözüm bulur. Lakin kadına değer vermeyi, bu şehrin gariban çocuklarının elinden tutmayı, “Türk olduğumuzu” hatırlatan tarihsel imgeleri bu kente nakış gibi işlemeyi herkes yapamaz. Meseleleri bir bütün halinde ele almayı bilmeyenler bugüne kadar makam odalarında Atatürk’ün resmini görünmeyecek yerlere asmayı marifet bilmişlerdi. Türkiye’nin her tarafında Atatürk sayesinde o koltuklarda oturabildiklerini unutanlar, ellerine fırsat geçtiğinde onu o makamlardan silmek istemişlerdi.

Ama herkes gitti, Atatürk kaldı.

Tarih boyunca da hep böyle olmuştur bu. Tarihi Osmanlı tarihinden ibaret sayıp Cumhuriyete öfke nöbeti tutanlar, Osmanlının da Cumhuriyetin de “bizim” olduğunu bilemeyecek kadar cahildiler ve hep de öyle kaldılar. Allah’tan yeni nesil her şeyin farkında ve çok daha bilinçli. “Z kuşağı” diye linçlenen o kesimin bu ülkenin gerçek manada kurtuluşu olduklarına yürekten inanıyorum.

Velhasıl, Cumhuriyet’in Tokat Belediye Başkanı, Cumhuriyetin Valisi babasından aldığı emaneti layıkıyla taşıdığını her geçen gün yeni icraatlarıyla ispat ediyor. Mehmet Kemal Yazıcıoğlu’nun “değişim” diye sloganlaştırdığı hizmetler bütününün aslında, kaybolan değerleri bulmamıza, Türklüğümüzü yaşamamıza; kısaca aslında “özümüze dönmemize” vesile olacağını, kim bilebilirdi?

Mehmet Kemal Yazıcıoğlu biliyormuş…