Coğrafya kaderdir demedi bir milletin kaderini değiştirdi. Cumhuriyetimizin kurucusu GAZİ Mustafa Kemal Atatürk’ün kutlu yolculuğu başlattığı Samsun şehrinde, Samsun Üniversitesinin öncülüğünde yapılan “Coğrafi Kavramların Entegratif Yorumlanması ve Disiplinlerarası Yeni Perspektifler “konulu TÜBİTAK projesinde 21-24 Ekim tarihleri arasında yurdun dört bir yanından gelen gençlerle birlikte olmak ve alanında uzman hocaların sunduğu perspektiften coğrafyayı ve hayatı yeniden yorumlamak çalışmasını çok değerli bulduğum için sizlerle paylaşıyorum.

Coğrafya, yalnızca yer adlarını ya da harita üzerindeki sınırları öğretmez. Aslında o, insan ile mekân arasındaki derin ilişkinin dilidir. Ancak günümüzde bu dil, yalnızca coğrafya sınıflarının duvarları arasında kalmamalı diyerek felsefeden sosyolojiye, sanattan mimariye, ekonomiden çevre bilimlerine, tarihten jeolojiye, edebiyattan psikolojiye kadar her disiplinle yeniden bağ kurmak benim için muhteşem bir deneyimdi.

“Entegratif yorumlama” dediğimiz yaklaşım, coğrafi kavramları farklı bilim dallarının merceğinden geçirmeyi ifade eder. Örneğin, mekân kavramı sadece bir yerin konumu değil, aynı zamanda bir kimliğin, bir kültürün ya da bir hatıranın taşıyıcısıdır. Bir sosyolog için mekân; insan davranışlarını şekillendiren toplumsal bir sahnedir. Bir tarihçi için ise geçmişin izlerinin okunabildiği canlı bir arşivdir. Coğrafyacı içinse, tüm bu katmanlarıyla birlikte dinamik bir sistemdir. Bu projede bilgiler yerinde gösterilerek öğrenciler üzerinde derin izler bırakmıştır.

Disiplinlerarası bakış açısı, coğrafyayı donuk bir harita bilgisinden çıkarıp yaşayan bir düşünce sistemine dönüştürür. Bugün iklim krizi, göç, şehirleşme, kültürel mirasın korunması gibi konular ancak bu bütüncül perspektifle anlaşılabilir. Kızılırmak deltası Bafra gölü bir nehir sadece bir su kütlesi değil; bir ekonomi kaynağı, bir ekosistem, bir kültür mirası ve bazen de politik bir sınırdır.

Yeni çağın gerektirdiği “entegratif coğrafi düşünme” yaklaşımı, öğrencilere sadece bilgi değil, bakış kazandırır. Bir haritaya bakarken renklerden çok ilişkileri, dağların ardındaki kültürel geçişlerini edebiyatın gücünden yararlanarak destanlar, mitler ve efsaneleşmiş insan hikâyeleriyle örülü anlamını görmeyi öğretir. Coğrafya, böylece soyut kavramlardan somut değerlere uzanan bir köprüye dönüşür.

Bu TÜBİTAK projesi bugün yapılması gereken, coğrafyanın çok boyutlu yapısını eğitimde, araştırmada ve toplumsal bilinçte yeniden konumlandırmaktır. Çünkü coğrafya, sadece dünyayı tanımak değil, dünyadaki yerimizi anlamaktır. Bu da ancak disiplinler arası bir duyarlılıkla mümkündür.

Psikoloji- mekan ilişkisiyle mekanın psikolojik derinliğini, göç ve göç ekonomisinin coğrafyası, dijital dönüşüm perspektifinden geleceğin coğrafyasına bakabilmek, siyaset bilimi perspektifinde coğrafyanın rolü, Kızılırmak deltasını yerinde okumak, disiplinler arası proje geliştirmek, hayati önem taşıyan su kaynakları okuryazarlığı ve su kaynakları yönetimi, şehrin tarihi yerlerini yerinde görmek ve bir çevre mühendisinin şehri imar etmesi, TUİK ‘in sayısal değerleri ile nüfus dağılımının coğrafyayla olan ilişkisini alanında uzman olan duayenlerden dinlemek elbetteki insanın bakışacısını ve vizyonunu genişletir ve derinlemesine iz bırakır.

Samsun Üniversitesinin 21-24 Ekim tarihinde düzenlediği “Coğrafi Kavramların Entegratif Yorumlanması ve Disiplinlerarası Yeni Perspektifler “ konulu projesi yurdun dört bir yanından gelen yüksek lisans ve lisans öğrencileri ile birlikte öğretmen evinde icra edildi. Bu süreçte yeni bilgiler, yeni arkadaşlıklar ve yeni yerler görmenin insana kattığı değerler harikaydı. Bu çalışmanın yurt geneline çoğalarak dağılmasını dilerim. Bizleri TÜBİTAK’ın bu Projesinde bir araya getiren değerli hocalarımıza, proje boyunca işleri kolaylaştırmak için elinden geleni yapan genç arkadaşlarımıza emeği geçen herkese yürekten teşekkür ediyorum. Güzelliklerde buluşmak dileğiyle…

Dünya Köylüsü

Ayla Bağ