Bu yılda-olmayan-öğretmenliğin gününü kutlayacağız. Bir ülke için eğitimin ne denli önemli olduğunu söylemeye gerek görmüyorum. İyi eğitim iyi eğitimciyle yapılır. Bugün ülkemizde en büyük sıkıntılardan biri iyi eğitimciyi yetiştiremeyişimizdir. Öğretmen de kalitenin düşüşü yaklaşık 30 yıllık bir süreç alır. MC (milliyetçi cepe) hükümetleri zamanında eğitim siyasete iyisinden kaydırılmış, zamanın Milli Eğitim Bakanı Ali Naili Erdem 2 yıllık eğitim enstitülerinden 60 bin eli kalem tutan değil eli silah tutan militan mezun ettirmiş, diplomasız öğretmenlere bile görev verilmiştir. Arkasından gelen CHP hükümeti Milli Eğitim Bakanı Mustafa Üstündağ iktidarları süresinin 2 yılı bulamayacağını düşünerek MC hükümetlerinin yetiştirdiği 60 bine karşılık yine eli kalem tutan değil silah tutan 60 bin öğretmen yetiştirmek için eğitimde süreyi azaltmış, eğitim enstitülerinde öğretmen yetiştirmeyi 3 aya indirmiştir. Böylece öğretmenliğin içine 120 bin militan salınmıştır. Böylesine el insaf denir. 3 ayda domatesin yetişmediği bir ülkede insanımızı yetiştirecek kadroları 3 ayda yetiştirmeye kalkışıyoruz. O yetmedi. 2 yıllık eğitim enstitülerine üniversite sınavlarında en düşük puanları alanlar dolduruldular. Bu da az geldi. 1739 sayılı kanunun öğretmene yüksek okul şartı getirmesinden yararlanılarak piyasada Ziraat Mühendisi, Veterner, İşletmeci, Maliyeci vb. ne buldularsa öğretmenliğe atadılar. Toplumda iş bulamayanlara öğretmenliği iş alanı yaptılar. Daha acısı pedekojik formasyonuyla öğretmen yetiştiren öğretmen okullarını kapattılar, öğretmenliği okulu olmayan meslek haline getirdiler. Bu kadar yozlaşmanın içinde çırpınan öğretmenlik 12 yıllık AKP iktidarı zamanında daha değişik bir şekle sokuldu. Öğretmen içerikli eğitimi olanların atamaları yapılmayarak yığıntılar oluşturuldu, öğretmen olmak için eğitim görenler bir kenara itilerek sözleşmeli atamalar, görevlendirmeli atamalar şekliyle politik düşünceli uygulamalar icat edildi. AKP iktidarları döneminde eğitim sil baştan edilerek tutarsız bir döneme sokuldu ve rayına oturtulamadı. Bununla beraber öğretmen ataması da politik içerik kazandı. 8-9 bin okul müdürü bir çırpıda görevden alındı, milli eğitimin üst kademeleri boşaltıldı, tamamıyla iktidar yanlısı kadrolar göreve taşındı. Bu uygulamanın işlemesinde sendikaların büyük katkısı oldu. Meslek gururu ve liyakat başarısı ile bir yere gelemeyenler, kişiliksiz “rüzgar gülü” yapıcıklı kişiler iktidar yanlısı sendikaya yaslanarak bir yere gelmeye çalıştılar ve başarılı oldular. Demem oki, öğretmenlik ülkemizde 30 yılı aşkın bir süredir törpülenmiş, adı var, kendi yok hale getirilmiştir. Bu gün, bizde, olmayan öğretmenliğin gününü kutluyoruz, geçmişin hamasi duyguları ile kendimizi avutuyoruz. Öğretmenlik cumhuriyetle özdeştir. Cumhuriyetine göz dikilmiş bir ülkede öğretmen günü kutlamak abesle iştigaldir. Ben de,- eğer kalmışsa- gerçek öğretmenlerin gününü kutluyorum, gerçek öğretmenliğe dönüş hayallerimi yaşatmaya çalışıyorum. Çekilen nutuklarda şimdi hep baş öğretmen Atatürk öne çıkarılır sahte bir çehreyle. Bende onlara İsmet Paşa tabiriyle diyorim ki, hadi canım sende kimi kandırıyorsunuz.