Atatürk 1926'da hukuk faklültesinde yaptığı bir konuşmada hukuka verilen değerleri vurgularken " esbab ve erbab" önde tutulmalıdır demiştir.

Esbab(sebebler) konuların iyi irdelenmesi, nedenler derinlemsine gözden geçirilerek, açılacak davalarda yapılacak yargılamalarda ve verilecek kararlarda esbaba özen gösterilmesine çağrıda bulunmuştur.

Erbab derken de işi yönetecek, yargılamayı yapacak, kararı alacak olanlara hukukun önemini bilerek yargılamayı ve karar vermeyi erbab kişilerin yani yalnızca hukuka bağlı kalarak karar vermelerine dikkat çekiyor.

Her konuda ehil, yani liyakatli kişi gereklidir ama, hukukta bu çok daha önemlidir.Yapılacak bir yanlışlık düzeltilmesi zsonuçlar doğurur. Ocaklar söndürür, yaşamlar bitirir.

Ulu Önder bunu çok iyi görmüş ve esbab ve erbab vurgulaması yapmış.

Bugün hukukumuz esbab ve erbab çizgisinin dışındadır.

Her konu da gerekli olan liyakatı hukukta daha çok arıyoruz. Hukukçu iki sese kulak vermelidir. Biri yasalar biri vicdanın sesi. Düğmesiz cübbenin bağımsızlık simgesi hep göz önünde olmalıdır.

Devletimizin sacayağının biri yargı biridu biri eğitimdir. Ne yazık ki bugün 3'de yaralıdır.

3'nün de fabrika ayarlarına geri dönmesi, yani Cumhuriyet kuralları içinde işlev yapması gereklidir. Hem de acilen gereklidir.

Özellikle yargımız esbab ve erbab-ı mutlaka öne almalıdır. Bağımsız yargı tacını başının üstüne koymalı, yitirilen irtibarına yeniden kavuşmalıdır.