3.Aralık Dünya Engelliler günü vesilesi ile 02.Aralık.2002 tarihinde  Tokat Uluslararası İmam Hatip Lisesinde  okul Müdürü İbrahim Mermertürk’ün daveti ile  “ Oku emri ve Engellilik” konulu bir konuşma yapmıştık. Konuşma sonrasında  güzel soru soranlara defter kalem ve kitap hediye etmiştik. O sorulardan 10 tanesini seçerek sizler için 2 yazı burada da cevaplayayım dedim.

SORU-En fazla sevilen kitabınız hangisi? (Oğuz Yıldız)

CEVAP- Bugüne kadar en sevilen kitabımız önceki adı ile “Hizmetkar Lider Recep Yazıcıoğlu” yeni adı ile “Recep Yazıcıoğlu’nun Liderlik Sırları” kitabı olmuştur. Kaymakam ve Vali olmak isteyenlere  güzel kaynak oldu. Recep Yazıcıoğlu konusunda  yapılan Doktora ve  Master  çalışmalarına kaynak oldu.  Sosyal medyada en çok satan  kitap oldu. En çok yorum alan kitaplarımızdan birisi oldu. Halen de  okunmaya devam edilen bir kitap. Kütüphanelerde en çok talep edilen kitabımızda.

Bunun sebebi de Recep Yazıcıoğlu’nun  yaklaşık 14 yıllık valililk  hayatının ilk valiliğini, aynı zamanda  5 yıl 3 ayının  Tokat’ta geçmesi ve bu beş yılda  50 yıla sığacak kadar hizmet, hem maliyetinin çok altında hem de severek isteyerek halkının  içinde onları da bu işe dahil ederek “siz değerlisiniz, vatandaş olarak siz  önemlisiniz, gelin ben devletin valisi, siz  devletin vartandaşı, el ele vererek  okullar, sağlık ocakları , kültür merkezleri yapalım da çocuklarımız bizden daha iyi eğitimli, daha sağlıklı ve daha kültürlü olsun” mesajını çok  iyi vermesinden kaynaklandığına inanıyorum. O’nun zamanında yaşayan ben dahil, herkesin o büyük insanı  gelecek nesillere anlatması sonucunda  gençlerde merak ederek hayatını, yaptıklarını okuyarak o’nun gibi iz bırakan lider olmak istiyorlar ki, bu da gerçekten gurur verici bir şey.

Kitabımız  gazetede yazı serisi olarak yayınlandı, “Hizmetkar Lider Yazıcıoğlu ”adı ile bir baskı “ Recep Yazıcıoğlu’nun Liderlik Sırları” adı ile 2 baskı yaptı. Son baskısını  o zamanın (2021) Tokat, şu an Van Valisi olan Dr. Ozan Balcı desteği ile yaptık. Vali bey tüm kaymakamlara il müdürlerine hediye etti. Bu beni gururlandırdı. Balcı’ya teşekkür ederim. Gönül isterdi ki bu kitabı sadece Valimiz değil, diğer yöneticilerimiz de desteklesin ve alıp  lider olmak isteyen gençlere hediye etsin.” Kitap hediye eden Yönetici “ olarak yıllarca hatırlansınlar.

SORU-Hayatınız  boyunca sizi en çok etkileyen ve  dönüm noktası olan şey ne oldu? (Yunus EMRE FAZLA)

CEVAP-Konuşmamda da uzun uzun anlattığım gibi, “Oku” emrinin şiddeti ve önemini biraz olsun anlamak ve uygulama isteği ile hayatımın dönüm noktası, okul başarımızın  olumlu yönde artmasına, sınıfta kalan insan iken,  Üniversite sınavında ilçe derecesi yapan insan konumuna gelmemize sebep oldu.  

Bugün çevremizde “çok okuyan insan” olarak tanınmamıza rağmen, ben az okuduğumu düşünüyorum. Çevremize kapılarak  boş laubali faydası olmayan konuşmalara daldığımızı düşünüyorum. Bir çevreden kopamadığımız için bazen fırsat olup da yanız kaldığımda günlerde kitap gazete okuyarak  kendimi  motive ediyorum. Her fırsatta okumaya bakarsanız sizin  hayatınızda gelişir ve  dönüm noktası olur. Bu gelişimi  en yakınınızdaki insanlar bile bilemeyebilir veya göremeyebilir ama siz gelişimi hissederseniz o bile size yeter artar.  Ben bu gelişimi hissettiğimden  maddi imkansızlıklar, manevi imkansızlıklar bana   dokunmuyor. Sizin de okulunuzda çok güzel bir kütüphaneniz var. Ben de elimden geldiğince  kütüphanenize kitaplar armağan ettim ve edeceğim de. Bunları ne kadar çok okursanız gelişiminiz bence  o kadar  hızlı ve verimli olur. Yazar ve akademisyenlerin çoğunun  hayat hikayesini okuduğum zaman  “oku” emrine sıkı sıkıya  bağlanınca  insanların hayatının değiştiğini gördüm. “Oku” emrini sizler okuyarak bizler yazarak  imkanı olanlar da “alıp hediye ederek” yaşarsa toplumca el ele o zaman  ülkemiz “okuyan ülke” olarak nam salacaktır. Ülkemizin gelişimi yani büyük oranda siz gençlerin elinde.

SORU- Bu kadar zorluktan geçmenize rağmen hala pes etmediniz. Bu zorlukları naısl geçtiniz? (Ömer Erenler)

CEVAP- “Engeller aşılmak için” demişler.  Bence basamaktır. Bir adım ileri gitmek, yukarı çıkmak için. Boş konuşan insanlardan uzak kalıp okuduğumuzda,  okuduklarımızın bizi daha güzele motive ettiğinde,  insanların boş, kitapların ise düşünülerek yazıldığından  dolu ve faydalı olduğunu ve  bizlere bilimsel ve  gerçekçi bilgiler verdiğini anladığımızda   hayatta zorluk diye bir şey olmadığını gördüm. Bizim zamanımızda okullarda kütüphane yoktu. Sağ olsun değerli Hocam  şu an Milli Eğitim Bakanı Prof.Dr. Mahmut Özer, her okula kütüphane kurulması için çok çaba harcıyor ve eğitimin önemini anlayan, her fırsatı değerlendiren insan. Bu kütüphanelerden  sizlerde  en güzel faydalı kitapları  hocalarınız yardımı ile okuyarak faydalanırsanız o zaman sizlerde zorluk diye bir şey olmadığını anlayacaksınız.

SORU- Yazarken en çok zevk aldığınız kitap hangisidir. ( Akif  Duysal)

CEVAP- Her kitabı severek , faydalı olacağına inanarak yazdım . Anca Recep Yazıcıoğlu hakkındaki kitabımızı  örnek bir insanı   örnek olmak isteyen insanlara  rehber olacağına inanarak  daha severek ve hissederek yazdım. Bu kitabın yüz binlerce  kişiye ulaşmasını isterdim ama  ne yazık ki,  yazmak bizim elimizden gelen şey ve  imkanı olanlar alıp da gençlere hediye etmekte biraz gevşek davrandılar sanırım. Ben bu kitabı  gençlere hediye ederken onların yüzlerindeki sevinci, neşeyi ve  sevgiyi görünce  hep “imkanım olsa da tüm gençlere hediye edebilsem” diye geçirdim her zaman. Umarım  zamanı gelince o imkanımızda olur ya da imkanı olanlar destek olurda bu kitabı sizin gibi gençlere okul okul gezerek hediye ederiz, sizlerde okuyup okutarak birer Recep Yazıcıoğlu olmaya  gayret eder, olur ve ülkemizin gururu olursunuz.

SORU- Konferansın başında sizinle  yapılan  ve TRT 2 de  yayınlanan “sessizce” programını  izledik.

İşaret dilini gayet iyi  kullanıyorsunuz.işaret dilini öğrenme süreciniz nasıl ilerledi. ( Abdullah DORA-Özkan Usta)

CEVAP- Bir dili öğrenmenin en iyi yolu o dili ana dili  olarak kabul eden insanlarla sohbet etmek ile olur.  Ben de sık sık işitme engelliler ile bir araya geldiğimde  haliyle işaret dili ile konuşuyoruz. Kelimeleri tekrar ettikçe  öğrendik. Bu konuda hiçbir kursa katılmadım  hep pratik yaparak ve  bu konuda hazırlanmış kitapları okuyarak   öğrendim “oku” emrinin önemini  bir defa daha  anladım.

 Uygulama olmazsa pratik  bilgi pek işe yaramıyor. Sizlere de  dil öğrenirken hep pratik yapmanızı önereceğim.  Ben işaret dilini çok iyi bilmem. Ama her zaman işitme engelli dostlar ile bir araya gelince  işaret dili konuştuğumuzdan gelişiyor  konuşmamız.  

İşaret dili kurslarına katılanlarda  işitme engelliler ile her zaman  iletişim halinde olmalılar ki,  gelişsinler.  “Sessizce” programı da işaret dilinin önemine vurgu yapılmak ve işitme engellilerin nasıl geliştiğini  göstermek için güzel bir fırsattı.