Sevgili Üniversiteli Kardeşim,

Seninle sıkça bir ataya gelmek çay kahve içmek ve yemek bana bilgilerimi tazeleme ve  bildiklerimi öğreterek de yeniden  öğretme fırsat veriyor. Bundan dolayı da bana “Hocam “ diye hitap ediyorsun. Aslında  sorularınla da sen bana hocalık yapıyorsun. Güzel sor sormak da bir nevi cevap verecek olana bir şeyler öğretme ve bildiklerini tekrar etme fırsatı veriyorsun.

Sevgili Üniversiteli Kardeşim,

Yalnız bu soru sorma  insanın özel hayatını veya kendini kötü hissettirecek  yaşı, başı maaşı ile alakalı olmamalı. Şahsen ben  yaş, baş ve maaş  ile  emeklilik muhabbetlerinden hiç hoşlanmam ve bu konular benim mahrem alanımdır. Ama ne yazık ki, gittiğimiz hemen her yerde bu tür soruları soran insanlar bulunuyor ve  orada gittiğimize de pişman ediyorlar.

Sevgili Üniversiteli dostum,

Bugün yazacağım mektubun konusu bunlar değil. Okuma üzerine

Sevgili Üniversiteli dostum,

Sana  hediye edilen kitapları söz verdiğin halde aradan aylar geçmesine rağmen  okumadığını ve  okumamak için inat ettiğini gördüm. Kitap konusunda tavsiye istediğinde  yakın zamanda okuyamayacağın kitaplar için tavsiye  alma. Okuyacak zamanın varsa  tavsiye iste. Sana kitap tavsiye eden  insan o kitabı  okumadığını öğrenirse tabii ki  üzülür. Şahsen ben de  kitap tavsiye ettiğim ve hediye ettiğim kitapları aylar geçmesine rağmen okumamış olmana üzüldüm. Okusan sana faydalı olacak belki de sınavlara girip çıktığı bugünlerde sana moral olacaktı.

Sevgili Üniversiteli dostum,

İşte  Üniversiteliler okul konuşmalarımızda bizlerden kitap tavsiyesi ister, güzel soru soranlara kitap veririz ama okumazlar. Okumadıklarını  öğrenince üzülürüz tabii ki. Ama verdiğimiz kitabı okumayan gençler  boş konuşmaları dikkatle dinler.

Sevgili dostum, Üniversiteli Kardeşim,

İşte bu yüzden  artık kimseye  kitap hediye edesim gelmiyor. Bazen  yerel yöneticilere de kitaplar hediye ediyoruz “belki topluca alırlar da gençlere hediye ederler, gençlerde okur ve gelişir “diye ama onlarında hediye ettiğimiz kitapları okumadıklarını  alıp da paylaşmadıklarından anlıyorum. Belki okusalar hoşlarına gidecek ve çocuklarından başlamak üzere akraba çocuklarına da hediye edecekler. Ama  okumaya niyeti olmayan fark da edemez güzel kitapların içindekileri.

Sevgili Üniversiteli dostum,

Kitap okuma  isteğin ve hevesini çok takdir ediyorum ama  etkili ve verimli okumak ile anlayarak hızlı okumak konusunda ve  okumaya daha çok zaman  ayırmak konusunda yavaş olduğunu görüyor ve bu yönünü daha çok artırmanı diliyorum. Bu yönlerin üzerine düşünür ve bu yönlerini geliştirirsen özgelişimin mesafe kat edeceğini de göreceksin.

Sevgili Üniversiteli dostum,

Üniversitelerde nerede  ise dersine giren hocalar bile  öğrencileri ile ilgilenmiyor. Sınıflar kalabalık. Bu ortamda  okul dışında sizlere kitap hediye  ve tavsiye edecek özellikle aktif olarak yazan ve kitap çıkaran insanların tavsiye edeceği ve hediye edeceği kitaplar öyle rast gele kitaplar olmaz. Bu yüzden sana hediye edilen, nitelikli insanların tavsiye edeceği  kitaplara öncelik ver okumak için. Onları okudukça  ufkun açılacak. Genelde nitelikli insanlar  okumadıkları veya  sevmedikleri kitabı asla başkalarına tavsiye etmezler. Bu konuda sen şanslısın bence. Tabii ki bugüne kadar sana hediye edilen kitapları okuduğunda beni daha iyi anlayacaksın.

Sevgili Üniversiteli dostum,

Ben de bana hediye edilen kitapları okumaya gayret ediyorum, yazılar yazıyorum. Yazarları ile röportajlar yapıyorum. Yani  bize değer veren  kitap hediye etmeye layık  gören yazar arkadaşlarımıza destek, sevgi gösterisi oluyor. Tabii bu kitapları şahsen de gücümüz oranında alarak hediye etmeye de bakıyorum. Tabii ki  biz destek olduğumuz halde kitabını hediye etmeyen insanlarda var. Onlara da saygı gösteriyor ve  bize değer verdikleri oranda değer vermeye gayret ediyoruz. “Değer verdiği oranda insana değer vermek” prensibi gerçek manada faydalı oluyor insana.

Sevgili Üniversiteli dostum,

Üniversite hayatının başında sanki mezun olacakmışsın gibi hayatta sana lazım olan kitapları çevrende daha önce Üniversite tamamlamış ve okumanın uygulamanın zevkini yaşamış insanlardan da  destek alarak artırmaya bakarsan , yolculukları, dinlenme zamanlarını, değerlendirerek, sonra çevrene  bakıp lazım olmayan insanları hayatından çıkararak, çıkaramadığın insanlarla da iletişimini azaltarak okumaya daha çok zaman ayırabilirsin. Bu da sana artı değer katar.

Sevgili Üniversiteli dostum,

Daha ilkokulda olmasına rağmen kitap okumayı  çok seven yakınlarımızı gördükçe geleceğe dair umutlarım daha da artıyor. Ama onların anne, baba , dede ve ninelerinin bizlere olan  gereken değeri vermeme tutumlarını gördükçe de üzüntüm artıyor. Halbuki  anne ve babalar  ve akrabalar çocuklarına kitap hediye eden, onları  yüreklendiren insanlara daha çok değer vererek onlara saygı ve sevgisini daha artırarak çocuklarına örnek göstermeliler. Örnek gösterme laf ile değil davranışla olur. Çocuklar lafa değil davranışa bakar.

Sevgili Üniversiteli dostum,

İnsan ya değer vermeli ya uzak kalmalı. Değer veriyormuş gibi davranmak ama değer vermemek çocukların gözünden kaçmıyor ve büyüklerine olan güven sarsılıyor. Ama çocuklarına  değer vermeyi onlara  ev araba, maddi şeyler biriktirmek sanan  insanlar bunların farkına varamıyor çok zaman. Bunları anlatmaktan çok zaman yoruluyor insan. ”cahile laf anlatmak, deveye hendek atlatmaktan zordur” diyen atalarımız boşuna dememişler. Bazen deveye bile laf anlatırsın ama insanlara anlatmak zor.

Sevgili Üniversiteli dostum,

Hayatımızda  sadece diploma almak yetmiyor. Donanımlı insanları iş veren hiçbir zaman kaçırmıyor. Onlara hemen iş imkanı sunuyorlar. Bazen donanımlı insanlara benim yanımda da iş teklifi yaptıklarında şaşırarak görüyorum. Akademisyen Bir arkadaşım öğrencilerine beni anlatıp da “davet edelim de faydalanın “dediği zaman “ Hocam ünlü kişileri davet edin” demişler. “Ünlü kişilerden ziyade donanımlı ve engelleri zorlukları azmederek aşan insanlardan  faydalansınlar” o zaman hayatları  özgelişim içinde olur. Seninle de bir Üniversite konuşmamız sayesinde tanıştığımızı  anımsarsan o zaman daha iyi anlarsın ne demek istediğimi.

Sevgili Üniversiteli dostum,

Hayatı dipte iken “ oku “ emrini  anlayarak  hayatını zirvelere taşıyan o kadar çok insanın hayat hikayesini okudum ve bunları ben de yaşadım ki, bunları  milyonlarca Üniversiteliye anlatmak istiyorum. Ama değer verip davet eden olmayınca senin gibi gençlerde tabii ki bizden faydalanamıyor Hocan da  o gün beni davet etmese belki de seninle de tanışamayacaktık. Hoca vardır  değerleri davet eder  öğrencileri ile tanıştırır, hoca vardır en yakın arkadaşı bir değerdir farkına varamaz. Ama ikisi de hoca geçinir. Sence hangisi daha iyi hocadır cevabını sen ver.

Okumak eylemini aşk ile öğrenmek amacı ile yaparsan , uygularsan bu emri veren sana yeni fırsatlar sunar veya bu fırsatları sunacak insanlar ile tanışmanı sağlar. Bunu değerlendirip değerlendirmemek de sana kalmış. Bana mı kalmış yoksa?