Hiçbir şeyin ucundan tutmayıp, herhangi bir işe başlamayı göze alamayanların başkalarına, “bu işin de sonunu getiremedin” demeleri ne kadar da hazin bir durumdur. Misal adamın parası pulu vardır, her türlü imkâna sahiptir. Yatlar, katlar, güzel arabalar, muhteşem evler, plazalar onundur. Güzel yerlerde yemek yer, fakat ne kadar hesap gelecek diye de içten içe düşünerek kederlenir. Dostum dediklerinin ilk fırsatta postunu delecek işler yapar. Sonra yalnız kalır. Yeni dostlar edinir. Sonra onların da postunu delmek isterken kendi postunu deler.
Sonra yine aynısı olur. Bir döngü gibi sürer bu iş. Bitmez tekrarlanır. Fakat uslanmaz, yola çıkan serdengeçtilerin ayağının ilk tökezlemesinde aşağılık bir kibirle “bu işin de sonunu getiremedi!” der. Der de kim inanır ona? Tabi hiç kimse. Boy boy apartmanlar, işyerleri, türlü türlü iş alanları arasında hayatta en büyük keyfi zevki, insanca yaşaması ve ailesi için harcaması gereken parayı saklayıp saymaktan ibaret olan birine ne anlatılabilir ki?
Yavuz Sultan Selim'in "Cesaret insanı zafere, kararsızlık tehlikeye, korkaklık ise ölüme götürür." sözünü duymadığından, yıllar yılı yerinde uygun adım marş saymayı para saymayla bir yapan acziyetini saklamadan yaşar gider işte. Kırdığı insanların sessizliğini Hazreti Ali'nin, “On iki imamdan edep öğrendim, Muhammed Ali'nin haklığın bildim” sözü gereği olduğunu anlamadan, “nasıl da susturdum ama” diyerek keyiflenmesi ise ayrı bir fecaattir.
Ama olsun. Dünya böyleleriyle dolu ve bunların da elbette yaşama hakları var. Gönülleri saymanın para saymaktan daha önemli ve değerli olduğunu anımsatarak, onları Gülten Akın'ın o güzelim şiiriyle selamlayalım:
"İnsanlar bir gülü bir senetle
Değiştirmeye alıştılar
İnsanlar başka insanların hayatını
Bir hezaren sandalye midir hayat
Dizip kaldırmaya alıştılar
İnsanlar yüreği ve onuru, alıştılar
Yelin üflediği yaprak mıdır onur
Yürek arsız otlar gibi ayakaltında
Tanımıyor kimse kimseyi
Ve kendini tanımak istemiyor
İnsan tanımazsa kendini, insan
Nasıl var olabilir
Bu yüzden dünya hey koca dünya
Dönüyor bir ölüler ülkesine
Susanlar şimdilik
Oyunun dışına düşenler
Yalnız onlar doğrulup kalkacaklar
Gün kıyamete erdiğinde…"