MHP Tokat Milletvekili Yücel Bulut, Cumhuriyetin 100. yılı bütçesi üzerine 8 Aralık 2022 tarihinde MHP Grubu adına TBMM’de ‘tarihi’ bir konuşma yaptı. Bulut, her zamanki hitabet yeteneğini bu kez tarihsel realiteler üzerinde göstererek, gerçek anlamda derinlikli bir söylev gerçekleştirdi.

Bu ülkede “dış güçler” gerçeğini tipik ‘aydın ukalalığı’ ile küçümseyen dar bir çevre var malumunuz. Yücel Bey söz konusu konuşmasında, işte bu tip ‘aydın’ kesimin “dış güçler” meselesindeki itirazlarına çok güzel cevaplar verdi. Yücel Bulut, “Kim bu dış güçler? çığırtkanlığı yaparak memleketi kuru gürültüye boğanlara buradan ifade etmek isterim ki insan ardındakini değil ancak karşısındakini görebilir. Dış güçleri arkasına alanlar elbette ki onları göremezler; görebilmek için bizler gibi karşılarına dikilmek, göze göz, dişe diş bir vatan savunmasını fasılasız gerçekleştirmek gerekir” dedikten sonra, işte şu tarihi sözleri meclis kayıtlarına geçirdi:

“Görmek istemeyenlere dış güçleri ve içerideki iş birlikçilerini bir kez daha hatırlatmak istiyorum: 15 Mayıs 1919 tarihinde güzel İzmir'i Yunan çizmeleriyle işgal edenler, 13 Kasım 1918 tarihinde güzel İstanbul'u işgal edenler, 1919 yılı boyunca Anadolu içlerine kadar ilerleyip bizi vatansız kılmaya niyetlenenler dış güçlerdir. Tam bağımsızlık sevdasıyla kurulan Türkiye Cumhuriyeti'ni yüz yıl boyunca rotasından döndürmeye heves edenler, ne zaman başımızı kaldırsak başımızı ezmeye teşebbüs edenler dış güçler ve onların içerideki tetikçileridir.

Siyasal hayatımıza baktığımızda açıkça görülmektedir ki dış güçlerin hedefi hâline gelmek için sağcı ya da solcu olmanız bir anlam ifade etmez; millî olanlar ve milleti için var olanlar vardır, bir de iş birlikçiler ve müstemleke memuru gibi Kraliçe’den iktidar dilenenler vardır. Millî olanlar ve millî duranlar her zaman hedef olmuş, müstemleke memurları ise Batı'nın sırt sıvazlamalarına mazhar olmuştur. 11 Ocak 2022 tarihli MHP grup toplantısında Sayın Genel Başkanımız Devlet Bahçeli'nin ifade ettiği gibi, dün hedef Bülent Ecevit'ti, bugün Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’dır. İsimler değişse de oyun hep aynı oyundur, kurgu aynıdır, kumpas aynıdır, komplo aynıdır!”

Lider Devlet Bahçeli’nin devlet adamlığını siyasetinin her döneminde gösterdiğine şahidiz. Dün nasıl Bülent Ecevit’i emperyalist ABD’ye karşı savunduysa ve bugün de savunmaya devam ediyorsa, 15 Temmuz 2016’daki hain kalkışmadan sonra aldığı mevzide de yine Türkiye’nin çıkarlarını savunuyor. Bahçeli’nin aldığı bu mevziden rahatsızlık duyanların yaslandıkları “dış güçler”, elbette milli politikacıların Türkiye’yi yönetmesini istemiyorlar. Dolayısıyla, bugün her zamankinden daha fazla milli reflekslerimizi göstermeye ve irademizi ortaya koymaya mecburuz.

Büyük şair ve düşünür Attila İlhan, “"Bizim aydınlarımızın önemli bir kesimi kesinlikle cahildir. Benim bu konuda ne düşündüğümü bilirsiniz. Dünyada ne oluyor bitiyor, kesinlikle okumazlar, izlemezler. İkincisi muhakemeden yoksundurlar. Olay gözüne giriyor, onu doğru değerlendirip doğru sonuç çıkartamıyorlar. Aydınlarımızın büyük bir kısmı, inanışlarından önce menfaat peşindedirler. İşin püf noktası bu.” derken, bir gerçeğin altını çiziyordu: Türk aydını okumaz, incelemez, muhakeme bilmez ve menfaatçidir! Bu öyle bir menfaatçiliktir ki emperyalistlerin uydusu olmaktan asla çekinmezler.

Gelin, tam bu noktada yeniden Yücel Bulut’a kulak verelim:

“(…) 1999 yılından itibaren diz çöktüremedikleri merhum Bülent Ecevit’i ve muhterem Genel Başkanımız Devlet Bahçeli’yi hedef alanlar, Türkiye'yi ekonomik krize sürükleyen, bir gecede onlarca milletvekilini istifa ettirip Hükûmeti düşürmeye teşebbüs edenler her kimlerse, 15 Temmuz gecesi, seçilmiş Cumhurbaşkanımızı alçakça alaşağı edebilmek için içerideki hainlerini ve beslemelerini harekete geçirenler de aynı odaklardır. İşte, dış güçler, onlar adına tetik düşürenler, yaygara koparanlar, kirli bilgilerle algıyı yönetenler de Keçecizade Fuat Paşa’nın yüz elli yıl önce işaret ettiği içerideki hainlerdir.”

Köşe yazımızın yeri çerçevesinde bu kadarını verebildiğim konuşmanın tam metnini mutlaka okumanızı, dinlemenizi öneririm. Yücel Bulut’un epik tarzda ve yüreklere dokunan bu ifadelerinin herkes tarafından bilinmesi gerekir. Adeta bir ‘manifesto’ olan son meclis konuşmasıyla Yücel Bulut, bir kez daha milletin gönlündeki yerini perçinlemiş, Türk Milleti’nin geleceğe olan umudunu harlamış ve “Gazi Meclis”imizin kubbelerinde yine hoş bir sadâ bırakmıştır.

Hasılı, hayata can veren su gibi, aziz ol Yücel Bey…