Salih Ertaçoğlu yazdı: "Yerel yönetimlere saygı gösterilmeli, ellerindeki yetkiler, bir gece kararıyla alınıp başka kurumlara verilmemeli."
İstanbul Silivri ilçesinde, Marmara denizi orta kısmında 23 Nisan günü 12:50 saatlerinde, 6.5 km. derinlikte bir deprem yaşandı. Büyüklükleri 6.2, 5.9, 4.9, 4.5 büyüklüğünde olmak üzere 16 artçı deprem de kaydedildi.
Herhangi bir can ve mal kaybının olmayışı sevindirici.
İstanbul 1999’da yaşadığı büyük deprem felaketleriyle çok acılar, sıkıntılar çekti. Olası bir İstanbul depremi için 1999’dan günümüze, siyasi iktidarlar hiçbir önlem almadı. Sadece ne yaptılar; askeriyeden boşalan çok değerli alanlara inşaatlar, gökdelenler, AVM’ler, ticaret merkezleri yapılmak üzere müteahhitlere sattılar. Bu alanlarda çok lüks inşaatlar yapılıp rant tezgahlanınca da bir tek dar gelirli ev sahibi olamadığı gibi, bu alanlar İstanbul depreminde rezerv alan da yapılmadı. Rant canavarı öyle şeyler yuttu ki deprem toplanma alanları bile kurban gitti.
Deprem uzmanı hocalar, her gün depremi anlatıyor. Tehlikeye dikkat çekiyor. Bütün bu yaşananlar bir tarafa Kanal İstanbul’un İstanbul’a ve ülkemize zararları devamlı anlatılıyor. Su havzaları yol edilmek isteniyor. Bu sahalar içinde deprem esas alınmıyor. Yine ranta kapı açılıyor.
Millete yanlış bilgi de veriliyor. Dar gelirliye ev yapılacakmış. Geçin bu hikayeleri, İstanbul’un yeni binalara değil, deprem tehlikesi yaşayan binaların kurtarılması yönetenlere 1. görevdir. Sat, sat, sat nereye kadar? Satılmadık ne kaldı ülkede? Cumhuriyet dönemi kazanımı bütün fabrikalar satıldı, yok edildi. Geriye ne kaldı? Her şey ithal. Ateş pahası. Üretim yok edildi.
İktidara heveslenenlere büyük sorumluluklar düşüyor. Özellikle elektrik, doğalgaz devletin tasarrufuna alınmalı. Özelleştirme kaldırılmalıdır.
Yerel yönetimlere saygı gösterilmeli, ellerindeki yetkiler, bir gece kararıyla alınıp başka kurumlara verilmemeli.
Özellikle imar planlarını yaptırmak ve değiştirmek yetkileri sadece Belediye ve özel idarelerde olmalıdır. Siyasi iktidarlar keyfine göre imar yapıp birilerine rant getirisi haline gönüştürmekten vazgeçilmelidir. Aklına esen İmar Planı yapıyor. Yok öyle yağmacılık.
Vatandaşın mülkiyet hakkı Anayasal haktır. Bir gecede kamulaştırma olmaz. Yargı süreçleri yok edilemez. Bir kararla malına el koydum, olmaz.
Eskiden de acele el koyma kararları alınırdı. Süreleri vardı. İtiraz hakları vardı.
Günümüzde imar yasasının 18. Maddesi birçok belediye tarafından çok kötü niyetli uygulanmaktadır. Vatandaşın 10 dönüm yeri varsa % 50'si 5 dönüm belediyelere aktarılmaktadır. Anayasa vatandaşın mülkiyet hakkının korunmasını amirdir. Adil ve hukuki bir düzenleme gerekmektedir.
Depremi hiç hatırlamayıp felaket yaşanınca ortaya çıkanlar neyin hesabındadır? Zamanında gerekli önlemleri almak, tehlikeleri ortadan kaldırmak herkese özellikle iktidara birinci görevdir.
Sevgi ve saygılarımla.