Birileri Tokat’ta Kemal Sunal’ın başrol oynadığı “Sahte Kabadayı” filmindeki bir replikle, halkı bir adaya oy vermeye çağırıyor.

Bilinç düzeyindeki “şaşılık”, gerek söz konusu filmde gerekse de gerçek hayatımızda “kabadayı” olmanın “normal” insanlarda karşılık bulmadığını, üstelik o kabadayının da “sahte” olduğunu göremeyecek durumda. 

Seviye buralarda olduğu için nesnel politikalarla adaylık çalışması yapanların işleri kolaylaşıyor haliyle…

Mesela geçtiğimiz günkü yazımda konu ettiğim Tokat’ta yapılan anket sonuçlarının ilk verileri de bu tezimizi doğrular nitelikte. Eyüp Eroğlu’nun ardından gelen ikinci sıradaki adayla arasındaki yüzde 20’lik oy farkı ve Eroğlu’nun hiçbir polemiğe girmeden sürdürdüğü seçim çalışmaları ile halkta gördüğü karşılık, bunun ispatı. Mahallelerdeki coşku, sokaklardaki hareketlilik, sahadaki etkinlik Eyüp Eroğlu’nun son 10 yılda ektiği tohumların karşılığı adeta.

Tokat söz konusu olduğunda söyleyecek sözü olan herkesin siyasi farklılıklarını bir kenara koyarak Eyüp Eroğlu ismi üzerinde mutabık kalması hayatın doğal akışı içerisinde izah edilemeyebilir; ancak bu şehrin insanının genlerindeki “birliktelikte harmanlanmış kadirşinaslık”, bu olgunun tek izahıdır. Herkesin genel siyasette bir görüşü, ayrı bir partisi, desteklediği bir genel başkanı vardır, ancak iş yerele geldiğinde orada siyaset biter “akıl” devreye girer. 

Partisi ve ideolojisi ne olursa olsun insanların kapısını tıklattığında buyur edileceği, sorununun çözüleceği, derdinin dinleneceği bir makam vardır bu şehirde, orası da Belediye Başkanlığı makamıdır. Bugün Eyüp Eroğlu’nun başarısının sırrını merak edenler önce bu gerçeği içselleştirmek zorundalar. Nedir o gerçek? Herkese eşit hizmet, herkese eşit bakış açısı. Sorunları dinlemek ve çözmek. 2014’te ilk seçildiğinde asfalt çalışmalarını başlattığı ilk mahalle, çoğunluğu CHP’li seçmenlerimizin oluşturduğu Yeşilırmak Mahallesi oldu örneğin… Yıllardır sıcak asfalt göremeyen o mahalleye kaymak gibi asfalt döküldü, ara sokaklara varana değin. Kaldırımlar düzenlendi, altyapısı yeniden elden geçirildi.

Hizmete ulaşmada herkes eşitlik gördü bu şehirde. Onun ötesinde sosyal hayattaki beşerî münasebetleriyle de herkesin Eyüp Eroğlu’na karşı sempatisi arttı. Tokat’ta yaşanan bu sosyolojik realite ders kitaplarına girebilecek bir konu aslında. “Herkesin Başkanı” olmak bir slogandan ziyade gerçeğe dönüşmüş bir hakikat olurken, bugün adeta “rakipsiz” kalmasının da önünü açtı. 

Projelerden ziyade kişiliklerin konuşulduğu bir seçim süreci yaşıyoruz farkındaysanız. Oysa projelerin konuşulması daha bilimsel olurdu. Ama bunun nedeni de Eyüp Eroğlu gibi güçlü bir aday karşısında diğerlerinin ne yapacaklarını bilememeleri sanırım. Projelerini açıklayanların da çok yankıları duyulmuyor zaten. Bunun nedeni de ya toplum o vaat edilenleri gerçekçi bulmuyor ya da adaylar nezdinde bir güvensizlik var. 

20 Kasım 2023’teki köşemde, “Amele zihniyetiyle seçim kazanmayı zafer sayanları şöyle bir yakın mercek altına alsanız neler görürsünüz, neler. Önemli de değil kimsenin mercek altındaki hayatı, ama kendi kapısının önündeki çöpü görmeyenlerin başkalarında kusur saydıklarını dedikodu meselesine getirmeleridir söz konusu olan. Ne demişti Özdemir Asaf bunlar için: Kendi bahçesinde dal olamayanın biri, girmiş bahçeme ağaçlık taslıyor…” diye yazmıştım. Aslında bugün yaşadıklarımızın bir kısmının da kısa özeti bu cümleler.

Velhasıl 31 Mart seçimleri esasında Tokat’ta, birinci sıradaki adayla ardından gelecek ikincinin arasındaki farkın yüzde 20 değil, en az yüzde 30 olması gereken bir iddiayı barındırıyor. Kaldı ki bu iddianın kazananı da Tokat olacak.