Kendi tarihini bilmeyen bir gençlik geliyor.

Birkaç gün önce 15 yaşlarında bir genç Atatürk’ün büstüne saldırdı. Büste boya sürdü, hakaretimsi sözler etti. Bir başka genç de Atatürk’ün fotoğrafını edep yerlerine sürerek gösteri yaptı.

Bu gençlere Atatürk din düşmanı, büstü de put olarak tanıtılıyor.

Bu gençler ‘biat kültürü’ ile donatılmış olmalı ki bunu yapıyorlar. Bu tür gençlerden ülkemizde binlerce var.

Gençlerimize tarihimiz öğretilmiyor. Onu öğretecek öğretmenimiz yok ya da çok az.

Geçici öğretmenmiş, sözleşmeli öğretmenmiş, ücretli öğretmenmiş… Geçin bunları! Öğretmen okulundan yetişir ve pedagojik formasyonu olur.

Gençlerimize tarihimizi öğretmiyoruz. Bugün ‘bu ülkede Kurtuluş Savaşı diye bir savaş yoktur’ diyebilecek kadar alçaklaşanlar var. Bu yozların dilini boğazına tıkamak için gençliğimize Enver Ziya Karal’ın ve Enver Behnan Şapolyo’nun Cumhuriyet Tarihleri’ni okutmak gerekir.

Çanakkale Savaşları’nın ve Kurtuluş Savaşı’nın her saati bir kahramanlık destanıdır, vatanseverlik örneğidir, bağımsızlık tutkusudur.

Uzun yıllardır olduğu gibi son günlerde yine kadınlarımıza uzanan yobaz diller gündemde.

Ermenilerin yol göstermesiyle Erzurum Tabyaları’ndaki askerlerimizi gece baskınında uykusunda şehit eden ruslara karşı 3 aylık bebeğini kayınvalidesinin önüne bırakıp ‘bu babasız anasız büyür ama vatansız büyüyemez’ diyen ve satırı kapıp rusların üzerine yürüyen Nene Hatun’u, yüzbaşı olan beyi Sarıkamış’ta şehit düşen, onun intikamı için kadınlardan atlı bir askeri güç kuran, kocasına yas için hep kara giyinen, kara bir ata binen ve bu nedenle Kara Fatma adını alan Seher Gelini…

İnebolu’dan Polatlı’ya 400 km yolu yaz-kış demeden öküzlerin çektiği kağnı arabası ile cephane taşıyan, öküzünün biri yolda ölünce cephane ortada kalmasın diye diğer öküzünün yanına kendini koşan Elif Kadını…

Köprübaşında 33 kurşun yiyerek Antep’e fransızların girmesine karşı koyan Antepli Şahin Bey’i, Galip Hoca lakabı ile Aydın yöresinde halkı milli mücadeleye çağıran Celal Bayar’ı, Kastamonu Nasrullah Camii’nde vaazlar vererek halkı milli mücadeleye çağıran Mehmet Akif’i, Çukurova’da nutuklar atarak milli mücadeleye güç katan Şair Mehmet Emin Yurdakul’u, Maraş’ta Sütçü İmam’ı, Giresun’da Topal Osman’ı, Batı Anadolu’da Yörük Ali’yi, Çakırcalı’yı, milli mücadeleye destek için kesesini açan Erzurumlu Cevat Dursunoğlu’nu, 27 Aralık 1919’da Ankara’ya girişlerinde Atatürk’ü Keklikpınarı’nda 70 davul 70 zurnayla karşılayan Ankaralı seymenleri ve daha böyle binlercesini anlatalım gençlerimize…

Bağımsızlığını korumak için canını, malını ortaya koyan Türk Milleti’ni anlatalım gençlerimize.

Hedefimizin insanca yaşamak olduğunu, bu yolun da cumhuriyetten geçtiğini, cumhuriyetin koruyucu olmak zorunda olduğumuzu üzerine basa basa anlatalım gençlerimize.

Şu anlaşılmıştır ki okullarımız tarihimizi özellikle de cumhuriyet tarihimizi gereği gibi anlatamıyor. Öyleyse birileri, siyasi partiler, gönüllü kuruluşlar, sivil toplum örgütleri paneller düzenleyerek, konferanslar verdirerek gençlere cumhuriyetimizi, onun getirilerini ve Kurtuluş Savaşımızı iyice anlatmalıdırlar.