Sevgili oğlum,

Bir tanıdığım vardı yaşlı. Kendi yakınlarını hep göklere çıkarırdı. Toplumda “ O dindar olmasına rağmen övünmeyi çok seven insan” olarak tanınırdı. Kendi yeğenlerini överdi “işleri iyi” “çocukları şöyle şahane” derdi. Eşini çok sevdiğini söylerdi. Ama gerçekte eşinin akrabalarına tahammül edemez eşinin yeğenlerini en ufak hatada “ terbiyesiz”, “ukala”, “burnu havada “ diyerek aşağılardı. Eşini çok seven insanın O’nun akrabalarını da sevmesi gerekmez mi? Aslında anlatacağım örnek çok ama bunlar yeterli

Sevgili oğlum,

Yaklaşık o insanı 50 yıl izledim. Yaşlandıkça belki düzelir de belki eşinin akrabalarını da sever diye. Yaşlanmak ile insan akıllanır sandım. Ama yaşlandıkça huysuzlukları arttı. O’nu sevenlerde ondan uzaklaştı. O “ben ne yaptım benden uzaklaştılar” demedi. Hep gitmeyenleri “gelmiyorsunuz bayramda bile” diye suçladı. Sözlerinin onları nasıl yaraladığını üzdüğünü psikolojilerini bozduğunu göremedi. Ben O’nun hayatından ders aldım. O kendi hayatından ders alamadı. İşte okumamanın, düşünmemenin sonu bu. Çok konuşmak insanı bıktırır.

Sevgili oğlum,

O insan yeğenlerini eleştirenlere “siz yanlış düşünüyorsunuz, yeğenim sizi görmemiştir, görse selam verirdi, hal hatır sorardı “diye onlara arka çıkarken yeğenlerinin, çıkarı olmayan insanları görmemezlikten gelme körlüğüne yakalandıklarını da açığa vuruyordu aslında.

Sevgili oğlum,

“Bu nasıl oluyor” deme. Toplum işine gelmeyeni görmeme, işine gelmeyeni duymama, yakınlarına nasihat ederken de “ onu görünce görmemezlikten gel, duymamazlıktan gel” diye nasihat ettikleri topluma doğru gider olduk. Yani pozitiflik aşılaması gerekenler çevrelerine pozitiflik aşılaması gerekirken bilmeyerek negatiflik aşılıyorlar. Neden kitap okumadıkları bilinçlenmedikleri için. Bunun da farkına varamıyorlar. İşin garibi olumsuz düşünenlerin çocukları da Üniversite okudukları halde anne ve babalarına “saygıda kusur olmasın” diye yanlış konuştuklarını bildikleri halde itiraz etmemesi. Bence asıl saygısızlık doğruları saygısızlık olmasın diye anlatmamaları insanların.

Sevgili oğlum,

Hayatta her şeyin anlamı var. Kötülükleri duymamak, görmemek gerekirken ne yazık ki boş konuşan ve kötü alışkanlıkları aşılayan insanlara giden bir gençlik toplumu var. Bunun sebebi de maddi ve manevi gücü olanların okuyan ve doğru ve güzel şeyler yazan insanları desteklediklerini iddia edip de maddi açıdan desteklemedikleri gibi kösteklemeye çalışmaları ve “hayırlı olsun” deyip geçmeleri iş alp hediye etmeye gelince yalan üstüne yalan söyleyerek “fakir ve parasız insan” havalarına girmelerine gülsem mi ağlasam mı? “Boş ver “ deyip gitsem mi ne yapsam ne etsem bilemedim. “cehalet öyle bir şey diyerek susmak en güzeli mi ne ?

Sevgili oğlum,

Görmek istemeyene gören, duymak istemeyene en iyi duyan insan muamelesi yapmaya da içimiz elvermediğinden en iyisi “okumak” ve gelecekte sizlerin okuyacağını umut ederek bunları yazmak bize bir nebze olsun teselli oluyor ve olmaya da devam edecek. Umut yazarın ekmeği ye garibim ye….