Ermeni asıllı Amerikan vatandaşı Gürgen Mıgırdıç Yanıkyan Türkiye’nin Los Angeles Başkonsolosu Mehmet Baydar ve konsolos Bahadır Demir’i 27 Ocak 1973’te Santa Barbara’da bir otele davet etti…

            77 yaşındaki Yanıkyan, “elinde 2. Abdülhamid döneminden kalma bir tablo olduğunu ve bunu Türkiye’ye bağışlamak istediğini” söyledi. İki Türk diplomat tabloyu almak için Yanıkyan’ın kaldığı otele gittiler. Gürgen Mıgırdıç Yanıkyan lobide karşıladığı diplomatları tabloyu göstermek için odasına çağırdı. Odaya girer girmez de tabanca ile Mehmet Baydar ve Bahadır Demir’i oracıkta şehit etti.

            2 yıl sonra 1975’te Lübnan iç savaşı sırasında Beyrut’ta Agop Agopyan tarafından ASALA terör örgütünün kurulmasıyla Türk diplomatlara karşı saldırılar başladı. Ermeni terör örgütü ASALA, 31’i diplomat ve aile üyeleri olmak üzere dünya genelinde 58’i Türk vatandaşı, toplam 77 kişiyi katlederek küresel bir terör örgütü oldu.

            Ermeni terör örgütü ASALA’nın bu hain saldırılarına en üst perdeden bir tepki, Türk asıllı bir Ermeni’den geldi. Artin Penik adındaki Ermeni vatandaşımız, 10 Ağustos 1982 günü benzin dolu bidonla Taksim Meydanı’ndaki Atatürk Anıtı’nın önünde kendini yaktı. Ağır yaralanan Artin Penik hastanedeki yaşam savaşını ancak 4 gün sürdürebildi ve hayatını kaybetti.

            ASALA terör örgütüne karşı protesto yaptığını ağır yaralı halde haykıran Penik, “Vatanım için her şeyi yaparım” dedi. Artin Penik ayrıca şunları söylemişti:

            “Bütün dünyaya mesajım: Birleşsinler. Bir gün bunlar öyle bir hortlayacak ki, inanın bütün hükümetler bunlarla zor boşa çıkacak. Ben 22 sene Avrupa’da gezdim, Amerika’ya gittim, bunları biliyorum ben. Onun için artık tahammülüm kalmadı. Bunlara ibret olsun diye bunlar artık vazgeçsin dedim. Bakın samimi söylüyorum size, bu emperyalizmin oyunudur. Kalkınan Türkiye’yi karıştıracaklar. Türkiye’yi harbe sokmak istiyorlar. Gayeleri Ermenileri rahatsız ettirmek, vurdurmak, öldürmek dünya kamuoyu önünde Türkiye’ye kötülemek. Bütün dünya hükümetlerine rica ediyorum: İnanın ki gözümü kırpmadan yine kendimi intihar ederim. Bakın ben kararımı bir saniyede değiştirdim. Kararım Fransız konsolosluğu önünde kendimi yakmaktı, çünkü bunlarla başladı. Eğer onlar bu terbiyesizlere cezalarını vermiş olsalardı bunlar bu kadar şımarmayacaktı. Bunlar buna göz yumdular ve bu hale getirdiler. Orada intihar ediyordum, düşündüm, zaten bunları tutuyorlar, daha kötü olur dedim, gittim Atatürk’ün huzurunda, çok ama çok sevdiğim Atatürk’ün huzurunda intihar ettim. Yine de yapabilirim, hiç gözümü kırpmam. Kimseye danışmadım, kendi kendime karar verdim, bu işi yaptım, vatanım uğruna her şeyi yaparım. Bütün dünya birleşsin, bunların kökünü kazısınlar, bütün hükümetler bunlardan zarar görecekler. Yabancı devletler bunlara karşı birleşsin, ufak tefek cezalarla bunların tehditlerine boyun eğmesinler. Sonunda silah onlara çevrilir. Ben vatanım için, milletim için aynı şeyi bin defa, yüz bin defa yaparım. Türk milletine sabırlar diliyorum.”

            Kahraman Artin Penik, Türkiye’ye olan sevdasını ölümle taçlandıracak bir Ermeni’ydi. Tıpkı Hrant Dink gibi “öz be öz” Türkiye’ye sevdalanmıştı. Hrant Dink de Azerbaycan’daki Karabağ konusunda açıklama yaparken, “Ermenistan işgal ettiği topraklardan çekilmelidir” diyebilecek kadar hak ve hakkaniyet ölçekli bir Türk vatandaşıydı. Sırf bu özelliği yüzünden 2007 yıllında karanlık güçler onu aramızdan aldı.

            Bugün, her ne kadar aramızda hala provokasyon yapmak isteyenler olsa da bizim için emsal Artin Penik ve Hrant Dink’tir. Artin Penik’in bu topraklara yakarak armağan ettiği canıdır, Hrant Dink’in katledilen bedenidir.

O tertemiz Ermeni vatandaşlarımızı minnetle ve saygıyla anıyorum.

(Yazarımız Hüseyin Alpay’ın bu köşe yazısı ilk olarak 26 Ocak 2021’de yayımlanmıştır.)