Sevgili dostum,

Nerede, kime rastlasam  “toplumca okumuyoruz” diyerek sözü kestirerek atıyorlar. Neden okumuyoruz? Okumamamızın temelinde sebepler neler?  Çocuklarımıza ve gençlere okumayı nasıl sevdirebiliriz? Allah’ın ilk emri neden oku ? Bu emri neden nesillere tam anlatamıyoruz? Sorularını sorup da cevap arayana ise hiç ratlamadım nerede ise.

Sevgili dostum,

Ortada bir sorun varsa  bu sorunun bir çözümü de var muhakkak. Ama çözüm için da kafa yormak lazım.

Sevgili dostum,

İşin temeli okuyan yazan  insanların çabalarını  boş olarak görmek, onları küçümsemek, şaka adı altında alay etmek sonra da  “çocuklarımız okumuyor” dersek demek ki sorunun  sebebi okuyanla yazanla alay etmemiz, eserlerini önemsememizde yatıyor olamaz mı ?

Sevgili dostum,

Her şeyin maddede  arandığı zamanımızda  Yazan insana  “bu yazdıklarından para mı kazanıyorsun  sanki? “ diye alay etmek yerine  “ Ne güzel oku emrini yerine getirerek Allah’ın rızasını kazanıyorsun”, Yazarak  mum gibi aydınlatıyorsun  diye teşvik etmek, saygı duymak, maddi ve manevi yazana destek olmak yerine tabii alay eder “ne kazanıyorsun” diye sorgularsak bunu gören çocuklarda  “bizimle de alay etmesinler” diyerek okumazlar. Bunda da haklılar. Büyükler nasıl alay edilmekten hoşlanmaz, gücenir ve zoruna giderse  çocukların ve gençlerin deha çok zoruna gideceği ve güceneceği aşikardır. Bunları  da düşünmek gerekir.

Sevgili dostum,

Dikkat ettim de genelde çocuklar okuyan yazan, kendsine defter kalem hediye eden büyükleri, bunları yapmayana nazaran daha çok seviyorlar ve bunu da bilinç altına kaydediyorlar. Sonraki yıllarda da  bu  yardımları herkese anlatarak  kendilerini nasıl motive ettiği konusunda  teşekkürlerini sunuyorlar. Ben bile 50 sene önce kitap hediye eden eniştemi, güzel sözleri ile bizi teşvik eden dedemi, hatta bana hedef göstererek “mühendis olmalısın” diyen amcamı aradan gecen  45 yıla nazaran unutmuyorum.  O yüzden  insanların  çocuklar ile diyaloğlarında  dikkatli olmalarını tavsiye ederim.

Sevgili dostum,

Üniversiteli gençler ile sohbetimizde de  bunun benzeri sözler dinledim. Ünlü yazar ve  hocaların anılarında da  hemen hemen onları teşvik eden, geliştiren ve destek olan insanları unutmayarak  sevgi ile andıklarını, buna rağmen çocukken yedikler haksız dayakları aradan geçen 50 yıla nazaran unutmadıklarını da okuyor, dinliyor ve gözlemliyorum.

Sevgili dostum,

Çok konuşan ama nerede ise hiç  okumayan ve  hiç düşünmeyen insanların okumak ve gelişmek konusunda  söz söylemesi bana çok komilk geliyor.  “Dede okumazsa torun okumaz, nine okumazsa torun okumaz “dediğimizde  hemen tepki gösteren ve   kızan insanları gördükçe üzülsem mi gülsem mi  bilemiyorum. Halbuki çocuk önce anne ve babayı sonra  dede ve nineyi  ve yakın akrabayıi aile dıstlarını sık görüşülen akrabaları  genelde gözlemleyerek modelliyorlar. Kitaplıkları  salonun en güzel yerine koymak yerine  kilerlere bodrumlara  yerleştirme çabasında olan ebeveynlerin çocuklarının da  kitap okumasını bekleyemeyiz.

Sevgili dostum,

“okumayan bir milletiz” demek yerine okumayı sevenleri gençler ve çocuklarla tanışmaları için okullara davet etmek, onların “okumayı sevdirme yolları” konusundaki fikirlerini dinlemek ve uygulama gücü olanların uygulamaya çalışması, maddi gücü olanların bu konuda yardımcı olmaları  çözümün bir parçası olur sanırım. Yoksa “okumuyoruz bilader” diye sızlanmak hiç bir çözümün parçası olmadığı gibi boş konuşma oluyor nerede ise.

Sevgili dostum,

Çocuklar ve gençler mühtiş gözlemciler. Büyükleri  gözlemleyerek   iyi ya da kötü her şeyi bu gözlemlerde  öğreniyorlar. Çevrede  okuyan insan çoğaldıkça  çocuk ve gençlerinde okuma isteği artıyor. Çocuk  mesela  “oku” diyenle “okuma” diyen  insanların olduğu bir ortamda  yaşıyorsa  genelde olmulu düşünceye sahipse olumlu  sözler söyleyeni dikkate alarak  hayatını bu yönde  devam ettirme kararı alıyor. Geçmişe baktığım zaman bende  bu  çatışmalarda  “oku” diyenleri daha çok ciddiye aldığımda  okumayı sevdiğimi görüyorum. Bunu seninde yaşadığını tahmin ediyorum. Ne güzel bir gözlemler bunlar.

Sevgili dostum,

Genelde okuyan öğretmenlerin  öğrencilerinin de okumaya daha  meyilli olduklarını ve okumayı okul ve ailede sevdiklerini gördüm.  Mesela iki kardeş birbirini seviyor ve desteklliyorsa  genelde hanımlarda anlaşıyor ve  torunlar ve onların çocukları da dostluk kuruyorlar. Bunu ben kendi çevremde de gözlemledim. Demek ki okuyan insanlara ne kadar saygı gösterirsek çocuklarda okumaya  o kadar  sevgi gösterebilir. Bu saygı okuyan insanı şımartmaz da  ona bir katkı da sağlamaz ama çocuklarında okuyan insanı örnek almasını sağlar genelde.

Sevgili dostum,

Okuma ve çocukların öğrenmesi üzerine  bir çok bilimsel kitap  okudum ve  gençleri ve  çocukları  40 yıldır gözlemledim de  bu mektubu onun ürünü olarak yazdım sana. Belki  bu yazıyı okuyan bir insan çocukların kitap okuması için çaba harcamaya başlar umudu ile...

Sevgili dostum,

“Yapılan işler niyete göre değer kazanır” derler.  İnsanlara okumayı sevdirmek için niyet eder ve gayret edersek  bu işten zevk alırız. Bu rahmanidir. Eğer okuyanla alay ederek zaman harcarsak  bu da şeytani olabilir. Çünkü okuyanla alay etmenin şakası   olmaz. Onunla alay ettiğimizi gören çocuklarda gençlerde okumaktan soğuyabilir. Çoğuna komik gelebilir ama bu konuda iyi düşünmek gerekir

Sevgili dostum,

Ne yazarsak  yazalım okuyan niyetine göre bir yorum getirecek  eksik gören de olacak, fazla gören de. Biz iyi niyetle yazalım. İsteyen sağa çeksin,  isteyen sola, isteyen yukarı ,isteyen aşağı.  Bizim umudumuz yazdıklarımızı insanların okuyarak okumayı sevmesi. Umut   okuyanın  ekmeği, suyu havası ye  kardeşim ye misali.