Çocuk oyunları kültürümüzün çok önemli bir parçasıdır.

Çocuk sokakta büyür. Çocuğun ilk okulu sokağıdır. Sokakta koşar, sokakta düşer kalkar, sokakta ağlar, sokakta güler, arkadaşlığı sokakta edinir. Kavgayı, dayanışmayı sokakta öğrenir. Soğuğa, sıcağa dayanıklılığı sokakta tadar.

Çocukları sokağa taşıyan da çocuk oyunlarıdır.

Çocuk oyunları başlı başına bir eğitim ekolüdür. Çocuğun hem fiziksel hem zihinsel, hem sosyal hem de kültürel gelişmesini sağlar.

Çocuk oyunları, toplum yaşantısından doğaçlamadır. Tüm oyunlarda kurnazlık, rakibi aldatmak vardır ama, kural dışına çıkma yoktur. Bu oyunlar çocukların yeteneklerinitaya çıkarır. "Oyunbozanlık" (mızıkçılık) eden, oyuna hile katan genellikle oyundan dışlanır, itibardan düşer. Oyunda dürüstlük, mertlik ve dayanışma gücü önde gelir.

Çocuk oyunu lider yetiştirir. Oyunların çoğundaki "ebe" bir liderlik başlangıcıdır.

Oyunlar genelde yöreseldir. Bölgelere göre ayrılık kazanır. "Aşık" oyunu küçükbaş hayvanın diz kapağı kemiğiyle (aşık kemiği) ile oynanan oyundur. Çorum'da çok yaygındır. Gençler arasında bile oynanır idi. "Aşığın bini bir para ütüldüğüme yanarım" diye bir de bölgesel söz vardırada.

Çorum'da Halk Eğitimi Başkanı olduğum yıllarda TRT'yi getirerek bölgede oynanan çocuk oyunlarının bir kısmının çekimine yaptırmış ve arşive aldırtmıştım.

Yöremizde en çok oynanan çocuk oyunları sek sek, körebe, uzun eşek, ateş almaç, dalya, çelik çomak, beş taş, goga, micik, bilye, saklambaç ve daha onlarca oyun.

Bunlar grup halinde oynan oyunlar ve genelde erkek çocukların oynadığı oyunlar. Kızlar ise çizgi, ip atlama, dalya, yakan top, stop, alırım aylak vermem çaylak gibi oyunları oynarlardı. Bireysel oyunlardan, çember çevirme, topaç çevirme mevsimsel oyunlardır.

Çocuklarımızı ellerindeki cep telefonu ve tablet sanallığından kurtarmanın iki yolu var. Biri okuma alışkanlığı kazandırmak, diğeri çocuklarımızı çocuk oyunlarına döndürmek.

Ancak bugünkü şehirleşmede çocuğa oynayacak sokak ve alan bırakılmadığı için çocuk sokağa çıkamıyor.

Konunun ciddiyetle ele alınması gerekir. Yerleşim yerlerinin spalanları olduğu gibi, çocuk oyunları alanları da olmalıdır. Yalnız kaydırak ve salıncaklardan oluşan küçük alanlar bu işe yeterli değildir.

200-300 çocuğun çelik çomak, ateş almaç, birdirbir, körebe, uzun eşek, güvercin taklası oynadıkları, kızların tempolu ve müzikli çeşitli figürlerle ip atladığı, dalya, yakan top, stop, uzun urgan, alırım aylak vermem çaylak oynadıkları, diğer çocukların topaç çevirip çember döndürdükleri bir alan düşünün. Buradaki alanın renkliliğini bir göz önüne getirin.

Ben oyunların çok az bir kısmından söz ettim daha nice oyunlar var.

Öylesine olacak ki bazı çocuklar kendi gidecek bu oyun alanlarına. Bazı çocukları aileleri götürecek. Çocukların oyun keyfi tamamlanıncaya kadar da velilerin dinlenecekleri yerler oluşturulacak.

Bu söylediğim bir iki yerde olabileceği gibi şehrin çeşitli yerlerinde de olabilir.

Ben bir eğitimci gözüyle çocuk oyunlarının çocuğa getireceklerinin bir kısmını özetledim.

Psikologlar, sosyologlar konuyu daha geniş ele alabilirler.

Sayın Valim, Sayın Belediye Başkanım. Konuyu gündeme alırsanız geleceğimize büyük bir hizmet kapısını açmış olursunuz.

Fikri hür, vicdanı hür, zeki, çevik ve ahlaklı kuşaklara çok hem de çok ihtiyacımız var. Bu ihtiyaç hiç tükenmeyecek. Önlemini şimdiden alalım.

Kültürümüzün büyük bir parçası olan çocuk oyunlarımızı yok olmaktan kurtaralım.

Ülkemizde bir ilkin önderi olmanız dileğiyle, Sayın Valim ve Sayın Belediye Başkanım.