Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler 4. Sınıf Öğrencisi Taha Elibüyük: “Antalya Diplomasi Forumunun temasını çok anlamlı buldum.”

Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler 4. Sınıf Öğrencisi Taha Elibüyük, Dışişleri Bakanlığı’nın Antalya’da tertip ettiği Diplomasi Forumu’na katıldı. Üniversite ve Fakülte İdaresi’nin onayı ile Antalya’daki foruma gözlemci sıfatıyla katılan Taha Elibüyük, Tokat’a dönüşünde oradaki ortamı değerlendiren bir yazı kaleme aldı.
Antalya’da 3 gün boyunca devam eden Diplomasi Forumu için Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler 4. Sınıf Öğrencisi Taha Elibüyük’ün kaleme aldığı değerlendirme yazısı şöyle oldu:
“T.C. Dışişleri Bakanlığının dördüncüsünü düzenlediği Antalya Diplomasi Forumu’na katıldım. Forum kapsamında, çeşitli konuları alanında uzman kişilerden dinleme; bakış açımı geliştirme, tecrübe kazanma ve farklı üniversitelerden gelen öğrenciler ile akademisyenlerle tanışma fırsatı elde ettim.
Panellerin yapıldığı salonlar neredeyse doluydu.
Küresel istikrarsızlığın arttığı, bölgesel çatışmaların belirgin bir şekilde hissedildiği ve güvenlik tehditlerinin öngörülemez hale geldiği uluslararası ortamda ‘Ayrışan Dünyada Diplomasiyi Sahiplenmek’ temasının belirlenmesini çok anlamlı bulduğumu ifade etmek isterim. Zira içinde bulunduğumuz bu durumdan çıkışın yegâne yolu diplomasidir. Her ülke bunu benimsemelidir. Çünkü diplomasinin benimsenmemesi, küresel barışın ciddi şekilde tehlikeye girmesi anlamına gelecektir.
Bu programlarda hatırımda kalan birkaç durumu sizlerle paylaşmak istiyorum. Özellikle Gazze konulu oturumlara yoğun bir ilgi vardı. Hatta forumun ilk günü düzenlenen oturumda bir kısmımız ayakta takip etmek durumunda kalmıştık. Katılan konukların Gazze meselesindeki kanaatleri ortaktı. Yapılan bu saldırıları insanlık dışı olarak nitelendiriyorlar ve savaşın bir an önce bitmesini istiyorlardı.
Birleşmiş Milletler’in yapısal olarak yetersiz kaldığı ve bu nedenle değişmesi gerektiği sıkça vurgulanmış; hatta bu değişikliğin gerçekleşebilmesi için insanlık üçüncü bir dünya savaşını mı yaşamak zorunda kalacak sorusu, mevcut sistemin aslında ne denli çözümsüz olduğunu bizlere göstermektedir.
İlgimi çeken ve aynı zamanda takdir ettiğim bir diğer husus ise, Afrika devletlerinin sömürgeciliğe ve sömürgeci güçlere karşı yürüttüğü kararlı mücadeleydi. Bu bağlamda, Sierra Leone Cumhurbaşkanı Julius Maada Bio’nun konuşmacı olarak katıldığı panelde sarf ettiği sözler dikkat çekiciydi: “Artık tembel olma vakti geçti; bağımlılıktan kurtulmamız gerekiyor.” Devamında ise, şu ifadeyi kullandı: “Bir dünya savaşı yaşanıyor. Bu, yalnızca mermi atmak ve silah kullanmak anlamına gelmiyor.”
Foruma katılan isimlerden biri de Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara’ydı. Kendisine oldukça yoğun bir ilgi vardı; öyle ki, korumalar etrafını adeta etten bir duvarla çevirmişlerdi. Korumalar, kalabalığın yakınına yaklaşmasına izin vermiyordu.
Suriye merkezli konuların ele alındığı panelde konuşan ABD’li ekonomist Jeffrey Sachs’ın açıklamaları, hem basında hem de sosyal medyada geniş yankı uyandırdı. Suriye savaşına ilişkin şu dikkat çekici ifadeleri kullandı:
"Suriye savaşının çıkması Beşar Esad’dan kaynaklanmadı. Bu savaş, Washington’dan çıktı. Savaşın çıkması, ABD ve İsrail’in arzusuydu. Çünkü Netanyahu’nun fikri, Orta Doğu’yu İsrail’in isteğine göre şekillendirmek ve İsrail’e karşı olan her hükümeti devirmekti. Başkan Obama’nın emriyle başladı. ABD, bu bölgedeki diğer ülkelerle birlikte isyancıları eğitti. ABD, silahlandırdığı cihatçı bir grubun iktidara gelmesini istiyordu."
Devamında: "Bölgede gerçek diplomasinin değil de CIA operasyonlarından kaynaklanan kamu diplomasisi sona ermedikçe ve İsrail, tüm Orta Doğu’yu askerileştirmeye son vermedikçe barış olmayacaktır. Çünkü Suriye savaşı, İsrail’in teşvik ettiği altı savaşın sadece bir tanesiydi. Diğerleri Lübnan, Irak, Libya, Somali ve Sudan’dı."
Bir kısmı hepimizin bildiği, bir kısmını da bilmediğimiz meseleler hakkında; ABD’li bir kişinin bunun da ötesinde tanınan bir kişinin cesur yüreklilikle bunları dile getirmesi elbette beni şaşırttı.
Forumun ikinci gününde, Dışişleri Bakanı Sayın Hakan Fidan’ın gençlerle bir araya geldiği bir oturum düzenlendi. Bu buluşmada öğrenciler, Bakan Fidan’a merak ettikleri konularla ilgili sorular yönelttiler. Bu sorulardan biri, “Çalışma arkadaşlarınızda ne gibi özellikler bulunmasını istersiniz?” şeklindeydi. Fidan, bu soruya “Serdengeçti olması gerekir.” diyerekten cevap verdi. Devamında “Birilerinin işten erken çıkıp eve gitmesi, arkadaşlarıyla sinemaya gitmesi ya da dışarıda rahatça yemek yemesi, ancak dar bir kesimin yaptığı fedakârlıkla mümkün olur.” Bu noktada dikkat çekici bir uyarıda da bulundu: “Eğer bu dar kesim, toplumda çoğunluğu oluşturmaya başlarsa, sağlıklı bir toplum yapısı ortaya çıkmaz.” İfadelerini kullandı.
Son olarak şunu söyleyebilirim ki; yerli ve yabancı basının foruma olan ilgisi gözle görülür düzeydeydi. Antalya Diplomasi Forumu’nun, Türkiye’nin uluslararası alanda öne çıkan marka yüzlerinden biri hâline geldiği ifade etmek isterim. Türk dış politikasının mevcut durumu ve gelecekte izleyeceği stratejiler, bürokratik aktörler aracılığıyla kamuoyuna ve dünyaya aktarılmış oldu.”