Tokat'ın tarımsal yapısı tartışmaya gelmez. O, bu işten anlayan herkesçe bilinir.
Çok büyük boyutlu beş ova, önemli ölçüde yaylalar, bir o kadar da ormanlar.
300 metreden 1800 metreye kadar rakım. Yani her iklim.
Tokat, tarla tarımının yanında, hayvancılığı da ağır basan bir ildir. Ancak son 20-25 yılda hayvancılık taban yapmıştır.
Aslında hayvancılık tokatlının geçiminin içinde vardır. Hem de büyük yer alır.
Son yıllarda üniversiteler, hayvancılıkta devreye girdiler. Verimi yüksek olan ırklar geliştirdiler.
İzmir Üniversitesi'nden Prof. Reşit Sönmez, almanların Doğu Friz koyunu ile bizim Trakyakıvırcığı'nı birleştirdi, döl verimi yüzde 170 olan Tahirova koyunu ile girdi piyasaya.
Sonraları diğer üniversiteler de kendi alanlarında çalışmalar başlattılar.
İzmir, Çanakkale, Balıkesir, Bolu ve buna benzer üniversiteler süt verimi yüksek İsviçre kökenli Saanen keçilerine yöneldiler. Ülkeye damızlık dağıtır hale geldiler.
Bizim üniversitemiz GOÜ'de anavatanı Tokat yani Erbaa, Niksar, Reşadiye olan Karayaka koyunlarının ıslahına girdi.
Prof. Zafer Ulutaş yönetiminde başlanan ıslahta, koyunlarda ikiz doğurma oranı yüzde 2-3'ten yüzde 18-20'ye kadar çıkarıldı, et oranı arttırıldı, etteki yağ oranı düşürüldü.
Üniversite bu yönlü bir de sürü oluşturdu. Damızlık dağıtma aşamasına kadar geldi.
Hemen yanında Saanen keçi üretimine geçildi. O da iyi gidiyordu.
Ama ne oldu bilemiyoruz. Keçiler elden çıkarıldı. Onu koyunların elden çıkarılması izledi.
Ve en son üç-beş gün önce de son kalan koyunların satıldığını duyduk.
Şu anda üniversitemizde Zoo Teknoloji bölümü var. O bölümde okuyan öğrenciler var. O bölümün başında çok değerli bir hoca Prof. Zafer Ulutaş var, ama okulda hiç hayvan yok.
Yakınımızdaki Gökhöyük Devlet Üretme Çiftliği bizim Karayaka koyunu ile Sakızkoç'u birleştirerek ikizlik oranı yüzde yüz olan Bafra koyunu adı altında bir ırk üretti.
Biz de benzer şeyleri ve daha fazlasını beklerken, bizim üniversitemizin hayvancılıktan elini- eteğini çekmesi biraz düşündürücü oluyor.
İlgili bölümün öğrencileri, uygulama yapmak istediklerinde hayvanı olan komşu üniversitelere mi gidecekler? Yoksa "teorik bilgilerle diplomamı alacaklar" diye düşünüyoruz.
Zafer Ulutaş hoca okulun hayvancılıktan uzak duracağı havasını sezmiş ki, okul dışı projeler gerçekleştirme yolunu seçmiş.
Bazı köylere de kara keçi ıslahı, bazı köylerde manda yine bazı köylerde de koyun ıslahına girmiş.
Tokat Özel İdaresi'nden sunduğu proje ile kendi çabalarıyla sağladığı bir miktar ödenekle dönerli bir sistem oluşturmuş. Bu ödenekle biraz Bafra koyunu almış, bunları mera ve diğer koşulları uygun olan Erbaa'nın Canpolat Köyü'nde beş aileye vermiş. Her aileye 25 koyun 1 koç vermiş. Karşılığında her yıl doğan kuzulardan beş adet dişi kuzu almış. O 25 kuzuyu da başka aileye vermiş.
İlk yirmi beş koyun alan yılda beşer kuzu vererek, beş yılda borçlarını ödeyecekler.
Bu dönerlilik sürecek.
Ben Canpolat'a gittim ve o projenin getirdiklerini yerinde gördüm. Gerçekten de her şey çok güzel.
İlk alanların 40 civarında koyunları olmuş. Bana söyledikleri aynen şöyle: Koyun sayımız 60 olduğunda bizi daha kimse tutamaz. O da en geç bir veya iki yıl sonra.
İşte hesapları: 60 koyun x 2 kuzu= 120 kuzu. 120 kuzu x 400 lira= 48 bin TL. yıllık gelir. 10 bin lirasını fire verelim de 38 bin olsun.
İşte Zafer hocanın projesinin getirdiği geçim zaferi.
Aklına sağlık sevgili hocam. Üniversitemiz seni değerlendiremiyorsa bile sen projelerini çoğalt ve öğrencilerinle değerlendirmeyi sürdür.
İlgililerin Zafer hocanın bu projesinin çoğaltılması yönünde kendine yardımcı olmasını özellikle bekleriz.