Sevgili dostum,

        Sana okuduğum kitapları tanıtmaya devam ediyorum. Umarım okuduklarımdan özetlediklerim kitap dostu, kitap sevgilisi, kitap okuru, kitap anlayanı, okuduğunu uygulamaya çalışanı olarak sana faydalı olur, sana  yazdığım mektupları sen  çevrene okutursun onlara faydalı olur.

        Sevgili dostum,

       Bugün sana   Necip Fazıl üstadın  yaklaşık 20 yılını harcayarak  çoğu zaman  zindanlarda kaleme aldığı  peygamberimizin hayatını anlatan  ve  ilk baskısı  yaklaşık 50 yıl önce yapılan “Çöle İnen Nur” adlı kitabını anlatacağım. İlk baskılarından olduğunu sandığım bir nüshasını yıllar önce Tokat il Halk Kütüphanesinden almış ve okumuştum.

        Sevgili dostum,

        Sonrasında  Ramazan ayının manevi iklimi ve havasına uygun olsun diye  iki üç yılda bir  bu kitabı okumaya başladım ve  3. Kere bu Ramazan’da okudum.

        Sevgili dostum,

         Üstadın   edebi ve kendine has sürükleyen ve   güzel bir dil ile samimi inanarak yazdığı dili insanı gerçekten de etkiliyor. “Çöle inen Nur” gerçekten   üstadın kaleminden Nur saçan  üslubu ile kalplere   Peygamber sevgisini nakşediyor. Okurken kah Mekke , kah Medine sokaklarında, kah Taif’te  üzüm bahçelerinin kenarında   Peygamberimize yapılan   küstahlık ve  alçaklıklara üzülürken görüyoruz.

          Sevgili dostum,

           “Hiç meal ve siyer okumadım” diyen çok Müslüman ile  30 yıllık imam olduğunu övünen, hayatında hiçbir meaii baştan sona okudun mu? sorumuza  olumsuz cevap veren  “gerektiği zaman bakarım meale”  diyenler ile  etrafındaki insanları, özellikle yazanları  destekliyor görünerek aslında küçümseyen ve  “hayatımda meal okumadım” diyen, anne ve babasının hacı hocalığı ile övünen insanların çok olduğu ülkemizde siyer  okumanın  ve çocuklarımıza  onların anlayacağı “siyer” kitapları  hediye ederek peygamber sevgisi aşılamanın  önemine inanıyorum.  Bunu da  her zaman ve özellikle Ramazan aylarında “siyer” ve “meal” okuyarak uygulamaya ve   çevreme de tavsiye ederek  isteyene hediye ederek uygulamaya bakıyorum. Sana da hediye ettiğim siyer ve  mealleri  okumuş ve  sonra aile fertlerine okutmuştun.

           Sevgili dostum,

            “Herkes bana hediye getirsin, ben kimseye bir şey hediye etmeyeyim” düşüncesinin yaygın olduğu bir zamanda  özellikle  “siyer”, meal”  ve eğitici kitapları gene özellikle  çocuklar ve gençlere hediye edenlere ne  mutlu. ”Oku” emrini verenin  emirlerini anlayarak okumak isteyene ve  O’nun sevgilisini de  okuyarak anlamak isteyenin mükafatını ancak  o emri veren  verir.  İşte “Çöle İnen Nur”  ile peygamberi okumak  nurlu  düşüncelere sebep oluyor bizde. Nur ışık ve aydınlatan demek. Okuyarak kalpleri  aydınlatmak en güzel aydınlanma bence.

 

   Sevgili dostum,

     Necip Fazıl Üstad  sadece Peygamberi anlatmıyor, O2nu anlamamız için ondan çağlar önce doğup büyüdüğü yerleri  Nurlu insanın atalarını da kendi edebi ve güzel üslubu ile anlatıyor. “İnsanı anlamak için geçmişine de   nerede yaşadığına da bakmak lazım” diyerek   güzel anlatıyor. İnsan  geçmişte  atalarının yaşantısından yaşadığı dönemi iyi anlamamızla  anlaşılabilir. “En iyi peygamberi anlatmamız gerekirse onu en güzel edebi dille anlatmak gerekir ki okuyan anlasın” düşüncesi ile yazılan bu kitap bu yüzden bizleri aydınlatarak nurlandırıyor.

         Sevgili dostum,

         Bir peygamber aşığı olan  Necip Fazıl, kitabında Peygamberin isminden bahsetmiyor ve “M….” Olarak  rumuz kullanıyor. Çünkü  Mahmut, Mehmet, Ahmet  gibi isimler de   Türkçemizde  sık kullanılan  Peygamber isimleri. O2nun ismi bir isme sığmıyor. Allah’ın güzel isimleri gibi…

        Sevgili dostum,

        Kitap okumak için illa satın almak gerekmiyor ve bugün hemen hemen her ilçede olan İlçe Halk Kütüphaneleri ile İl Halk Kütüphanelerinde  kitabı alıp  15 gün boyunca okuyarak iade edebiliyorsun. Ben de bu kitabı her seferinde İl Halk kütüphanesinden alarak okudum. Okumayı sevene devletimizin kurduğu kütüphanelerin  kapısı ardına kadar açık. Açık kapıdan girmek isteyenlere.

          Sevgili dostum,

           Bu siyerde   bir özellikte peygamberimizin  çok sevdiği ehli beytini ve  arkadaşlarını da güzel anlatması. Zaten  Hz. Ali’yi anlattığı  bir kitabı da var üstadın. O’nu da başka bir mektupta anlatırım.  Başka siyerler de okudum etkileyici  idi ama üstadın üslubu tabii ki herkesten farklı ve etkileyici. “Peygamberi iyi anlamak isteyenler” okumalılar özellikle.

          Sevgili dostum,

          Bu kitapta “oku” emrine  rağmen, peygamberin okuma yazma bilmemesi de güzel izah edilmiş. Zaten  ayetlerde de izah eder  bu durumu. Herkesin anlayacağı şekilde tabii. Anlamak istemeyene de kimsenin sözü olamaz.

           Sevgili dostum,

            Peygamber sevgisi lafta kalmamalı, O’nu gereği gibi sevebilmek için de önce anlamalıyız. Anlamak da  güzel yazılmış ve bizi aydınlatacak, Necip Fazıl’ın deyimi ile nurlandıracak  eserler ile olur. Çöle inen Nur bizi de aydınlatacak ki anlayalım , sevelim ve anlatalım biz anlamadan anlatamayız Nur’u  ve önemini. Bu da farklı siyer kitaplarını  okumak düşünmek anlamakla olacak şey. Bende bunu yapmaya çalışıyorum. Okumayı seven çevreme de  veriyorum kitapları . Kitap hediye ettiğim zaman bazen çocuklar “ uff enişte gene mi kitap getirdin” diye arada sitem etse de sonradan gene kitap isterler. Ben de veririm. Oflasak da puflasak da hayatı ve inanları  anlamanın en güzel yolu kitaplar. 

          Sevgili dostum,

          Güzel kitapları anlatmak da en azından okumak anlamak kadar zevkli. Hele senin gibi okumayı seven okuyana destek olan  bunu sadece lafla değil  hem kitap hediye ederek hem de  gerçek manada yazar dostunu seven insana mektup yazarak  olursa daha zevkli. İyi ki varsın ve  iyi ki dostumsun. Düşman çatlasın