E. Vergi Dairesi Müdürü Ömer Yılmaz yazdı: “Unutulmamalıdır ki ihanet eden, “etme bulma dünyası”nda mutlaka bir gün ihanete uğrar.”
İhanet kelimesi, oldukça ağır bir kelimedir. Bu kelimenin altında insan olan ezilir. İnsani duygular taşımayana zaten sözümüz yoktur. O nedenle, insani duyguları taşıyanlar için ihanet çok ağır bir kavramdır.
Peki, neden bu kadar önemlidir bu “ihanet” kelimesi? Çünkü bu kelimenin arkasında ve altındaki ifadenin sonuçları vahimdir. Elbette ondan dolayı bu kadar ağırdır. İhanet kimlere edilir, kimler bunun muhatabıdır diye bakıldığında, hemen hemen herkes her koşulda ihanete uğrayabilir ve uğruyoruz da. Şüphesiz, ihanetin de her şeyde olduğu gibi azı, çoğu veya en çoğu olabilir; fakat ihanet, ihanettir.
İhanete uğramanın sonucunda ortaya çıkan olayın boyutu, ihanetin derecesini belirlemede en önemli rolü oynar. İhanet, insanoğluna yakışan bir davranış değildir. Bu davranış sonucunda bazen en vahim, en kötü sonuçlar alınabildiği gibi sıradan bir yuvanın yıkımına da neden olabilir. İhanete uğrayan insanların şaşkınlığı ise genellikle bunun en yakınlarından gelmesinden kaynaklanır.
İhanete maruz kalan kişi, kişiler veya otoriteler bu ihanetin sonucunda beklenmedik zararlar görmüşlerdir. Tarihte savaşlardaki ihanetler yüzünden cepheler kaybedilmiş, ülkeler perişan olmuştur. Yine karı-koca arasındaki ihanetler sonucunda yuvaların yıkıldığına da çokça şahit olunmuştur.
Okulda sıradan bir arkadaşımızın öğrendiği sırrımızı ifşa ederek ettiği ihanet bile zarar vermiştir. İş yerimizde de arkadaşlarımızın ihanetine uğrayabiliriz. Çalışma barışımızı ve iş ortamımızı hedef alan ihanetlere ne yazık ki zaman zaman üzülerek şahit oluyoruz. İhanetin birçok çeşidi ve farklılığıyla sürekli karşılaşıyoruz. Hayatımıza ve tarihimize şöyle bir baktığımızda bile ihanetlerin en çok en yakınlardan geldiğini görebiliriz. Pek çok padişah ve hakanımızın en yakınlarındakilerin ihanetine uğradığını ne yazık ki biliyoruz.
İhanet, başka bir açıdan; ekmek yediği yeri, omuz omuza durduğu dostunu, üzerinde yaşadığı vatanı, kendisine güvenen kişileri veya kurumları bir çırpıda satmaktan başka bir şey değildir. Aslında sattığı kendisidir ama ne yazık ki bunun farkında değildir. Yüzüne gülenler, kendisinden faydalananlar, arkasını döner dönmez onu “ispiyoncu, ucuz adam, kaypak, namert” gibi sözlerle anarlar da haberleri olmaz. Tarihte de birçok otorite, topluma ihanet edenleri kendileri için potansiyel tehlike görmüş ve ilk fırsatta ortadan kaldırmıştır.
Unutulmamalıdır ki ihanet eden, “etme bulma dünyası”nda mutlaka bir gün ihanete uğrar.