Mehmet Emin Atmaca yazdı: "Kadın yaratılıştaki cazibesi ve zarafetiyle huzur kaynağıdır."
İslamda kadının müstesna yeri vardır. Çünkü nesli yetiştirecek, ona yön verecek şefkati, merhameti ve şuuru kalbine yerleştirecek olan kadındır. İnsanlığın ilk temel eğitimini verecek olan anadır. Dolayısıyla kadın, "Ayağının altına cennetler" serilecek kadar değerlidir.
Kadın ve erkek, layık olduğu yeri İslamda bulmuş ve farklı cinsler iki elmanın yarısı gibi bir bütünü oluşturmuşlardır. İslam fıtrat dinidir. Dinimiz, insan neslinin sıhhati ve hayatın devamı için evliliği esas almıştır.
Kadın yaratılıştaki cazibesi ve zarafetiyle huzur kaynağıdır. Erkekler hiçbir yerde bulamadığı huzur ve sükunu ancak evinde ailesiyle yaşayabilir. Allah Teala buyuruyor ki: "Onda sükun bulup durulmanız için size kendi nefislerinizden eşler yaratması ve aranızda bir sevgi ve merhamet kılması da onun ayetlerindendir."
Kadınlara en güzel örnek Efendimiz (sav)'in kızı Hz. Fatıma’dır. O, elleriyle değirmen döndürür, lisanıyla Kur'an okur, kalbiyle Allah'ı zikreder. Ayaklarıyla Hasan ve Hüseyin efendilerimizin beşiklerini sallar, zaman zaman da Allah korkusuyla göz yaşı akıtırdı.
Dinimizde kız çocuklarının, eğitimi, terbiyesi ve en güzel şekilde hayata hazırlanması da önem arz eder. Efendimiz (sav) buna işaretle "iki kız çocuğunu büyütüp yetiştirenle ben kıyamet gününde (iki parmağını birleştirerek) böyle beraber olacağız" buyurmuşlardır.
Bir anne olarak kadınların çocuklarına verdikleri emek zayi edilmemiş bilakis mükafatlandırılmıştır. Efendimiz (as)'a bir kadın geldi ve "Ya Resulullah, kadınlarda hiç mi hayır yok? Biz kendimizden korkuyoruz, Allah Kur'an'da erkekleri zikrediyor da, bizleri zikretmiyor." Dedi. Bunun üzerine Efendimiz (as) “erkeklere kazandıklarından bir pay (olduğu gibi), kadınlara da kazandıklarından bir pay vardır" ayetini okudu. Kadınların cihadı sorulunca, Efendimiz (as) şöyle buyurdu: "Sizden çocuğuna bakan kadın için, gündüzleri oruç tutan, geceleri ibadet eden kimsenin ecri vardır. Çocuğun doğduğu sıradaki kadının ecrini kimse bilemez, çocuğunu her emzirmede kadına ayrı bir sevap vardır" buyurdular.
İslamın ortaya çıktığı çağlarda kadın bütün toplumlarda horlanıyor, esaret altında bulunuyordu. Asırlarca horlanan, örselenen kadını, İslam şeref timsali kabul etti ve nadide bir kumaşa sardı. İnsanın yaratılışı, kadınların hakları, şerefi ve içtimai hayattaki yerlerinden bahseden "nisa" adıyla müstakil bir sure indirilerek kadını hayırlı bir varlık olarak vasıflandırdı.
Efendimiz (s.a.v.) "Dünya bir eşyadır ve dünyanın en hayırlısı da saliha kadındır" buyurmuşlardır.
O halde bu nadide varlığın her bakımdan değerini bilelim, onların Allah'ın bizlere birer emaneti olduğunu unutmayalım.
Sohbetimi konuyla ilgili hadisi şeriflerle devam ettiriyorum.
- Hz peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdular: "Müminlerin imanca en mükemmel olanı, ahlakı en iyi olanlarıdır. En hayırlı olanları da kadınlara karşı hayırlı olanlarıdır.
- Hanımlarınızı üzmeyin, onlar Allahu tealanın size emanetleridir. Onlara yumuşak olun, iyilik edin.
- Bir mümin, kötü huylu diye hanımına kızmasın. İyi huyu da olur.
- Kadın zayıf yaratılışlıdır, zayıflığını susarak yerin, evdeki kusurlarını görmemeye çalışın.
- Hanımının kötü huylarına katlanan erkek, belalara sabreden Hz. Eyyüb gibi mükâfatlara kavuşur. Kocasının kötü huyuna sabreden kadın da Hz. Asiye gibi sevaba kavuşur.
- En üstün mümin hanımına en iyi, en lütufkâr davranan güzel ahlaklı kimsedir.
- En iyi Müslüman hanımına en iyi davranandır. İçinizde hanımına en iyi davranan benim.
- Hanımına güler yüzle bakan erkeğin defterine bir köle azat etmiş sevabı yazılır.
- Hanımın haklarını ifa etmeyenin namazları, oruçları kabul olmaz.
- Hanımını döven, Allah’a ve Resul’una asi olur. Kıyamette onun hasmı ben olurum.
- Kadınlara ancak asalet ve şeref sahibi kimse değer verir. Onları ancak kötü ve aşağılık kimseler hor görür.
(Mehmet Emin Atmaca)
