Sevgili dostum,

                             Bak aklıma ne geldi gene. Bende aklıma geleni unutmayayım hemen dostuma mektup olarak yazayım diye oturdum. Yazdıkça yazacağım. Yazdıkça için açılacak, içim açıldıkça mutlu olacağım ve  seni hatırlayarak “ iyi ki böyle dostum var” diyeceğim.

                             Sevgili dostum,

                             Dostluklar “köprü” gibi olmalı diyorum. Köprü deyince bak aklıma neler geldi neler? Dostluklar  önüne duvar ören usta gibi olmamalı, dostluklar gönülleri  bağlayan köprü olmalı. Ama çok insan köprü kuracak yerde egosuna  kapılarak duvar ördüğünden duvarın arka tarafını göremiyor. Köprülerde ise  tepeye çıktığında  köprünün her iki yanını gördüğün gibi uzakları da net olmasa da  görerek  ufkun açılır.

                            Sevgili dostum,

                            Köprü kuran dostlara öyle ihtiyacımız var ki, sadece  insanlar arasında değil, çağlar arasında da köprü kürara insanları dünden bugüne, bugünden yarına taşıyacak, zamana kapılmayarak geleceği  tahmin ederek ona  göre  çalışmalar yatırımlar yapacak insanlar köprü ustası insanlardır Senin gibi…

                          Sevgili dostum güzel kardeşim,          

                          Köprü görevi yaparak inanları kaynaştıran ve onyıllar sonra bile görev yaptığı yerlerde unutulmayan insanlara örnek Recep Yazıcıoğlu, ölümü üzerinden 20 yıl geçtiği halde halen hatırlanıyor. Köprü görevi yaptığı için geçmiş nesillerden gelecek nesillere. Gittiği yerlerde   duayenlere de bakar, geleceği olan gençlere de motive eden kelimelerle moral verirdi. O kadar köprü insandı.

                         Sevgili dostum,

                         Köprü insanlar  işte  köprü yapmayı da çok sever. Köprü insan Recep Yazıcıoğlu Erzincan da köprü yapmaya çok önem vermiş ve  bunu başarmıştı da. Köprü adı ile ünlü yazar Ayşe Kulin  yüzbinler satan kitabını yazmıştı. Samimiyetle okumuştuk. Hatta Vali beyin ölmeden önce bana imzaladığı bu kitabı halen saklarım kitaplığımda.   O köprü ki halen   Erzincan’ın sembollerindendir ve çocuklara efsane olarak anlatılır yapılışı. O köprüden geçen gençlerin Valiyi nasıl sevgi ile andıklarını hayal ederim. 

                        Sevgili dostum,        

                       Köprü insanları bizzat tanımış eli kalem tutan insanların  Köprü inanları tanımayan genç nesillere  anlatması da köprü insanları  anlatan yazarlar olarak güzel bir duygu. ”Recep Yazıcıoğlu’nun Liderlik Sırları”  kitabımızı okuyan  gençlerin heyecanlanarak  “biz de O’nun gibi sevilen kaymakam Vali olalım” demeleri gerçekten de  gurur verici.   Gerçekten de  öyle kaymakam ve valilere  çok ihtiyacımız var. Köprü olan insanlar arasında sevgi bağı oluşturan her yöneticimizi bu toplum mutlaka sevecek diye düşünüyorum.

                          Sevgili dostum,

                          Köprü insanları sadece  yazmak değil, anlatmak da önemli. Üniversitelerin yönetim bölümleri hocaları köprü inanları bizzat tanımış ve yazarak anlatmış insanları derslerine davet ederek, Köprü insanları anlatan  kitapları öğrencilerine hediye ederek  onlarda Köprü İnsan olabilirler.

                        Sevgili dostum, Köprü insan kardeşim,   

                        “İnsanların iyisi insana faydalı olandır” emrine karşılık bulundukları mekanlara da sağmayarak, maddi rahatlıklarında şımararak  alay edecek, küçümseyecek insan  arayan bunu da marifet zanneden insanların çok olduğu dünyada “köprü insan”  olabilmek ve “köprü insan” ları desteklemek ve onları  bilmeyen nesillere anlatmak, sanırım önemli bir olay olsa gerekir. Anlayan olmasa  da “köprü insanları” bize sevdiren tabii kendisi de seven Yaratan anlar. Bazıları kızsa da   faydası olmayı alay eden  “Anlama engelli” insanları boş vererek ciddiye almayarak  yolumuza devam edelim sen ile ben

                     Sevgili dostum,

                     Hayatta olduğu kadar, edebiyatta sinemada ve televizyonda da  “köprü” ler ve “köprü  insanlar”  her zaman  yer edinir. Çünkü “köprü kurmak” üstelik de sağlam olmasına çaba harcamak ve   üzerinden  3 imparatorluk ve yüzlerce kral geçen köprüler kurmak kolay olmasa gerekir. 1238 yılında yapılan ve halen üstünden geçtiğimiz bir köprüye bakınca bunları görüyorum. Demek ki köprünün sağlam olması kadar “köprü insan” olmak da kolay değil “Köprü insan” ları da tarih öyle altın harflerle yazıyor ki kötü niyetli ve  onları anlamayan insanlar bu köprüleri beyinlerden yıkamıyorlar. Köprü insanları anlamayan ve  onları  anlatamayanları ise insanlar unutuyor. Yaşarken bile…

                  Sevgili dostum,

                  Her gün üzerinden geçtiğimiz tarihi köprüleri ve  onların üzerinden geçen insanları seyrederken, “insanların hayırlısı insanlara faydalı olandır”  sözünü hatırlarken  tanıdığımız insanların bile yanımızdan  “benim ondan ne çıkarım var ki, neye selam vereyim” diye  düşündüğü  insanlara muhatap olmak insanın içini sızlatıyor.

                  Artık kitapların bile “faydalı olan” ının değil de kimin yazdığının daha öne çıktığı bir zamanda  yazarına yağ çekmek için imza alan insanların olduğu bir çağda  “köprü kitaplar” ı da düşündüm. Yazıldığı zaman okunmayan ama  yazarı ölünce okunan ve değerlenen kitapları da düşündüm. Yazarlarının o kitapları gazetede ve  kitap  yaparken ki yaşadığı sıkıntıların hikayesini de okudum. Okudukça doldum ve  “insana zararı olan” insanları düşündüm.

                  Sevgili dostum,

                  “köprü inan” olarak sana da saygı ve sevgimi unutmayalım. Kimse yanımızda yokken sen yanımızda olup bize ve bu mektuplara değer vererek okudun, okuttun. Hepsini özenle saklıyorsun. Mektupların arası açılsa merak ederek arayıp soruyorsun. Yalnız kalmak istersem saygı gösteriyorsun. Yanımda olman gereken zamanlarda yanımda oluyorsun.  Önerilerimi eleştiri olarak algılayarak ulu orta sözümü kesmiyorsun. Bu da gerçek dost olduğunu göstererek sana olan saygı ve sevgimi artırıyor. “Köprü insan” olduğunu düşündükçe senin de üzerinden bilgilenmek isteyen çocukların torunların, gelecekte  nice  güzel iş yapacak  ve güzel insan olacak “ insanların hayırlısı insanlara faydalı olandır” sözünü prensip olarak kabullenecek nesilleri düşündükçe  karşımıza geçip sırıtan ve acaip el kol hareketi yapan seviyesiz insanlar vız gelip tırıs gidiyor. Biz faydalı olan insanlara bakalım.

                   Sevgili dostum,

                   Faydası olmayacaksa insanları da ziyaret etmenin veya muhatap olmanın anlamı yok. Fayda yerine zarar veriyorsa  selam verdiğimizde bize sataşacak kadar küçülen insanlara da selam vermemek gerekir. Selam vermenin amacı  da insanlara huzur vermek. İnsanlara selam verdiğimiz zaman  “faydalı değil zararlı olan” insan  huy depreşiyorsa selam vermek değil  “deliye bulaşacağına çalıyı dolaş”  misali yolu bile değiştirmek gerek ve bunu yaptığımız zaman  huzuru bozulmuyor insanın. “Köprü insan” ararken  “çukur insan” lara rastlamak hem  üstümüzün başımızın kirlenmesine sebep olur hem de  ölüm tehlikesi bile vardır. “Çukura düşüp ölen” insan haberi okuduğumuzdan çok “çukur insan” larla arkadaşlık sebebi ile malını mülkümü ve hayatını kaybeden insanların hayatını da  görüyor, okuyor ve izliyoruz.

                  Sevgili dostum,

                 Necip Fazıl üstadın dediği gibi “kimi alçak gönüllüdür, kimi de alçak olmaya gönüllüdür” kimi köprü insan” olmak için köprü yapmak için ne kadar emek varsa  kimi de  nerede çukur varsa emek vermeden oraya atlayarak “çukur insan” olmaya gönüllü ve emeksiz gidiyor işte.    

                   Evet  dostum, nereden başladık nereye geldik baktık ki  mektubumuzu devam ettirecek kağıt kalmamış. Mürekkebimiz çok olsa da kağıt biterse bitiyor mektup. Başka mektuplarda buluşmak üzere. Mektuplarda  kağıt ve mürekkep olmadan “köprü mektup” olamıyor senin gibi adamlar olmasa dostluk da olmadığı gibi… Varlığın yeter…