Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi Maliye 1. sınıf öğrencilerinin   “Değerler eğitimi” dersine konuk olarak   “Her insan Bir Değerdir” konulu bir konuşma yapmıştık ve soruları cevaplamıştık. Soru sormanın önemine  atıfla  güzel soru soranlara kalem ve defterler hediye etmiştik. Soruları bir defa da buradan cevaplayarak   “söz uçar yazı kalır” diyerek tarihe not düşelim dedik.  Yazmaya ve okumaya gönül vermiş insan olarak  umarım cevaplarımız sadece dinleyenlere değil okuyanlara da ilham olur.

Başka söyleşilerde buluşmak da  dileğimizdir. Gençler ile söyleşi yapmak ve tecrübelerimizi anlatmak  zevk verici . Öğrenmek kadar öğretmek ve  ufak tefek hediyeler ile güzel soru soranları ödüllendirmek de bizi motive ediyor.

SORU – Neden insanlar yabancı  insanlarla tanışmak istemiyorlar.(Hassan)

CEVAP-İnsanlarımız yabancı öğrenciler ile tanışmak konuşmak istyorlar ama  yabancı öğrenciler Türkçe’yi güzel konuşamadıklarından ve özgüveni düşük olduğundan cevap vermekte tereddüt edince  veya  söylenenleri anlamayıp cevap vermeyince  insanlarımızda  iletişimi ileri safhaya taşımıyorlar.

Eğer yabancı  öğrencilere  insanlar ile konuşur ve  onlar ile sohbet ederlerse  tanışmak konuşmak ve  muhabbet etmek Türk insanının çok sevdiği şeylerdir.

Sizlerde sizinle konuşmak isteyenlere samimiyetle cevap verirseniz bir süre sonra onlarda başka insanlar ile sizleri tanıştırarak  kaynaşırlar. Tanışmak konuşmak insanın özgüveni ile cesareti ile alakalı şeyler sonuçta.

Yabancı öğrencilerde kendileri ile konuşan insanlar ile daha samimiyetle sohbet etmeye, Türkçe güzel konuşan  insanlara sohbet etmeye bakarsalar  o zaman  yabancı  öğrenciler ile İnsanlarımızın  kaynaştığını göreceklerdir.

SORU- Özgüveni olmayan bir insana tek bir tavsiyeniz olsa bu ne olurdu? (Ümmügül Karahan)

CEVAP- “Özgüven artıran kitaplar” okumalarını ve “özgüvenli insanlar ise ahbaplık etmeleri” ni tavsiye ederdim. Bunları devamlı yapan insanlar zamanla özgüven kazanırlar. Neyi devamlı yaparsak o işi en iyi yapan oluruz. Özgüvenli insanlar ile muhabbette zamanla bizleri de özgüvenli insan yapar.

SORU- Hocam size kitabı sevdiren neydi? İlk okuduğunuz yazar kimdi? Ve hangi kitaptı. (Meryem Ölçü-SİİRT)

CEVAP- “Oku” emrini anlayınca veya anlamaya çalışında okumayı sevdim. İlk okuduğum kitap “Ökkeş” adlı çocuğun maceralarıydı. İlkokul Öğretmenimiz vermiş okumuştum İlkokulda o zaman yazarına pek dikkat etmemiştim. Yıllar sonra bunu yazanın Muzaffer İzgü olduğunu öğrendim. Asıl okumayı sevmem ise lise 1 de iki sene üst üste kaldığım zaman “oku” emrine sıkı sıkıya bağlanmaya başladığım zaman oldu.

Bu sevgi ile okudum. Boş konuşan insanlardan uzak durdum ve durmaya bakarım.  “Laf olsun beri gelsin” diye değil “konuştuklarımız faydalı olsun, faydalı olmayacaksa kalsın” düşüncesi ile hareket etmeye başladım. Ne yazık ki gençliğimiz boş konuşan insanların etrafında pervane oluyor sonra da  “başarısızlıkları”nı başkalarına yüklemeye veya başka şeylerde aramaya bakıyorlar. Çok garibime gider bu tutum. Halbuki ben de dahil olmak üzere çare de biziz sorunu başkalarına atan da biziz. İstersek ne bize zarar verebilirler insanlar ne da başarıdan alıkoyabilirler. Yeter ki biz boş şeylerden uzak durmaya faydalı olana yakınlaşmaya ve sevmeye başlayalım. Boş şeyin ne olduğunu algılayamıyorsak bunun da çaresini bulmamız lazım. O zaman sorunlarda azalır. Çözümler ve çareler çoğalır.

SORU- Hiç Ortamdaki yapamazsın başaramazsın diye söyleyen insanlar yüzünden pes etmeyi düşündünüz mü? (Celal Sezer)

CEVAP- Olumsuz konuşanlara ilk başta üzüldüm ama sonraları baktım ki olumsuz konuşan insanlar sadece konuşuyor, kendileri yapamayınca bizi da azmetmekten alıkoymaya bakıyor, son zamanlarda olumsuz konuşan insanlar ile selamlaşmak dışında pek iletişimimizde olmuyor.

Pes etmeyi de çok geride bıraktık. Okudukça özgüvenimiz arttı. Bu da olumlu konuşanlara bakmaya ve onlarla iletişimi devam ettirmeyi gerektirdi ve bu da bize özgüvenimizi daha da artırmamız gerektiğini gösterdi. Başkalarına hakaret etmeyen, kötü konuşmayan, onlara zarar vermeyen özgüven her zaman bize güç verdi.

Bazı insanlar başkalarına küfürlü konuşmayı, onları rahatsız eden konuşmalar yapmayı özgüven sayar. Bu da onların insanların gözünden düşmesini sağlar.  

SORU- Kendinizi yetiştirmek için yaptığınız çabaların en büyük faydası ne oldu? (Hayrunnisa Aygünlüer)

CEVAP- Bu çabamızın sonucu bugün buraya sizlere moral vermeye davet edilmemiz, kitaplar yayınlayarak gelişmek isteyenlere umut vermemiz,  lider insanların hayatlarını yazarak onlar gençlere örnek göstermemiz ve onlarında azmederek lider olmaya gayret etmesi olmuştur.

Her şeyden önce özgüvenimizin artmasını, olumsuz insanlar ile mücadele etmeyi,  anlasınlar anlamasınlar her zaman inandığımız doğruları en yakınımızdan başlamak üzere herkese anlatmamızı sağladı.”İnsanların hayırlısı insanlara faydalı olandır” hadisini yaşamamızı sağladı.

Başkalarına faydalı olmayan,  mal mülk sahibi olmayanları ayıplamak saçmalıkların düşmemizi  engelledi.  İnsanlara öğretmenin en azından insanlara hayatını kolaylaştıracak bilgiler sunmanın sevincini yaşamamıza sebep oldu. Bu bizi daha mutlu etti.  Zaten hayat amacımızda önce kendimizi geliştirmek, sonra da başkalarının gelişimine ön ayak olmak değil mi?

SORU- Özgüveninizi kıran olaylar ile karşılaştığınızda tepkiniz neydi? (Barış Ateş)

CEVAP- Sabretmek ve hep gelecekte güzel günlerin bizimle olacağını umut etmek oldu. Halen de yaptıklarımızı anlamayan, özgüvenimizi ders olarak alacak yerde alay etmeye, özgüvenimizi kırmaya çalışan ve bunu da marifet zanneden aslında içten içe de kıskançlık besleyen o kadar insan var ki, bazen bunların saçmalıklarına, saçma davranışlarına sözlerine nasıl sabrediyorum ben bile hayret ediyorum. Ama bugün burada bizi dinleyen, anlayan ve soru soranlar ile karşılaşınca ve hocaların  “gel derse konuk ol“ diye davet etmesi bizleri özgüvenimizi artıran ve mutlu eden olaylar oluyor.

Bazen verdiğimiz kalem ve defterler bizim için veya sizin için maddi değeri az şeyler ama inanıyorum ki bunu yıllar sonra bile hatırlayarak çevresine anlatan insanlar olacaktır. “yarım elma gönül alma” diyen atalarımızın dediği gibi. Umarım anlattıklarımız, yazdıklarımız sizin gibi diğer insanlara da hayata tutunmak zorluklara karşı mücadele etmek konusunda örnek olur.