Gaziantep/Şahinbey Kitap İnceleme - Değerlendirme ve Kitap Önerme Komisyonu Başkanı 23 Nisan Ortaokulu Türkçe Öğretmeni Mehmet DEDEOĞLU, Tokatlı akademisyen Prof. Dr. Ertuğrul Yaman’ın “Bir Şehir Üç Nesil” kitabı için değerlendirme makalesi yazdı. İşte o yazı:

BİR AİLE ROMANI: BİR ŞEHİR ÜÇ NESİL

Cumhurbaşkanımız Sn. Recep Tayyip ERDOĞAN’ın 2025 yılını “Aile Yılı” ilan etmesiyle birlikte “aile kurumu”nun önemi daha güçlü bir şekilde gündeme gelmiş ve gerek kamu kurumları; gerek yerel yönetimler ve birtakım dernek, vakıf ve benzeri oluşumlar, “aile kurumu”na destek olmak ve “aile kurumu”nu güçlendirmek için yoğun bir çaba göstermeye başlamışlardır.

Bu yazıda Prof. Dr. Ertuğrul Yaman’ın Bir Şehir Üç Nesil adlı eseri, bazı istatiksel verilerin ışığında, aile kurumunun önemi ve aile yılı bağlamında dil, üslup ve tematik olarak incelenmeye çalışılacaktır. Bir Şehir Üç Nesil romanı öncelikle, “ideal (demokratik) aile modeli”nin vurgulandığı, geleneksel aile yapısıyla modern aile yapısının başarılı bir şekilde harmanlandığı, aile içi sorunlara gerçekçi çözümlerin getirildiği ve bir aydının bilgi, tecrübe ve gözlemleriyle zenginleştirdiği bir eser olarak dikkat çekmektedir.

Toplum yapısının en küçük ama en hayati birimi olan aile, yüzyıllardır medeniyetlerin ayakta kalmasının güvencesidir. Bireyin ilk sosyal çevresi, sevgi, destek ve dayanışmanın kaynağı olan aile kurumu, bir milletin karakterini ve geleceğini inşa eden temel direktir. Modern ya da geleneksel, her kültürel yapıda aile, kültürel mirasın ve değerlerin aktarıldığı ilk ve en güçlü okuldur.

Aile kavramı, Türk kültüründe oldukça büyük bir önem taşımaktadır. Aile, toplumun ve devletin temeli olmasının yanında mutlu ve sağlıklı nesillerin yetişmesini sağlayan en önemli sosyal kurumdur. Türk milletinin dünyanın en eski milletlerinden biri olmasının ve yüzyıllarca dünya medeniyetine yön vermesinin ana sebeplerinden biri hiç şüphesiz ki Türk toplumunun sağlam ve güçlü bir aile yapısına sahip olmasıdır.

Daha Güçlü Aileler İçin Bir Yol Haritası: Bir Şehir Üç Nesil

Bir Şehir Üç Nesil romanının temel amacının, aile içinde sağlıklı bir iletişim kurabilmenin yollarını göstermek, erken dönemlerden itibaren anne/baba/çocuk arasında çıkması muhtemel olan ve geleceğe de taşınma ihtimali bulunan birtakım çatışmaların önüne geçebilmek ve mutlu bir aile yapısı kurmak için ebeveynlere ipuçları ve tavsiyeler vermek olduğu söylenebilir.

MEB tarafından hazırlanan “Değerler Eğitimi” müfredatıyla uyumlu olarak kaleme alınan romanda yazar, geleneksel bir Türk ailesini ve ondan sonra gelen üç kuşağı merkeze alarak, unutulan, üzerinde yeterince hassasiyet gösterilmeyen ve bu yüzden de hayata geçirilemeyen değerleri okuyuculara yeniden hatırlatıyor. Madde-mana ve çağdaş yaşam-geleneksel yaşam paradoksu üzerine kurulmuş olan bu romanda, çoğulcu bir bakış açısı kullanılıyor, kitapta geçen olaylar, şiirsel ve samimi bir üslupla ve bir kahve molası tadında okuyucuya aktarılıyor.

Geçmişin izlerini masalsı bir kurguyla bugüne taşıyan eserde yazarın mekân tercihinin (Tokat) çok yerinde olduğunu ve bu seçimin kitapta anlatılan hikâyeyle güzel bir uyum oluşturduğunun söylenmesi gerekiyor. Özgün tabiat tasvirlerinin bulunduğu roman, bahar mevsiminde yaşanan bir aşk hikâyesiyle başlıyor, bu sevdadan hareketle gül-bülbül mazmununa gönderme yapılıyor ve romandaki anlatım tarzı, zaman zaman divan edebiyatındaki üsluba yaklaşıyor.

Sade bir anlatıma sahip olan eserin giriş bölümüne tabiat ve bahar betimlemesiyle başlanması ve olayların temiz bir aşk hikâyesi ekseninde ilerlemesi oldukça büyük bir anlam taşıyor. Yazar böylelikle kâinattaki her mutluluğun, her umudun ve güzel olan her şeyin sevgiyle başladığını vurgulamış oluyor.

Şahıs kadrosunun geniş tutulduğu eserde, karakterler arasında hiçbir kuşak çatışması yaşanmıyor ve bu anlayışla insanlar arasındaki ortak dilin sevgi, saygı, hoşgörü ve insanı insan yapan değerler olduğunun altı çiziliyor.

Bir Şehir Üç Nesil adlı eserde yazar, kitapta geçen çeşitli olaylar vesilesiyle sevgi, saygı, hoşgörü, tevazu, nezaket, merhamet, çalışkanlık, adalet, sorumluluk, hikmet, iffet, vefa, fedakârlık, kanaat etme, duyarlılık gibi değerleri ve bu değerlerin önemini okuyucuların dikkatlerine sunuyor. Sosyal kuralların, zamanın, insanlarla sağlıklı iletişim kurabilmenin, akrabalık ve komşuluk ilişkilerinin, kitap okumanın ve doğanın önemine değinen yazar, okula ve özellikle de aile kurumuna çok özel bir anlam yüklüyor.

Bir aydın sorumluluğuyla ve toplumsal bir duyarlılık bilinciyle kaleme alınan eserde Yaman, düşüncelerini eserdeki karakterlerin uzun sayılabilecek tiratlarıyla okuyucuya iletiyor ve geleneksel ailelerde yetişen çocuklarla, parçalanmış aile çocukları arasındaki farkları gözler önüne sererek bu konuda anne-babaları uyarıyor, ebeveynlerin üzerine düşen görev ve sorumluluklara parmak basıyor. "Hiçbir durumda aile bağlarınızı sakın bozmayın. Aile; herkesin muradı, huzurun tam adı; duyguların oymağı, sevgilerin kaynağı; mutluluğun limanı, sohbetin divanı; sevinçlerin harmanı, sıkıntıların dermanı..." (Yaman, 2024, s. 127) ifadeleriyle mutluluğun asıl kaynağının aile olduğunu belirtiyor.

Aile, zamanın fırtınaları arasında sığınılacak en güvenli liman ve koşulsuz sevginin yeşerdiği tek yerdir. "Aile olmak; hayatı paylaşmaktır." (Yaman, 2024, s. 129) Hayat denen bu uzun yolculukta, insanın en değerli hazinesi ailesiyle biriktirdiği anılardır. Bu anıların her biri, insanın sevdikleriyle yan yana geçirdiği eşsiz anlarla örülüdür. "Aile olmak; zamanı birlikte yaşamaktır." (Yaman, 2024, s. 130)

Duygusal atmosferin yer yer yoğunlaştığı bu eserde, akil ve bilge adam konumunda bulunan Kâmil Dede'nin, yazarın bizzat kendisini temsil ettiği dikkatli bir okuyucunun gözünden kaçmıyor ve çocukların, gençlerin, anne-babaların ve öğretmenlerin görev ve sorumluluklarına dikkat çekiliyor. Romanda, okul/veli/öğrenci işbirliğinin önemi, akran zorbalıklarının çözümü, ergenlik döneminin özellikleri ve bu konuda öğretmenlerin ve ebeveynlerin göstermesi gereken tutum ve davranışlar hakkında üstü örtük olarak bazı mesajlar veriliyor.

Akıcı ve pürüzsüz bir dile sahip olan eserde, gereksiz tekrarlardan, karmaşık ve zorlama cümle yapılarından kaçınılıyor. Yazar, kelime dağarcığını ustaca kullanıyor ve monotonluktan uzak, eserin atmosferine ve karakterine uygun kelimelere yer veriyor.

Yaman, kullandığı özenli dil ve üslup sayesinde, roman karakterlerinin duygusal durumunu ve iç dünyasını okuyucunun zihninde canlandırmayı başarıyor. Eserin türüne ve amacına uygun bir izlek benimseyen yazar, okuyucuya basit bir mesaj vermekten öteye geçerek, kitabın alt metninde gizlenen, farklı okumalara ve yorumlara olanak tanıyan çok katmanlı bir anlatım tekniğini tercih ediyor. Eserde, temanın işlenişi, eserin yapısıyla tam bir bütünlük oluşturuyor ve eser bu yönüyle okuyucunun zihninde ve duygularında kalıcı bir iz bırakan sanatsal bir deneyime dönüşüyor.

Kitabın felsefî alt metninde ise Prof. Dr. Ertuğrul Yaman, acısıyla, tatlısıyla, inişi çıkışıyla, iyisiyle kötüsüyle akmaya devam eden bu hayattaki asıl gerçek başarı nedir? sorusunu soruyor ve okuyucuyu hayatın ve varlığın anlamı hakkında düşünmeye davet ediyor. Çocuk yetiştirme konusunda dikkat edilmesi gereken hususların, roman türünün imkânları göz önünde bulundurularak kısa ve özlü bir şekilde altının çizilmesi, eserin değerini bir kat daha arttırıyor.

Eserde Okuyucuya Verilmek İstenen Temel Mesajlar

Aile toplumun en küçük ve en temel unsurudur. Aile kurumunun gelişmesi, güçlenmesi ve aile fertlerinin doğru ve sağlıklı bir iletişim ve etkileşim içinde olması toplumsal dinamizmi daha da kuvvetlendirecektir. Aile içindeki bütün sorunları karşılıklı sevgi, saygı, anlayış ve sağlıklı bir iletişim yoluyla çözüme kavuşturmak mümkündür. Değer-kültür aktarımı açısından da düşünüldüğü zaman çocukların en başta anne-babalar tarafından eğitildiği çok iyi kavranmalıdır. Çocuklar dünyanın en değerli hazineleridir, bu yüzden her anne-baba çocuklarını iyi eğitmeli ve onları geleceğe hazırlamalıdır. Mutlu nesiller, ancak mutlu ailelerde büyüyen çocuklarla mümkündür. Bir yuva sıcaklığı içinde büyümemiş çocuklardan, mutlu bir dünya ve aydınlık bir gelecek kurmaları beklenemez. İyiliğin gücü, her şeyden üstündür ve iyilik de güzellik de ancak sıcak yuvalarımızdadır.

Bir toplum en zayıf halkası kadar güçlüdür. Modern dünyanın şartları, geleneksel aile yapısını hızlı bir şekilde değiştirdiği için ebeveynler, çocuk yetiştirme konusundaki alışkanlık ve anlayışlarını, başta pedagoji ve psikoloji bilimlerinin esaslarını dikkate alarak yeniden revize etmelidir. Mutlu, sağlıklı ve huzurlu aileler, erdemli çocuklar yetiştirecek; bu nitelikli nesiller de özlemini duyduğumuz aydınlık yarınlarımızı, geleceğimizi ve “Türkiye Yüzyılı”nı inşa edecektir.

Aile kurumu geliştikçe ve kalkındıkça güzel ülkemiz Türkiye de gelişecek ve kalkınacaktır. Bir toplumun geleceğe güvenle yürümesini, o ülkede var olan aile kurumunun değer yargıları ve ailelerin geçmişten gelen eğitim ve kültür anlayışını devam ettirmedeki becerileri belirlemektedir.

Sonuç olarak, Bir Şehir Üç Nesil isimli eser, aile varsa toplum da vardır düsturuyla yazılmış, bir aydının, bir bilim insanının toplumun en temel yapı taşı olan aile kurumuna gösterdiği sevginin ve saygının bir göstergesi olarak kabul edilmelidir. Bir Şehir Üç Nesil, anne-babaların, anne-baba adaylarının, öğretmenlerin ve eğitimcilerin mutlaka okuması ve okutması gereken nitelikli bir eser olma özelliğini taşımaktadır.

Kitap Adı: Bir Şehir Üç Nesil

Yazar: Prof. Dr. Ertuğrul Yaman

Türü: Roman

Yayınevi: Akçağ Yayınları

Basım Yeri ve Yılı: Ankara-2024

Baskı Sayısı: 3. Baskı

Basımevi: Korza Basım

Sayfa Sayısı: 146 s.

Mehmet DEDEOĞLU

23 Nisan Ortaokulu Türkçe Öğretmeni

Gaziantep/Şahinbey Kitap İnceleme - Değerlendirme ve Kitap Önerme Komisyonu Başkanı