Merhaba Sevgili Üniversiteli,

Biliyorum mektubun başlığı görme duygusu ile alakalı. “Sevgi” ise duygu olmasına rağmen görülen değil hissedilen daha doğrusu çoğu zaman hissedilmeyen bir duygudur. Özellikle gençlik zamanlarında bizi gerçekten kim seviyor kim sevmiyor anlayamıyor insan. Gazetelerin 3. Sayfalarında aşkla, kaçarak evlenen ve dövüşerek, darp ederek hatta öldürerek ayrılanların hikâyelerini her gün okumaktan insanın içi kararıyor. Ama benim amacım senin veya başkalarının için karartmak değil tersine iç açıcı kelimeler kullanarak umut vermek.

Sevgili Üniversiteli dostum,

Umut dedim de, aklıma geldi en saf sevgi insana umut aşılayan sevgidir. Bizi umut aşılayanı çok zaman gençlikte bilmeyiz de umutsuzluk aşılayan insanları daha ciddiye alarak “bizden adam olmaz” diyerek yaşama aşkımızı yarıda bırakır veya hayallerimizden vazgeçeriz.

Sevgili dostum, Üniversiteli Kardeşim,

Geçtiğimiz günlerde kitapçıda aniden görerek aldığım ve gençlere Amerikalı siyahî lider Malcolm X’in hayatını okurken, Öğretmeninin  “sen durumuna bak avukat olma marangoz ol daha gerçekçi” diyerek onun hayallerini yıkmasını anlatıyordu. Malcolm hocasını dinlemese de avukat olmak için gayret etse belki de sadece kendinin değil ezilen, horlanan siyahî insanlara da daha büyük umut olacaktı.

Sevgili dostum, Üniversiteli Kardeşim,

Ortaokulda iken yazdığım şiirin benim yazdığıma inanmayan Türkçe öğretmenime inat okumaya yazmaya daha ağırlık vermiştim de bugün bu mektubu snaa yazıyorsam o inata borçluyum. Yani olumsuzluğu bize aşılayanlara inat ederek azimle gayret edip hayallerimizin peşinde koşmalıyız Bu mücadelede bize destek olan çay ısmarlayan, yemek ısmarlayan kitap veren hocalarımızı da anlayarak verdiği kitapları en kıza zamanda okuyarak arkadaşları ile de  bu güzel hocaları tanıştırarak  daha  lisede Üniversitede de lider olmak elimizde.

Sevgili dostum, Üniversiteli Kardeşim,

Geçtiğimiz günlerde yakınlara uzaklardan ziyarete gelen bir arkadaşıma sürpriz yaparak misafir olduğu şehre saatlerce seyahat ederek 4 kere gitmeme rağmen sadece 1 defa geldi ve çay içer içmez de  başka meşguliyetleri olduğunu  bahane ederek ayrıldı. Halbuki ben ziyaretlerimi ona moral olsun diye yapmıştım. Özgüveni olmayan ve kim gerçekten kendini seviyor, kim ideolojik sebepler veya maddi olarak kendini kullanıyor bilemeyen insanların hayatı her zaman zor olur. Gerçek sevgiyi anlayan yaşayan ve sevgiyi besleyenler ise hayatta sevgisizlik çekmezler.

Sevgili Üniversiteli dostum,

O arkadaşım beni ailesi ile tanıştırsa gelişimi için ailesine de bilgi vererek O arkadaşımın daha gayretle hayata bağlanması için önerilerde bulunabilirdim. Ama arkadaş cesaret ederek tanıştırmayınca bana geri çekilmek ve geri dönmek düştü.

Sevgili Üniversiteli dostum,

Her yeni iyi insanla tanışmak senin ufkunu açacağı gibi her kötü insanla tanışmak da seni belki kötülüğe sürüklemez ama avare eder. Belki kötü sandığımız insanlar faydamızadır da farkına varamayız. Aşkla evlenen ama kavgayla ayrılanları düşün. Dostlukların da çoğu böyledir. İyiliklerin ve gerçek sevginin farkına ne kadar erken varır ve o sevgiyi beslersen o kadar faydalı, yapmacık ve çıkar beklentili sevgilerin tehlikesine ise ne kadar erken varırsan o kadar faydalı olur. Bunun farkına varacak olan da sensin.

Sevgili Üniversiteli dostum,

Aslında gençlik ve insanlar kapasitesi olan insanlar. Mesela bir yakınımı görüyorum ve  “sen okursan, okumayı önemsersen şu olabilirsin, bu olabilirsin” dediğimde çevresinde muhtemelen benim söylediğim gibi umut veren olmayınca benim söylediğimi alay etmek olarak algılıyorlar çoğu zaman. İçinde azim olmayınca bana inanmayınca söylediklerim doğru dahi olsa faydalı olamıyor işte. Sen fark ediyorsun sana faydalı oluyor.

Sevgili Üniversiteli dostum,

İnsanın içinde hem iyi hem de kötü niyet de olabilir. Kötü niyetleri uzaklaştırarak faydalı olanları almak varken çok insan iyiliği çok kötü davranışı az olan insanı siler. Derler ki “hatasız dost arayan dostsuz kalır” Biz hatasız dost arıyoruz ama biz hatasız mıyız? Hep suçlamak hep hatayı karşımızda aramak huyumuz toplumca yaygın olduğundan güzellikleri de göremiyoruz. Sevgiyi de aşkı da hissedemiyoruz çoğu zaman.

Değerli Üniversiteli dostum,

İnsan Üniversitede okurken gençlik heyecanı ile çoğu güzellikleri göremiyor. Mesela hocaların bilgisini inan yeterince anlayamıyor. Anladıkları zaman okul bitmiş oluyor Sonra hocalarının tanınan insan olduklarını fark ettiğinde de “ keşke onda daha çok faydalansaydım” hayıflanmaları çok oluyor. O yüzden sana hocalarından faydalanmaya ders dışındaki etkinliklere de katılmaya, derse konuk olan insanlar ile tanışarak kaynaşmaya bak derim. Unutma ki senle de bir etkinlik sonrası tanışmış ve kaynaşmıştık.

Sevgili Üniversiteli dostum,

Sevgi çok önemli bir duygu olduğundan kim insan  “beni yanlış anlar mı” diyerek sevgisini dile getirmekten kaçınır. Kaybetmemek için dike getirmez. Ama dile getirmemenin pişmanlığı dile getirmenin pişmanlığından daha çok olur. Burada kendini rahatça ifade etme, özgüven ve hitabet öne çıkıyor. Bu kavramları bize aşılayacak insanlar ile devamlı muhabbet işte bu yüzden önemli. Biraz bu konu üzerinde düşün.

Sevgili Üniversiteli dostum,

İnsanı insan yapan özelliklerden en önemlilerinden birisi de sevgiye bakış açısı ve sevgiyi iyi ve doğru anlamasında yatar. Sevgiyi doğru algılayan ve kime ne kadar sevgi göstereceğini bilen yani sevgide boğulmayan ve sevgiye boğmayan insanın hayatı da rahat eder.

Sevgili Üniversiteli,

Seven insan kıskanır derler. Ama seven insan gerçekten kıskanmaz. İnsanların her birinin ayrı bir varlık olduğunu anlayan sevdiğine saygı da gösterir. Kıskanmak insana bir şey kazandırmaz ki. Sevdiklerimizin de bizden uzaklaşmasını sağlar. Gazetelerde, dizilerde yaşanan aşk hikayelerini bir gözden geçir istersen.

Sevgili Üniversiteli dostum,

Sen de gelecekte büyük işler yapacak olan bir gençsin. Benim nerde ise gençlik halimsin ve tecrübemi ve bilgimi sana anlatmakla kendimi sorumlu hissediyorum. Çünkü bana inanarak , beni severek, yanıma gelerek, senin gelişmene katkı sağladığıma inanarak  değer veriyorsun bana , ben de aynı karşılıkla sana değer vererek bu mektubu yazıyorum. Bu sorumluluk duygusu bana hayat sevinci ve umudu veriyor.

Sevgili Üniversiteli dostum,

Sevgimizi tam gençlik heyecanı ile göremesen de az çok hissediyorsun. Bu da bana umut veriyor ve ilerde bizi daha iyi anlayacağın konusunda cesaret veriyor. Sana daha öğretici mektuplar yazmam konusunda ilham veriyor. Yani ş anda da çok faydalı oluyorsun ve belki bu mektubu okuyan gelecek nesillerde senin değerini anlayacak. Varlığın gelecek nesillere de umut oluyor işte.