Sevgili Kitapsever dostum,

Tesadüfler bazen güzel şeylere sebep oluyor. Tesadüfen okuduğumuz bir kitap, tanıştığımız bir insan, çok zaman bize  yakınlarımızdan daha faydalı bilgiler sunar. Okuduklarından, dinlediklerinden ders almayan ve  tanıdıkları olmayanlarla iletişim kurmayı redddeden, ne kaybettiklerini bilmeyen insanlar tabii ki bunu pek anlayamazlar. Halbuki iyi niyetli insanlar ile tanışmak ve  kaynaşmak, bilgi ve sevgisi bol insanla dostluk kurmak hayatımızı daha kolaylaştırır.

Sevgili Kitapsever dostum,

Kütüphanede, kütüphaneci arkadaşımın tavsiyesi ile okuduğum ve bir  günde tamamladığım  “Tuhaf Kütüphane” de  tesadüfen okunan ve faydalanılan, kitapsever dostlarla da paylaştığım kitap oldu. Bu mektubumda işte o kitabı anlatacağım sana.

Sevgili kitapsever dostum,

“Tuhaf Kütüphane”  Haruki Marakami’nin kitabı. Genelde kalın  kitaplar yazan  Marakami, “çocuklar için  büyüklere masallar”türünde bir kitap yazmış. 62 sayfa  ve bol resimli 26  kısa bölümden oluşan bu kitapta, ismi olmayan çocuk kahramanın, bir kütüphanede  kitap araması ve  kitap okuma esaretini anlatıyor.

Sevgili kitapsever dostum,

Bu kısa çocuk kitabı bana  büyük dersler verdi.  Kitap aynı zamanda  ilginç bilgilerde veriyor. Bu bilgileri ben not alarak seninle paylaşmak istedim.

Sevgili  kitapsever dostum,

Kitapta kahramanın de diğer yan karakterlerin adı yok. Koyun kılıklı adam, yaşlı adam, kız  gibi karakterler var. Bu da  “ kahramanının  adını sen koy”  türü  bir kitap olmuş yani.  Okur  kahramanlara istediği adı verebilir özgürce. Öye okuyor.  Ben  bu çocuk kahramana  korkmadığı cesur olduğu için “özgür” koydum. Sen okusan bakalım ne koyardın merak ettim. Sen de “ cesur” ! gibi bir ad koyardın herhalde.

Sevgili  kitapsever dostum,

Kahramanımız bir konuda kitap okumak ister. Konusu da ilginç. “osmanlı imparatorluğunda vergi sistemi” Bu da  aklına kütüphaneye gitmek istediği zaman gelir.  Bu konuda  kitap  ister kütüphaneden , Kütüphanenin yaşlı  görevlisi  işinin ehli,  tüm kitapları bilen biridir.  Kahramanımızın istediği konuda kütüphanede bulunan 3 kitabı geririr.

Bu kitaplar

Bir Osmanlı vergi Tahsildarının Güncesi (Osmanlıca)

Osmanlı İmparatorluğunda Vergi Tahsili Üzerine..

Osmanlı İmparatorluğunda vergi toplanmasına karşı Ayaklanmalar ve  Ayaklanmaların bastırılması.

Sevgili Kitapsever  dostum,

Yaşlı Kütüphaneci kahramanımızı  bu kitapları  okumadan bırakmayacağını söyler.  Şöyle der: ” Bilgi ile  dolu beyin çok lezzetli olur. Çünkü yumuşacıktır. Aynı zamanda da topak topaktır”  Bu söz aynı zamanda kitabın arka kapak yazısı da olur. Bilmem bu güzel söz seninde hoşuna gitti mi? Bak ben u sözden ne anlamışım. Kimbilir okusan sen ne  kadar güzel anlamlar çıkarırdın..

Sevgili Kitapsever dostum,

Burada yazar şunu demek istiyor galiba  “Bilgi ile dolu, kitap okuyan bir beyin  hayattan lezzet alır. Kitap okuyan bir beyin her zaman hayatı sever. Kitabın amacı da  insanlara hayatı sevdirmesi, zorlukların üstesinden gelmesi ve insanlara faydalı olmaya çalışma isteği uyandırmasıdır.

Yumuşacıktır” sözünden kasıt da  öfkesini yenen, insanlara  da  öfkesini yenmesi için  önerilerde tavsiyelerde bulunan, yani sevgi ile bilgiye merhamaetle  dolan beyin olur. Sevimli olur  kitap okuyan insanlar. Çünkü insanları üzmez, sevindirmeye çalışırlar” demek istiyor. Kitabı hakikaten okuyan anlayan insanlar...

Sevgili kitapsever dostum,

Kahramanımız  ilk olarak  “Bir osmanlı Vergi Tahsildarının Güncesi” kitabını okumaya başlar. Kitapta  “İbn Armut  Hasir” adlı 3 karılı ve 6 çocuklu vergi  tahsildarının başından geçenleri anlatmaktadır. Kahramanımız  Osmanlıca olan bu kitabı Osmanlıca bilmemesine rağmen okuyup anlar ve hatta  ezberler. Buna  kendisi de şaşar.

Burada demek istenen  sevdiğimiz bir kitabı okuduğumuz zaman anlar, ezberler ve  kendimize faydalı hale getiririz. Ben de sevdiğim kitapları aradan bir süre  geçtiğinde yeniden okumuyor muyum? Ünlü yazarlarda sevdikleri ve faydalandıkları kitapları tekrar okumuyorlar mı ? Sen de  Sana tavsiye ettiğim” sen de Kafadan Engellisin” kitabını  1 yıl arayla okuduğun zaman daha iyi anlamamış mıydın? Bunları düşündüm.

Sevgili Kitapsever dostum,

Kitabı Tokat İl Halk Kütüphanesinden ödünç alarak okumuştum. Demirbaş numarasına baktım “100885”  8 baskı, Doğan Yayınları ve  Şubat.2022 de basılmış.  Bu demek ki  Artık Anadolu’daki kütüphanelerde bile yüzbinlerce kitap okurunu bekliyor. Üniversite Kütüphaneleri, Belediye Kütüphaneleri, Halk Kütüphaneleri  yüzbinlerce kitaplarla dolu.  Gençler  kitap okusun diye  devlet güzel  ve modern kütüphaneler yapıyor. Okumamak için mazaret yok.

Sevgili Kitapsever dostum,

“Oku” emrini anlar ve kitap okumayı seversen  hem  okuyacak kitap çok kütüphanelerde, hem boş konuşmalardan uzak kalarak zamanı  güzel  değerlendirebilirsin.  Okuyacaksan sana kitap hediye eden insan çok olur. Zaten ben de, sen de  hak edenlere (Güzel soruılar sorarak, bizi iş yerimizde ve evimizde ziyaret ederek)  kitaplar hediye etmiyor muyuz? Kütüphanelerde ödünç vererek bir kitaptan onlarca kişinin faydalanmasını sağlıyor. Belki de bu kitaptan da bu yazımızı okuyan  onlarca kişi faydalanacak. Önce  okuyan  ve  bu mektubu yazan bana , sonra mektubu okuyarak  sosyal medyada  paylaşan sana dua edecek ...

Sevgili Kitapsever dostum,

Okunan her kitap anlatılarak böyle mektuplarla gelecek nesillere ve  başkalarına anlatılmalı. “Okuyup geçme amacında olmayan” insan her zaman okuduklarnı da  dinleyene anlatınca bilgi çoğalıyor, kültürel zenginlik de artıyor. Bilmem  ifade edebildim mi kendimi?