Kendine "şair" ve "yazar" sıfatı verip parayla kitap bastıranların bilmediği bir şey var:
Okumadan, üretmek olmuyor…
Türkçe imla kuralları dediğimiz kurallar bütününü bilmeden, kelime dağarcığı 200, bilemedin 300 kelime ile kitap yazanların yazdıklarını kimse önemsemiyor.
Sosyal medyadan beğeni almakla da bu cahillik örtülmüyor...
Zaten dikkat edin adına yazı dedikleri ortaokul kompozisyonlarına benzer denemelere “makale” diyecek kadar cesaret sahibi olan bu arkadaşların yazı paylaşımları, resim paylaşımlarına aldıkları beğeninin onda biri kadar.
Herkes şair, herkes yazar… Çetin Altan’ın güzel bir sözü var:
“Bir insanın yazar ya da şair olduğunu anlamak için üstünden bir 50 yıl geçmesi lazım. Eğer hala okunuyorsanız o zaman önemli bir insansınız…”
Şimdi bir de sosyal medya hesaplarında “kendinize ait” paylaştığınız cümleleri anında “kopyala -yapıştır” yaparak sanki kendi sözleriymiş gibi alıp kendi sayfalarında yayımlayanlar türedi.
Bu ne menem bir kabızlıktır ki, kendine ait tek bir sözün olmasın ve sen git başkalarının cümlelerini sanki kendi sözlerinmiş gibi yayımla!.. Bir de uyardığınızda “ne olmuş sanki herkes yapıyor bunu” ukalalığı ve rahatlığını sergiliyorlar. Sözün yanlış da olsa, cümlelerin devrik de olsa kendinizin olsun. “Alıntı” yapmak başka bir şeydir. Birinden alıntı yaparsınız, sonra o alıntının sahibinin adını yazarsınız.
Bu, yazı namusudur. “İntihal”, kelimenin tam anlamıyla yazı hırsızlığı anlamına gelir ki bunu kimsenin yapmamasını öneririm.
“Alıntı” ile “İntihal” arasındaki farkı öğrenmeden kimse yazı yazmasın. Emeğe saygısızlığın, insana ve kültürel değerlere olan hoyratça bakışın bu son tezahürüne kimse tenezzül etmesin.
“Her üç kişiden beşinin şair ve yazar olduğu” ülkemde, parayla kitap bastırıp kendine şair ve yazar sıfatı verenlerin, bu vehimlere kapılmadan, bir an evvel tescillenmiş cahilliklerini bırakmaları gerekiyor. Ve elbette yazı hırsızlığı yapanları da bu listeye eklemeliyiz.
Hayal bu ya...
*****
Yukarıdaki yazıyı 23 Şubat 2021’de kaleme almıştım. O günden bugüne bu konuda da hiçbir şey değişmedi; yazma kabiliyeti zerre kadar olamayan(lar) emek hırsızlığına devam ediyorlar. Yazamıyorlar, konuşamıyorlar, ama kendilerine “yazar süsü” vererek çalım atıyorlar ortalıkta. “Gazeteci-yazar” etiketini çok rahat ve arsızca kullanıyorlar.
2 yıl geçti bu yazının üstünden. Aynı çalakalem çığırtkanlık ve hazımsızlıkla bu arkadaşların “yazma serüvenleri” devam ediyor. Biz “Her üç kişiden beşinin şair ve yazar olduğu ülkemde, parayla kitap bastırıp kendine şair ve yazar sıfatı verenlerin, bu vehimlere kapılmadan, bir an evvel tescillenmiş cahilliklerini bırakmaları gerekiyor. Ve elbette yazı hırsızlığı yapanları da bu listeye eklemeliyiz. Hayal bu ya...” diye hayal kurmaya devam edelim.
Onlar da köylü kurnazlıklarına devam etsinler bakalım!