Sevgili oğlum,

Son zamanlarda en sık duyduğum yalanlardan birisi de " seni anlıyorum" sözü. Bu yalanı o kadar doğal ve doğru olduğuna inanarak söylüyki insanlar, böyle söyleyene önce öfke duysam da sonrasında acıma duyguları ile susuyorum. Bu sözü de ben başkalarına kullanma gereği duymuyorum . Çünkü kendimizi iyi anlamadıktan sonra, ailemizi iyi bilmedikten sonra sırf karşımızdakini memnun ediyoruz zannıyla bu sözü söylemek tek kelime ile "boşboğazlık" geliybana. İnsanı tam manası ile anlamadan "anlıyorum seni " demek o insana hakaret etmektir. Tabii bunun bilincinde olana.

Sevgili oğlum,

İnsanı anlamak kolay değildir. Son zamanlarda önemli şahsiyetleri anarken " anma ve anlama günü" tabiri kullanılıyor. Bu tabir tuhafıma gidiyor. İçinden " sağ iken anlamadığınız adamı öldükten sonra anlamak O'na ne kazandıracak veya "siz anlıyoruz "deyince anlamış mı olacaksınız? Anlamak için düşünmek ve O'nun yazdıklarını okumak ve O'nun hakkında yazılanları da okuyarak anlamaya bakmak lazım" diyorum. Bir kitabını dahi okumadığın, hayatta bir defa bile sohbet etmediğin adamı kulaktan dolma bilgiler ile nasıl anlarsın? Ama bizim toplumumuz adeta "anlayışlı insanlar toplumu" dur. O yüzden anlar.

Sevgili oğlum,

Tabii ki insanın çevresini anlaması güzel şey. Ama sevgi gibi anlamak da sadece " anlıyorum" demekle olmuyor. Maddi ve manevi olarak da desteklemek lazım. Mesela bir yazara " seni anlıyorum" deyip de kitabını hiç almamak , alay etmek hatta "kopya" diyerek iftira etmek, sonra kendi hemşerisinin kitabının değerinin 10 misli fiyatla almak çevresine de ikna ederek en az 10 kişiye satmak sonra da " ikisini de çok iyi anlıyorum, seviyorum" diyen adama yalancılığın nobeli ödülü vermek gerekmez mi?" Herkesi eşit seviyorum" diye karşımıza geçip sırıtan insanlardan uzak kalıyorum artık.

Sevgili oğlum,

Anlamanın yaşı yok. Bak 6 yaşında insana bir şey verirsin, sana defalarca teşekkür eder. Masum yüzü ile gelip sana sarılır öper. Anne ve babasına da seni sevdiğini söyler. Bunu 60 yaşında bir adama yaparsan " teşekküre edecek bir şey mi yaptın ?" der. Söyle bana beni hangisi anlamıştır? "Teşekkür etmesini bilmeyen hata ettiğinde özür dilemesini bilmeyen insan hiçbir şeyi anlamamış" demektir. Özür dilemesini bilmeyen ve teşekkür etmeyen insanlardan da uzak duramıyorsak kendimizle çelişiyoruz demektir. Bunun farkına varınca uzak kalmaya gayret edince hayatımız daha kolay olduğunu fark ettim. Kimseye muhtaç değiliz. Anlamayan insandan uzak kalmak lazım.

Sevgili oğlum, canım oğlum,

İnsanı anlamak için illa dinlemek gerekmez. İnsanı anlamak için ona empati yapmaya bakmak lazım. Aç insanı anlamak için bir süre aç kalmak mı yoksa sırf laf olsun diye " seni anlıyorum" diyerek hiç yardım etmeden geçip giderek ilerde karnını tıka basa doyurmak mı aç insanı anlamaktır? İşte Yaradan "oruç" ibadetini bunun için farz kılmıştır. Bu sadece bir misal. Başka ibadetleri de bir düşünsene.

Sevgili oğlum,

"Empati" kavramı da "anlamak " kavramı gibi suiistimal ediliyor. Empati kendini karşındaki insanın yerine koyarak düşünmek demek ama insanlar anlamak gibi empati yapmayı da laf olsun diye yapıyorlar. Mesela senin yanında başka yazarın kitabını satın alırken, senin kitabını almaya tenezzül etmeyen ama zamanı gelince " benim kitabıma ve gazeteme sponsol veya bul "diyen adam ne kadar seni anlıyordur . O adama "kimin kitabına yardım ettiysen yardımı da O'ndan iste" dediğin zaman uzaydan gelmiş gibi bakan adam sana ne kadar Empati yapıyordur? Tepki gösterince de Bunları şaka olarak söylediğini belirterek onu anlamadığımızla itham eden adama ne diyelim? Anlamayı ve empatiyi da anlamadan bunu söze dökmek insanın "yalancı" olarak tanınmasını sağlar. Bunun da bilincinde değil çok insanımız. Oğlum, Sen bilincinde ol da " ağzından çıkanı kulağı duymayan " ruhsal sağırlardan olma emi?

Sevgili oğlum,

Anlamak deyince aklıma geldi. Necip Fazıl şöyle der:

Anlamak

Anlamak yok çocuğum, anlar gibi olmak var;

Akıl için son tavır, saçlarını yolmak var..

Sevgili oğlum,

Demek istiyki sen karşındaki insanı almaza da anlıygibi yaparsan sonrasında sadece saçını başını yolacak kadar pişmanlıkların olur. Ben de aynen anlıygibi yaparak bizi anlamayan ama hakaret ederek kendini kurtarmaya bakan insanlardan uzak kalıyorum. "Eskiden yanıma gelirdin şimdi neye gelmiyorsun" diye soranlara bunu hatırlatmak isterim. Bana sitem etmeden önce "acaba ben onu neden almadım da benden uzak kaldı? Diye kendine sorsana? Anlamayan insanın yanında inatla kalmak kendimize zulüm ve işkence etmektir. Bunu anladığın zaman rahatlarsın. Uyguladığın zaman daha da rahatlarsın.

Sevgili oğlum,

"Empati " ve "anlamak" kavramlarına son zamanlarda çok kafa yordum. Şunu gördüm ki, insanlar maddi olarak güçlendikçe aynıanda cimrilikleri de paralel olarak artıyve şefkat ve merhamet duyguları köreliyor. Ne dediklerini bilmez hale gelirken yalan söylediklerinin bile farkına varmadan " herkesi eşit seviyoruz ve anlıyoruz" serabına kapılıyorlar. Kendilerine maddi fayda sağlamayan ama okumayı yazmayı düşünmeyi seven ve doğrulara daha çok yaklaşan insanlardan uzaklaşmalarına sebep oluyor. Yani bir nevi benlikleri köreliyor. Halbuki maddiyat ve maneviyatı dengede tutsalar bu olmayacak. O yüzden Yaratanın" dengede" olun" emri önemli ama anlayana. Anlamayana ne desek az. Atalarımız boşuna mı demiş " Anlayana sivrisinek saz. Anlamayana davul zurna az" . Bence bando takımı , mehter takımının yanında bile anlamıygerçekleri çok insanımız. Bırakalım kendilerini anlayışlı sansınlar.

Sevgili oğlum,

"Empati " ve "anlamak" çok geniş kavramlar ve haklarında kitaplar yazıldı yazılabilir. O yüzden bu mektubumda daha ayrıntılı anlatmak zor. Sen mektubu iyi anlayarak "babam bir yazmış ben okuyup iyi anlayayım da o birdeki bini göreyim diye düşün

Gözlerinden öperim.