E. Tarım İl Müdürü Yaşar Kavak yazdı: “Her yıl yaklaşık 19 milyon ton gıda israf ediliyor ve Türkiye’deki toplam gıda üretiminin yaklaşık %30’una denk geliyor.”
Modern çağın konforuna alışmış bireyler olarak, çoğu zaman farkına bile varmadan israf ediyoruz. Oysa dünya üzerinde milyonlarca insan her gün açlıkla mücadele ediyor. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) verilerine göre, yılda yaklaşık 1,3 milyar ton gıda israf ediliyor. Bu miktar, dünya nüfusunu doyurmaya yetecek kadar fazla. Aynı rapora göre, yaklaşık 800 milyon insan yetersiz besleniyor, yine Bir Milyar insan açlık çekiyor.
"EKMEĞE AĞLAYANLAR VE EKMEĞİ ÇÖPE ATANLAR"
Ne büyük bir tezat: Bir yanda bolluk çöpe gidiyor, diğer yanda yokluk can alıyor.
TARLADAN BAŞLAYAN İSRAF...
İsraf sadece sofralarda değil; tarladan başlayıp market raflarına, oradan evlerimize kadar uzanan her aşamada karşımıza çıkıyor. Üretim kayıpları, taşımada oluşan bozulmalar, marketlerde son kullanma tarihi korkusuyla yapılan imhalar... Tüm bunlar israfın sadece bireysel değil, sistemsel bir sorun olduğunu ortaya koyuyor.
Bir yanda tabaklarda kalan yemeklerin çöpe döküldüğü sofralar, diğer yanda bir dilim ekmek için umutla bekleyen gözler... Tüm bunlar aynı dünya üzerinde yaşanıyor. Bu durum sadece duygusal bir yara değil; vicdani, çevresel ve küresel boyutları olan büyük bir krizdir.
Yine de bireysel sorumluluklarımızı göz ardı etmemeliyiz. Gereğinden fazla alışveriş yapmak, artan yemekleri değerlendirmemek, “Tabağımıza ihtiyacımızdan fazla yemek almak ve ardından çöpe atmak… Her biri, istemeden de olsa bu adaletsizliğe katkıda bulunuyor.
Kur’an-ı Kerim’de Yüce Allah şöyle buyurur:
“Yiyiniz, içiniz, israf etmeyiniz. Şüphe yok ki Allah israf edenleri sevmez.” (A’râf, 7/31)
Bu ayet, yalnızca dini değil, aynı zamanda insani bir ilkeyi de hatırlatıyor bize.
Peki, ne yapmalı?
Çözüm aslında çok uzakta değil. İhtiyacımız kadar tüketmek, artan gıdaları değerlendirmek, alışverişe çıkmadan plan yapmak… Bunlar bireysel düzeyde atılabilecek güçlü adımlardır. Daha geniş ölçekteyse, tarımsal üretimden dağıtıma kadar olan tüm süreçlerin sürdürülebilirlik temelli olarak yeniden düzenlenmesi gerekir.
TÜRKİYE‘DE GIDA İSRAFI
Her yıl yaklaşık 19 milyon ton gıda israf ediliyor. Bu, Türkiye’deki toplam gıda üretiminin yaklaşık %30’una denk geliyor.
En çok israf edilen ürünler:
Ekmek: Günde yaklaşık 4,9 milyon adet israf ediliyor.
Sebze ve meyveler: Tarladan sofraya kadar olan süreçte büyük kayıplar yaşanıyor.
En Çok Açlık Çeken Ülkeler
Sudan, Kongo Demokratik Cumhuriyeti, Nijerya, Afganistan, Etiyopya, Yemen, Suriye, Bangladeş, Pakistan ve Myanmar, yüksek düzeyde akut gıda güvensizliği yaşayan ülkeler arasında yer alıyor.
Çünkü israf da açlık da kader değil; tercihtir. Bu çelişkiyle yüzleşmek, daha adil, daha bilinçli ve daha duyarlı bir dünya inşa etmenin ilk adımıdır.
Ve KANAYAN YARA GAZZE.
Bugün bu çelişkinin en ağır yaşandığı yerlerden biri de Gazze. Gazze açlıktan ölüyor. !
Sosyal medyada paylaşılan paylaşılan yürek burkan videolar ve fotoğraflar, yıkımın ortasında yaşam mücadelesi veren çocukları, kadınları ve yaşlıları gözler önüne seriyor.
“Gazze Açken, Dünya Tıka Basa ve Dilsiz”
Hem Gazze’nin içinden hem de dünyanın dört bir yanından gelen paylaşımlar, sınır kapılarının açılması ve bölgeye acilen gıda yardımı ulaştırılması için çağrı yapıyor. Gazze’de yaşayan Filistinliler artık temel ihtiyaçlarını dahi karşılayamaz durumda.
Ekmek üretimi için gerekli olan un neredeyse tamamen tükenmişken, karaborsada bulunan az miktardaki un ise fahiş fiyatlara satılıyor.
Bu da açlıkla mücadele eden halk için temel gıdayı ulaşılamaz hale getiriyor.
Çocuklar ölümün eşiğinde
Sosyal medyada paylaşılan videolardan birinde, yıkılmış bir evin önünde ağlayan küçük bir kız çocuğu, "Sanki insan değilmişiz gibi sabırdan bahsetmeyi bırakın. Biz ekmek ve yaşam istiyoruz." diye feryat ediyor.
Başka bir görüntüde, hastane yatağında yatan bir çocuk, kendisine nasıl olduğu sorulduğunda gözyaşları içinde "Açım." diye yanıt veriyor.
Bazı görüntülerde ise ileri derecede zayıflamış çocukların kemikleri dışarı fırlamış bedenleri, açlıktan ayakta duramayan yaşlılar ve hayır kurumları önünde bir lokma ekmek için bekleyen insanların dramı yer alıyor.
Bir kadın da "Bir aş evinden diğerine dolaşıyoruz, bir lokma ekmek bulamıyoruz. Bizim suçumuz ne?" diyerek çaresizliğini dile getiriyor.
Gazze sağlık Bakanlığı Genel Müdürü Dr. Münir el-Barş, Tele gram üzerinden yaptığı açıklamada, "Gazze'de artık yiyecek bir hak değil, aç yatan çocukların dudaklarında tekrarlanan, bir somun ekmek hayaliyle dolu bir arzudur." ifadelerini kullandı.
Barş, şöyle devam etti:
"Açlık Gazze’nin kapısını çalmıyor, evlere yerleşiyor. Hayatları kemiriyor, insanları küresel unut musluğun ağırlığı altında eziyor."
Barş, ekmeğin "Gazze’de nadir bulunan bir meta" haline geldiğini işaret ederek, bebek mamasının bile "Abluka yüzünden iptal edilen bir yaşam vaadine, acil serviste can çekişen bir çocuğun imkânsız hayaline" dönüştüğünü belirtti. Yetkililer, yetersiz beslenme ve açlık nedeniyle 650 bin çocuğun ölüm riski altında olduğunu, yaklaşık 60 bin hamile kadının ise yeterli beslenme ve sağlık hizmetlerine ulaşamaması nedeniyle ciddi bir tehlikeyle karşı karşıya kaldığını bildirdi.
İsrail, 7 Ekim 2023’ten bu yana Gazze’de öldürme, aç bırakma, altyapıyı yok etme ve zorla yerinden etme yöntemlerini içeren bir savaş yürütüyor ve Uluslararası Adalet Divanının bu durumu durdurma yönündeki tüm çağrı ve kararlarını görmezden geliyor.
Gazze’deki can kayıplarıyla ilgili kamuya açık en güncel ve güvenilir verilere göre:
(21–22 Temmuz 2025 itibarıyla)
Toplam Filistinli ölüm sayısı: Sağlık Bakanlığı verilerine göre 59 220–61 200 arası; bazı kaynaklar da “55 000–61 200 arasında” olarak veriyor.
Kadın & kız çocukları: Birleşmiş Milletler Kadın Birimi (UN Women), İsrail’in saldırıları sonucunda 28 000’den fazla kadın & kız çocuğu ölümünü doğruladı.
Çocuk ölümleri: BM ve UNICEF’e göre 17 000'den fazla çocuk ölümünde (gerek doğrudan saldırı, gerek açlık/malnütrisyon) hayatını kaybetti.
Sivil kayıplar:
(Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiserliği) ve diğer araştırmalara göre toplam ölümlerin yaklaşık %70–80’i sivil — yani kadın, çocuk ve siviller
Kadın çocuk ölüm oranı, sivil ölümlerin büyük kısmını oluşturuyor.
Çocuklar sadece düşman ateşi yüzünden değil, açlık, malnütrisyon ve sağlık hizmeti eksikliği gibi sebeplerle de ölüyor.
Sivil kayıplar, uluslararası raporlara göre sivillerin doğrudan hedef alındığı savaş suçu boyutunda değerlendiriliyor.
Bu veriler dikkat çekici ve acı verici tablonun bir parçası: sivillerin, özellikle kadın ve çocukların ne denli yüksek oranda zarar gördüğü açıkça ortaya konuyor.
Gazze Şeridi, 2023 yılında en ağır gıda krizinin yaşandığı bölge oldu. Yaklaşık 2,2 milyonluk nüfusun tamamı kriz seviyesinde veya daha kötü koşullarda gıda güvensizliği yaşıyor. Nüfusun dörtte birinden fazlası ise kıtlık sınırında.
Evet, maalesef Gazze'de yaşanan insanlık dramı karşısında dünyanın büyük bir kısmı sessiz kalıyor. Her gün masum insanların hayatını kaybettiği, temel insani ihtiyaçlara bile ulaşılamadığı bir ortamda bu sessizlik, adeta bir körlük ve sağırlık gibi hissediliyor.
AH GAZZE…
Yüreğimizde bir yangın, boğazımızda düğümlenen kelimelerle izliyoruz sizi. Her gün karanlığın biraz daha koyulaştığı sabahlara uyanıyorsunuz. Açlıkla, yoksullukla, korkuyla... Bizlerse çok uzakta, elimiz kolumuz bağlı… Bu bile başlı başına bir utanç.
Sizin çığlığınız kulaklarımızda yankılanıyor. Ne acıdır ki dünya sağır… Çocuklarınızın titreyen sesi, annelerin çaresiz bakışları, babaların dimdik ama kederli duruşları… Yüreğimizi dağlıyor. Ama ne yazık ki yalnızca izliyoruz.
Oysa bir parça ekmek, bir yudum su, sıcak bir kucak... Ne büyük bir mucize olurdu sizin için. Bir geceyi korkusuz geçirmek, sabaha sevdiklerinizi kaybetmeden uyanmak ne büyük bir lüks...
Biliyorum, bu yazı belki bir şeyi değiştirmeyecek. Ama bilin ki sizi unutmadık, unutmayacağız. Her duada, her vicdanda varsınız.
GÜÇLÜ OLUN...
Çünkü siz, dünyaya insanlık dersi veriyorsunuz. Sabırla, inançla, onurla direniyorsunuz.
Ve unutmayın: Sizin acınız, bizim de vicdanımızdır.