Sevgili dostum,

Son Zamanlarda “öğrenme”  üzerine  sohbetler yaptım çok kişi ile. Öğrenme acaba  hızlı mı? yavaş mı olmalı?  Sorusuna  cevaplar aradım ve bu  cevaplarımı, düşüncelerimi seninle paylaşayım dedim. Dostluk da   öğrenmenin temeli değil mi? Dostlarda  birbirinden güzel şeyler  öğrenmiyor mu ?

Sevgili dostum,

“Öğrenme” nin bireysel bir şey olduğunu gördüm. Yani  insanın istek ve hevesinin  öğrenme olayında  çok önemli bir etken olduğunu gözlemledim.

Sevgili dostum,

“Öğrenmenin yaşı yoktur” sözünün de ne kadar “gerçeğin gerçeği” olduğunu da anladım.

Sevgili dostum,

Hazırlık sınıfında okuyan ama  öğrendiği, diliilk yıl  öğrenen  insana da rastladım, son sınıfta  olduğu halde  öğrendiği yabancı dili konuşamayan, hatta akamedik  ünvanı olduğu halde dili tam  öğrenememiş insanlara da rastladım.  Bu da gösteriyor ki, öğrenme devamlı ve  tekrarlanarak  olmalı. Dil öğreniliyorsa  o dil ana dili olan ve güzel konuşan yazan insanlar ile gerçek manada kurulan dostluklar  öğrenmeyi hem  pekiştiriyor, hem hızlandırıyor.

Sevgili dostum,

Kitap okumanın öğrenme hızını artırdığına şahit oldum. Okul kitabı dışında  kitap okumayan birisinin, ortalama bir kitabı okuduğu zaman anlamadığını görünce ona “tekrar okuması”  konusunda tavsiyede  bulunurken, ebeveynlerinin onu yanlış bilgilendirdiğine ve bunun da gençlerin kafalarını karıştırdığını ve  öğrenmeyi yavaşlattığını fark ettim.

Böyle insanlara ebeveynlerinin mantıklı olmayan konuşmalarını dikkate almamasını, ama manttıklı gördüğü düşüncelerini dikkate alarak süzgeçten geçirerek  kabul etmeye bakmasını tavsiye ettim.

Sevgili dostum,

Kendisine yol gösterecek bir arkadaşı olmayan gençlerin öğrenmede yavaş kaldığını, güzel mantıklı arkadaşlıkların öğrenmeyi artırdığını ve  çoğalttığını gördüm. Bu yüzden ben de hayatımda arkadaşlarıma her zmana dikkat ettim. Kötü alışkanlıkları olan, boş konuşan insanları yaşım ne kadar  olursa olsun hayatımdan çıkardığım, iletişimi azalttığımda bunun bana fayda sağladığını anladım.

Sevgili dostum,

Çok insan anne ve babasından gördüğü alışkanlıkları bırakamıyor. Mesela anne etkin bir ailede çocuk ister istemez anne tarafının akrabaları ile iletişimde oluyor. Baba etkisiz kalırsa  çocuklarda  baba tarafının  insanlarını  ne kadar bilgili olursa olsun, faydalı sözler söylerse söylesin kaale almıyorlar ve  “ babam yaparsa bir bildiği vardır” diye düşünüyorlar. “ben  babamın hatasını yapmayayım, kim bana faydalı bakayım da ondan öyle faydalanayım” diye düşüneni pek görmedim. Tahsil durumu ne olursa olsun  anne etkinse okuma yazması yoksa bile etkili oluyor. Yüksek diplomalı ama “mantıklı” konuşmayan o kadar insana rastlıyorum ki hayret ediyorum. Bu insanların anneye mi babaya mı daha çok dikkat ettiğine baktığımda   konuyu anlamak kolay oluyor. Bu tabii benim gözlemim.

Sevgili dostum,

Öğrenme üzerine çok kitap okudum. 500 kitaplık bir kitaplığı olan ailede baba yoksa  babanın kültürel yokluğu hissedilmiyormuş.  Baba ve annesi olmadığı halde güzel okullarda yatılı okuyan ve güzel kitaplığı olan  yatılı okulların  etkisini insan daha iyi anlıyor. Bunu anlayan yetkililerimiz de  her okula  güzel kütüphaneler kurma gayretini artırdılar. Bunu görmek beni sevindiriyor. Bunun için çok çaba harcayan  Milli Eğitim Bakanımız değerli Hocam Mahmut Özer’i bir kere  daha kutluyorum. Okullarda kurulan  kütüphanelerde değerli yazarlarımızın kütüphanelere isimlerinin verilmesi ve  bu  kütüphane açılış törenlerine  Bakanın bizzat katılması da  çok  manidar ve  güzel bir  çaba. O değer vermeyi gören çocuklar tabii ki okumaya ve öğrenmeye daha gayret edeceklerdir.

Sevgili dostum,

Evinde kitaplığı olan dostlar bence gerçek dostlardır. Çocukların  evinde kitaplığı olan akraba ve dostları anne ve babalarının sık sık ziyaret ettiğini gören  çocuklar zamanla bence okumayı da seveceklerdir. Hele kitaplık süs olarak değil, okunan ve uygulanan kitaplardan  oluşuyorsa.

Sevgili dostum,

“öğreten kitaplar” okumaya her zaman dikkat ettim senin gibi. Çok insan beni eğitimci zanneder ama ben  okuyarak  elde ettim bilgilerimi. O yüzden insanlar öyle tanımaya başladılar. Buna çok zaman eşimiz ve çocuklarımız da hayret eder  “hocam” diye hitap edenlere. Varsın nasıl bilirse bilsin insanlar biz “beşikten mezara kadar ilim öğreniniz” diyen ve sonrada “ kadın erkek  her müslümana ilim öğrenmek farzdır”  diyen  peygambere uyalım. Varsın bu öğrenmeyi sadece dini konu ile sınırlı görsün bazıları. “Hayatı kolaylaştıran, öğreten ve  faydalı olan her şeyi öğrenmek lazım “derm ben. Bu öğrenmeyi de ne kadar hızlı ve sürekli yaparsak  iyi olur. 60 yaş insanlarına özel bölümler açan Üniversiteleri bu arada tebrik etmek lazım.

Sevgili dostum,

Bize öğreten, dedikodu etmeyen, bizi üzmeyen,  insanlar ile sohbet eder”öğrenme amacı “ ile insanların özeline  karışmadan  “gelişmek amacı” ile sorular soran  insanlara  ile  iletişim de en güzel öğrenme yöntemidir.

Sevgili dostum,

Dostlukların sağlam olması için sohbetler, öğrenme üzerine olmalı. Dostlarımızı da bizi öğrenme ortamı oluşturaak yeni dostlar ile tanıştıran insanlardan seçersek  daha iy olur. Böyle dostlar bulamazsak ne olacak ? Tabii ki dostlarımız kitaplar ve mekanlarımızda kütüphaneler olacak. Bize öğreten  insanlar ve makanlar dostlarımız olacak.

Sevgili dostum,

Öğrenmede  “niyet önemli” niyetimiz iyi olursa güzellikleri de hızlı ve verimli öğreniriz. Amaç sadece diploma olursa  insan diploma alır. Öğrenmek ve öğretmek amacı ile  öğrenen de  öğretmen olmasa da zamanla öğretmek isteyene  böyle mektuplar yazarak da öğretebilir. Okumaktan sonra  yazmak da hem öğretici hem  insanı mutlu edici bir  hayat mutluluğu. Sevgiler saygılarla...