Sevgili dostum,

Bazı yazarlar vardır. Kitaplarnı defalarca okusan da doyamazsın. Her okumak sana  farklı ufuklar açar, blgiler tazelenir. Çıkardığımız ana fikirler  daha net olur ya da değişebilir.

Sevgili dostum,

Ahmet Ümit’in “ İstanbul Hatırası” kitabını farklı yıllarda   3. Kere okudum. Sana  okuduklarımı anlatmak istedim.

Kitabı Tokat il Halk Kütüphanesini gezerken gördüm ve alıp yeniden okumak istedim. Yıllar önce 2 kere okumuştuım. Unuttuklarımı hatırlamak istedim. Şimdi  Yapı Kredi Yayınlarından   yayınlanan Ahmet Ümit kitapları daha önce Everest Yayınlarından yayınlanıyordu.

Sevgili dostum,

Elimdeki kitap ilk baskıydı ve 2010 yılında yayınlanmış. Kütüphanenin 46207 numaralı Demirbaş kitabı. Kitap bir hayli yıpranmış. Belli ki çok okuyanı olmuş. 2010 yılın ilk baskı 100.000 adet yapılmış ve Everest   Türkçe Edebiyat serisinin 261. Kitabı imiş. Kitap tam 561 sayfa  her gün 100 sayfa okuyarak  6 günde tamamladık.

Sevgili dostum,

Kitap  seri cinayetler  içinde İstanbul tarihini anlatıoyor bize. Kurcusu Byzans ‘tan bu yana  İstanbul tarihini okuyarak yeniden keşfediyoruz adeta.

Romanda    Topkapı Sarayı Müzesi Müdiresi Leyla Barkın  karakteri  ile O’nun geniş tarih bilgisi etrafında  okuru, Üniversite tarih hocası edasıyla  Komiser Nevzat’a  tarih mekanları da gezdirerek anlatıyor.

Sevgili dostum,

30 yıl önce Üniversite okuduğumuz İstanbul’da, Okuduğumuz Üniversitenin adı da İstanbul Üniversitesi idi, Üstelik de Fatih Sultan Mehmet’in ilk saray olarak yaptırdığı binada 4 yıl boyunca İktisat eğitimi almıştık. Koskocaman bahçesi zaman zaman bizlere   piknik alanı olmuştu. Okurken de tarihi adeta yaşamıştık.Bu kitabı okurken o günleri de andık tabii.  O okul halen eğitime devam ederek   gelecek nesiller  tarih kokusunu  hissederek  hukuk ve iktisat öğreniyorlar.

Sevgili dostum,

Bu okuyuşumda  kitap bize önyargıların  insana verdiği zararı anlatıyor ana fikir olarak.

“Değişimin en büyük  Düşmanı önyargılardır” .( Shf 433) 

“Şu önyargı ne  kadar güçlü duygu” (shf 433)

Herkesin herkese önyargı ile yaklaştığı , herkesin  önyargılı olarak kin beslediği insanları katil olarak gördüğü, bir zamanlar sevgi ile bağlandığımız  ve eş olarak  seçeceğimiz insanların zamanla düşmanımız  bile olacağı , hatta  öldürmek bile isteyebileceğimiz  gerçeğini de içinde barındıran bir roman.İnsan yarınlarda ne olacağını bilemezki. Kendi ve çevresinin. 

Sevgili dostum,

Yedi tepe üzerinde  kurulmuş olan  İstanbul, bir kartal başı gibi Boğaza  boynunu uzatmış olarak görünür haritada. Kartallarda yüsekten uçar ve  asil insanları temsil eder. İstanbul da  bu romana göre asil ve  dünyanın en güzel şehri olarak anlatılmış.

Sevgili  dostum,

Kitap  bir  ana fikir olarak da  “uzaklarda aradığımız  katil, belki de en yakınımızda  olan insanlardır” fikri de var  romanda. Başkomiser Nevzat , günlerdir aradığı seri katillerin en yakın çocukluk arkadaşları olduğunu  öğrenince yıkılıyor.  Yazar  bu şaşkınlığı, hayal kırıklığını sayfalarca ustaca anlatıyor.Çok zamanda  hayatta bile insanın katili ya eşi, ya çocuğu ya da en yakını olmuyor mu? Televizyondaki proğramlarda, gazete haberlerinde de okumuyor muyuz?  Düşman genelde içimizdeki nefsimiz, çevremizdekki insanlar değil mi? Bunları sorgulamamızı sağlıyor kitap .

Sevgili dostum,

“Yaşadığımız şehrin tarihini bilmemiz lazım. Yaşadığımız  şehrin tarihini  yok etmeye çalışanlar ile  mücadele etmemiz lazım. Bunun için de  dernekler  kurmak ve  kanunlar çerçevesinde mücadele ederlen  yanlış anlaşılmamaya da dikkat etmek, kendimizi iyi ifade etmek insanlık gereğidir.” Tezini de romanda güzel anlatıyor yazar.

Sevgili dostum,

Romanları okurken sanki seninle sohbet ediyormuş gibi bir his kaplıyor beni. Romanlarda  ana düşünceler üzerinde düşünmek ve  ana düşünceyi ararken insan adeta kendini de yeniden keşfediyor. Bu güçlü duygularda hayatı anlamamızı , insanları daha iyi tanımamıza fırsat sunuyor.

Sevgili dostum,

Romanları zaman geçsin diye değil, öğrenmek, tarihi bilmek ve ders çıkarmak senin gibi dostlar ile ana fikri paylaşmak için okuyunca   roman okumak ayrı zevk veriyor. Bu sevki de paylamayı sevmeyen insan anlayamaz. Yani bilgi ve sevgi paylaşımını sevmeyen.

Sevgili dostum,

Okuduklarımızı paylaşmak aynı zamanda  okuduklarımız kitaplar konusunda  ders vermek. İlgisi olan bu mektupları okuyunca insan kendisini Üniversite kürsüsünde ders veren hoca gibi hissediyor. Başta sen de  ve okuyanlarda  Üniversite kürsüsünde   ders almış gibi hissettiklerini söylediler. Yani öğretici olan her şey  bir okuldur. Bu roman hakkında yazmak bile...

Sevgili dostum,

İstanbulu semt semt, tarihi ile bir cinayetler serisi soruşturmasından bile olsa  öğrenebiliyor insan. Hangi kral ve hükümdar o şehre ne katmış, neler bırakmış, yaptığı eserler ile bizlere ne mesajlar iletmişler  bu kitapta daha iyi anladık. Bu kitabı ilerde tekrar okumak niyeti ile  bitirdik.

Sevgili dostum,

Kütüphaneler, okurlarını bekliyor. Şimdi modern kütüphanelerde  hem çayını iç hem kitap oku. Hem bilgi ile dol. Kütüphanelerde bilgili  görevliler ile sohbet etmek de ayrıca öğretici.. Anlayana...