Ülkelerin kalkınmasında iki tane ana öge vardır.

Biri eğitim, diğeri üretim. Ne yazık ki bugün ülkemiz bunların ikisinden de yoksundur.

Türk eğitimi şu anda geçmişinden 50 yıl geridedir.eğitim eğiticiyle yapılır. Eğitici öğretmendir. Öğretmen, okulundan yetişir. Yani öğretmen okulundan.

Sen öğretmen okullarını kapatacaksın, üniversitelerden mezun ettiğin öğretmenleri kuyrukta çürüteceksin. "geçici öğretmen, sözleşmeli öğretmen, ücretli öğretmen" uydurmaları ile eğitim yönlendireceksin.

Hadi canım sen de. Dünyanın neresinde görülmüş bu ?

Eğitimi eğitimci yapar. Onu da okulu yetiştirir. Sözlü sınav uydurukları ile siyasi kokulu öğretmen seçmeler bu ülkeye yalnızca zarar verir. Eğer bu ülkeyi gerçekten seviyorsanız gerçek eğitime dönün ve öğretmen okullarını açın.

Tekrarlıyorum bu ülkenin kalkınması için ana temel EĞİTİM EĞİTİM EĞİTİM.

Öğretim, eğitimin desteğidir. Eğitimle öğretim yan yana gitmelidir. Eğitim, insan yönlendirmeyi ayarlar, insanı yönlendirir. Öğretim, bilgi dağarcığını doldurur yani eğitimin sermayesidir.

Geçtiğimiz yıldata dereceli okul müdürleri toplantısında bir endüstri meslek lisesi müdürümüz 2017-2018 öğretim yılı için 136 öğrenci kaydettiğini, bunlardan 41 tanesinin okuma-yazma bilmediğini açıklamıştır. Alın size öğretim... Lise seviyesine gelmiş, ama okuma-yazma bilmiyor.

Bunu bir kere daha detaylı olarak yazmıştım.

Tel tel dökülen, sürekli değişkenlik gösteren bu sistemle eğitim yapılamaz. Eğitim, Cumhuriyet temeline dayalı, liyakatli kişilerle yapılır.

Kalkınmanın ikinci ögesi üretim. Üretmediğin sürece bağımlı olursun. Bağımlı olduğun sürece de kalkınamazsın. Bu deneyimli bir kuraldır.

Düne kadar kendine yeten, yedi ülkeden biri olan ülkemiz, dün tarlada yaktığımız samanı ithal ediyor.

Mahsuni'nin dediği gibi "yiğit kuru soğana muhtaç oldu" pamuğumuz, nohudumuz, mercimeğimiz, patatesimiz daha nice tarımsal ürünümüz yok oldu. Bu ürünler aslında Anadolu'nun gerdanlığı idi.

Vurgulamak istediğim, bu gidişin kötülüğünü görenlerden biri de Tokat Valisi Sayın Dr. Ozan Balcı.

Vali Bey, geldiğinden bu yana bir arayış içinde. Tokat'ı bir elemeye tabi tuttu. Kültüre, bilime, spora, sanata, tarıma daha akla gelecek her şeye el attı. Nalbantçılıktan, urgancılıktan, küpçülüğe, sobacılığa kadar. Geçmişe yönelik Tokat'ta hangi sanat dalı varsa yerinde gördü. Tokat'ta neredeyse kaldırıp altına bakmadığı taş bırakmadı. Arayışını yaptı, hammaddelerini yığınladı.

Vali Bey görerek proje yapıyor, bilerek karar veriyor.

Birinci öncelik eğitim ve üretim dedi. Okulları, çocukları kitaplarla donattı.

İkinci öncelik üretim dedi ve tarımdan başlayacağını yaptığı toplantılarda açıkladı.

Çok çok yerinde bir karar.

Hayvancılıkta 30 yıl öncesine kadar Türkiye'de 5 ilden biri olan, İstanbul Sütlüce Kesimhanesine 150 bin küçükbaş, 70 bin büyükbaş hayvan gönderen Tokat'ta, hayvan sayısı bugün geçmişte Sütlüce'ye gönderilen hayvan sayısı civarında kalmıştır.

İyi yerden başladınız Vali Bey. Tokat'ın kalkınma önceliği tarım birinci sıradadır. Erbaa Ovası bir Çukurovadır. Değerlendirilirse elbette. Gerisi de var bereketli topraklarımızın.

Başlangıcınız hayırlı olsun. Arkasının gelmesi dileğiyle.