Sevgili dostum,

İlkokulda  Öğretmenimiz hikaye okurken derdi ki “kahramanımız böyle yapmış, şöyle yapmış, şunu demiş bunu demiş” gibi. O  hikayedeki kahramanlara hayranlık duyar, zamanı gelince bizlerde hikayelere veya romanlara giren kahramanlar olur muyuz? Diye hayal ederdik.  Çocukken hayal  ettiğimiz veya hayal biile edemediğimiz şeyler inanıp , gayret edince, çalışıp çabalayınca gerçek olup hayatımıza girdi. Bizde çok zaman  kendi anılarımızın, hikayelerimizin veya romanlarımızın kahramanı olarak arzı endam ettik kitaplarda. Hayalleri gerçekleştirme  kahramanların görevi yani.

Sevgili dostum,

Çevremizde küçük dostlarımız var. Onları da hikayelerimizde, romanlarımızda, büyümüş ve  onlarda  meslek sahibi olmuş, başarılı insanlar olarak  yazarak bu köşede  yayınlayınca, kendi kahramanı oldukları mektupları ve hikayeleri  heyecanla  okumaları ve geleceğe dair umutlarının artması, onları geleceğe hazırladığımızı  hissetmeleri, değer verdiğimizin farkına varmaları ve bunları da sevgiye dönüştürerek ifade etmeleri de gerçekten bizleri umutlandıran ve mutlu eden tutum ve davranışlar.Her zmaan dediğimiz gibi inanın kendini  küçükken sözlü olarak, okumayı yazmayı  öğrendikten sonra da yazılı olara ifade etmesi çok önemli ve hayatına yön vermesidir. Kendini doğru anlatmak  tercihtir ve çaba ile elde edilir.

Sevgili dostum,

“Bir insana  kırk kere deli dersen deli olur”  “bir deli kuyuya taş atmış kırk akıllı çıkaramamış” diye 40 ile başlayan sözlerimiz vardır. Ben derim ki “ bir insana kırk kere adam olursun dersen adam olur” “çocukları küçükken  adam  olursun “diye motive edersen bir ömür boyu seni unutmaz. Bunu  ben hayatımda da yaşadım. Bize  umut verenleri hayatımın her  anında sevgi ile hatırladım. Bilgelik tahsille değil de  ağzından çıkan kelimelerin değerli ve güzel olması ile  ve bunları hayata uygulamakla oluyormuş meğer. Bunu yarım asırda anladım.

Sevgili dostum,

Senin gibi yazdığım mektupları okuyarak paylasşn ve   anlayan dostlarımda bir kahramandır aslında. Başkaları gibi alay etme, dalga gecçöme bunu şaka adı altında  seviyesizce yutturmaya çalışanlara inat varlığın bile kahraman olmana yetiyor. Sen var olmasan bu mektuplarda olmazdı. “sevdiklerimize “varlığın yeter” deriz ya  öyle varlığınla bana da okuyana da ilham oluyorsun. Hem  çevrene, hem  belki de göremeyeceğin nesillere örnek oluyorsun. Blki seni görmeyen torunların bu mektupları okuyarak  sana dua ederler.

Sevgili dostum,

“Çocuklar sevindirmek ve  onların sevgisine nail olmak  da bence  onların kahramanı olmaktır. Küçük yaştaki Çocukların kahramanı olmak da  her  faniye nasip olmaz  herhalde. Bir kalem, bir defter, bir kitapla da mutlu olur çocuklar. Bir aferinle, bir  sevgi sözü ile de. Çoğu başarı nedir bilmezler bile  onlara aferin dediğimizde  kendilerini değerli gördüğümüze inanarak mutlu olurlar ve bizlere de sevgileri artar. Bunları sen çocuklarında da torunlarında da bolca yaşadın. Bu farkındalıklara az mı şahit olduk.

Sevgili dostum,

İşte  “geleceğin kahramanı”  “geleceğin başarılı insanı” olarak gördüğümüz  çocukların bizlere olan sevgisini  her  insan anlayamıyor abartılı bulan da oluyor, bunun gerçek sevgi olmadığını iddia eden de. Çocukları  her zaman yaramazlıkla suçlayan, eleştiren “ben onların yaşında iken böyle değildim” diyerek çocukluğunu unutan  insanlarda  sanırım  “motive eden sevgi” yi kolay kolay anlayamazlar.Çocukları ayıplar, suçlar ken  kendi çocukluğumuzu da tarafsızca hatırlayarak  bir değerlendirme yapsak  daha yerinde olacak.

Sevgli dostum,

“Çocuklar  her zaman bir aferine  bakar” der iletişim psikologları. Çocukluğuma geri döndüğümde görüyorum ki  “başarılı olmak” aklımızdan geçmez, oyunların doyumluluğuna, saf temiz arkadaşlıklara, arkadaşlarımızın kötü alışkanlıkları olmamasına bakar,  “ mühendis  olursun” diyen amcalarımıs sever  “ bu sülaleden adam çıkmaz “diyen yaşlı komşulara kızardık. Aradan 50 yıl geçti de halen kızgınlıklarımız geçmemiş. Bizi motive edenlere sevgimiz de,  kitap edene saygımız da  eksilmemiş.Tersine  bu sevgi  artmış. Ne büyük dokunuş ne büyük etki. Halbuki onların yaptığı ağızdan çıkan 2 kelime. İyisi motive eden kötüsü nefret  çeken.

Sevgili dostum,

Bu anılarımızı o insanların torunlarına anlattığımızda da   onların olumlu veya olumsuz  etkilerine onlarda  şakınlıkal bakıyorlar.

Sevgili dostum,

Torunlarımıza bırakacağımız en güzel miras tatlı sözler, moite edici ve onlara güvendiğimizi sevdiğimizi ispatlayan aferinler, “bu sefer olmadı ise tekrar dene” umutlandırmaları olacak. Maddi şeyler unutulacak zamanla. “Ttalı söz yılanı deliğinden öıkarır” demişler. Ben de derim ki bir iki kelime tatlı söz, senin 50 yıl sonra da  sevgiyle anılmana sebeb olur”

Sevgili dostum,

Son zamanlarda okuduğum “çocukla iletişim” ve  “çocuk kalmış yetişkinler” kitaplarında uzmanların görüşleri de hayat ile o kadar uyuşuyor ki, çoğunluğun  “çocuk unutur” sözüne rağmen “çocuklar ile  doğru iletişim kurmamızın” ödülü onlardan  kocaman yapmacıksız özü ve sözü bir sevgiler  almak oluyor. Çocuklar unutmuyor. Bu da  bizleri zenginleştiren duygular oluyor ve mutlu ediyor.Çünkü “insanın ana vatanı çocukluğudur”

Sevgili dostum,

Ben de bu mektupla  ana vatanımız olan çocukluğumuza giitim bir ara ve seninle paylaştım duygularımı . Çocukları küçümsememek, eleştirmemek davranışlarını   yargılamamak ve  “kavga eden  insanlar” olarak  sözlü dile getşirmemek lazım ki çocuklarda değerli hissetsin kendilerini. Onun “yerine paylaşımda sorunlar yaşadılar” veya “en iyisini ben alayım” kaygısı ile  hafif  tartıştılar “ gibi olmulu sözler söylemek daha güzel. “gelecekte  başarılı olacaksın” , “her işin üstesinden geleceksin” gibi yorumlar yapmak sanırım bizim değerimizden bir şey kaybettirmez. Ama çocuklarımıza çok şey katar.